2.4

625 45 16
                                    

Kulağımı dolduran telefon sesiyle bilincim uyanmıştı fakat ben hâlâ gözlerimi açmıyordum. Gece gece kim arıyorsa sabah da arayabilirdi.

Gözlerimi açmama ısrarım hâlâ devam ederken telefonumun sesi kesildi. Kısa bir süre sonra bildirim sesi gelmeye başlamıştı. Oflayıp karanlığa kendimi daha çok kaptırdım. Bildirim seslerini artık daha uzaktan duyuyordum.

Bilincim tekrar kapanmaya başlarken kulağıma dolduran telefon sesiyle ofladım. "Sikicem ama." diyip hafif açılan gözlerimle telefona uzandım. Kim olduğuna bakma gereksinimine girmeden açıp kulağıma tuttum.

Ses gelmiyordu. Sabırla nefes alıp kapatmak için telefonu kulağımdan çekmiştim ki gelen sesle kaşlarım çatıldı. "Her şey sahte biliyor musun?" demişti karşıdaki ses.

Ses kulaklarımda yankılanırken duyduğum anda tanımıştım kim olduğunu. Hafifçe aralanan gözlerim iyi açıldı. Sırtımı yataktan ayırıp oturur pozisyona geçtim. "Deniz." dedim ama daha çok cevap vermesi için demiştim.

Gülme sesi geldi. "Ben olayı çözdüm kızıl." dedi ve bir süre durdu. Sesi sarhoş gibiydi. Bu saçmalamasının başka nedeni olamazdı zaten. "Dünyadaki her şey sahte. İnsanlar sahte şeyler yapmayı çok seviyor. Aşk dediğin şey sahte, sevgi sahte, annelik sahte.." durdu. "Acaba parktaki çimler sahte mi?" Dediği cümleye normalde gülebilirdim ama anladığım kadarıyla evde değildi.

"Nerdesin?" dedim yataktan kalkarken. Gerizekalı başına bir iş açacaktı. Tekrar gülme sesi geldi. "Parkta arkadaşlarla oturuyoruz."

Üstüme pantolon ve tişört giyerken zoraki bir şekilde Deniz'den hangi parkta olduğunu öğrenmiştim. Bizim eve yakın olan parkta olduğunu söylemişti. Bu beni rahatlatmıştı.

Parka geldiğimde nefes nefese kalmıştım. Koşarsam kalbim ağrıyacağı için bir o kadar yavaş bir o kadar hızlı yürümüştüm ama kalbimin ağrısına yetmişti yine de.

İrislerim Deniz ile buluşmayınca etrafımda dönerek gözlerimi parkta gezdirdim. Burada olduğunu söylemişti ama yoktu. Başına bir şey gelmiş olabileceği düşüncesi kafamda canlanırken ağlama isteği bastırmıştı. Sarhoşken dışarıda yalnız ne yapıyordu ki?

Geri geri adımlayıp arkamı döndüğümde bedenimin bir bedene çarpması ile geri sendeledim. Gözlerim aradığım kişi ile buluştuğunda derin bir nefes aldım. Ve normalde yapmayacağım bir şey yapıp kollarımı boynuna doladım. Sarhoş bile olsa hatırlayacaktı sonuçta.

Gözlerimi kapatıp aldığım nefesi rahatlıkla dışarı verdim. Burnumu boynuna bastırıp kokusunu içime çektim. Kollarını belimde hissettiğimde cesaretlenip daha sıkı sarıldım. Hiç bırakmak istemiyordum onu.

"Özür dilerim." diye mırıldandığında geri çekilip -hala kollarının arasındaydım- yüzüne baktım. Karanlıkta mavi gözleri parıldıyordu ve ağladığı belliydi.

"Neden?" dediğimde dudaklarını aralayıp cevap verdi direkt.

"Korkuttuğum için." Elimi yanağına koyup baş parmağımla okşadığımda kıkırdayıp yüzünü elime yatırdı. Çok tatlıydı.

"Arkadaşlar dediğin kimdi?" dediğimde ne dediğimi anlamak için bir süre durdu ve kirpiklerini kırpıştırdı. Kafasını arkaya çevirip çimlerin o tarafa baktığında kafamı eğip bende baktım.

Göz alanıma üç köpek girdiğinde haykırmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. Dolunay'dan iyi bir arkadaşlardı tabi.

Kapıyı açıp Deniz'i odaya soktum ve kapıyı yavaşça kapattım. Gelen gürültü ile arkamı dönüp Deniz'e baktım. Yere kendini atmış ellerini ve bacaklarını atmış yatıyordu. Deniz'i bizim eve getirmek zorunda kalmıştım ve ilk başta sarhoşluğunu fazla göstermede de şimdi gösteriyordu.

Normalde içki içtiğinde sarhoş olmadığını biliyordum. Hatta birlikte olduğumuz gece de içmişti ve benim aksime sarhoş olmamıştı. Fakat şimdi olması baya bir içki içtiğini gösteriyordu ve bu benim canımı sıkmıştı.

Sabır nefesi çekerek dolaba yürüdüm ve ikimiz için de pijama çıkarttım. Pijamaları yatağa koyup Deniz'in yanına ilerledim tekrar. Başında dikeldiğimde gözlerini kapatmış melodi mırıldanıyordu. Dudaklarını araladı. "Bilmem kaç yüz kişi içinden gördüm deli gözlerini birden.." Gözlerini açıp bana baktı. "belki tanımazdım seni o konsere gelmesen."

Şarkı sözünden mi, Deniz'in söylemesinden mi bilmiyorum, dudaklarımda bir gülümseme meydana gelmişti. Ellerimi uzattığımda ne istediğimi anlamış ve ellerimi tutup kalkmıştı.

Aramızda az bir mesafe kaldığı için nefesini hissedebiliyorum ve bu istemeden de olsa heyecanlanmamı sağlıyordu. "Sen de benimle kaybolsana." dediğinde beklemediğim için kirpiklerimi birkaç kez kırpıştırdım.

Ağzımı cevap vermek için aralamıştım ki elini ağzıma bastırdı. "Hayır, sus. Reddedişini duymak istemiyorum." Gülüp elini ağzımdan çektim.

"Kendin giyinebilir misin boncuk?" Dudaklarını büzüp yatağa baktığında benim gözüm dudaklarında takılı kalmıştı. Birşey demek için ağzını açmıştı ki demesine izin vermeden kendimin bile beklemediği bir şey yapıp öne atıldım ve dudaklarına küçük bir buse bıraktım.

Geri çekilip suratına bakmadan yataktan kendim için çıkardığım pijamayı alıp odanın içinde olan banyoya koştum. Orada dursam daha beter şeyler olabilirdi.

Ama bakmasam bile şaşkın olduğunu biliyordum.

Sen Dolu || G×GHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin