Multide Buse var! İyi okumalar ^^
Buse'nin yüzünü gördüğüm anda korkmadım değil. Yüzünü öylesine kaskatı kesmişti ki yanaklarında bile damarları gözüküyordu. Ve kıpkırmızıydı. Tabii ki sinirden. Gözlerindeki kan çekilmişti resmen.
Buse kendini öylesine kasmıştı ki yanaklarındaki damarları bile görebiliyordum. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Buse'yi anlamak çok zordu. Gülerken bile gözlerinde soğukluk vardı. Gerçekte hissettiği duyguları anlamak imkansızdı.
"Buraya hangi cesaretle gelirsin sen?" Buse'nin ağzından çıkan sözler bir kaya kadar sertti. Eğer kelimeler bir şeye benzetilebilseydi Buse'nin kelimeleri kesinlikle bıçak olurdu. O kadar sinirliydi ki iki yanında yumruk yaptığı elleri bembeyaz olmuştu. Yeşil damarları dışarı çıkmıştı. Damarlar yeşil olmaz. Ama dışarıdan öyle gözüküyorlar.
"Beni böyle mi karşılaşacaksın Buse?" Kumral çocuk gülümseyerek ellerini iki yana açtı. Ve kahkaha attı. Buse'nin bu sert hareketlerine alışmış gibiydi. Çocuğun yüzünü okumaya çalıştım ama gözlerinde sadece bir durgunluk vardı. Şuanda gülüyordu ancak o da Buse gibiydi. Yüzü ile gözleri uyuşmuyordu.
Buse çocuğun bu tavırlarına bayağı sinirlenmişti ki sıkıca yumruk yaptığı elini hızla çocuğun yüzüne geçirdi. Koçum benim! Oh be. O neydi öyle? O kadar çok dram bana fazlaydı zaten.
Çocuk eliyle yanağını tutup, geriledi. Fakat birkaç saniye sonra tekrardan eski pozisyonuna geldi ve kanayan dudağını aldırmadan gülümsedi.
"Ben daha kötüsünü yapacağını düşünmüştüm ama bu da idare eder." Çocuk işin ciddiyetini aldırmıyormuş gibi önüne düşen dağınık, kumral saçlarını geriye attı. Ellerini siyah kotunun cebine koydu ve bir ayağını diğerinin önüne koyarak havalı bir duruş sergiledi. Ben o duruşu sergilesem, dengemi kaybeder, önümdeki insanlara bodozlama dalarım.
"Yüzsüz!" dedi Buse tıslarcasına. Medusa bile böyle tıslayamazdı. Sesinden nefret dökülüyordu. Bir de tükürük.
"Erdem, bence burada olmaman gerekiyor." Gizem elini Buse'nin omzuna koydu. Buse ise onu hissetmemiş gibiydi. Bıyıklı kanepede uyuyor olmasaydı onu da getirirdim. Bu kavgayı izlerdi. Beraber patlamış mısır yerdik. Köpek lan o. Yine de patlamış mısır yiyebiliyor.
"Hayır, Buse'yle konuşmam gereken şeyler var." Çocuğun sesi biraz daha ciddi çıkmıştı. Bu sefer gülmüyordu. Çocuğun adı Erdem'miş ya. İçses sence ben onu mu düşündüm yoksa patlamış mısırları mı? Pardon ben senin özürlü olduğunu unuttum.
"Ama onun seninle konuşacak hiçbir şeyi yok." Anıl arkada kalmıştı ama bizi ite ite Buse'nin önüne geçti. Anıl'ın da mal olmadığı zamanlarını gördüm ya artık patlamış mısır yiyebilirim. O sözü de öyle kurguladın ya artık senden her şeyi beklerim. Teşekkürler.
"Ooo Yumurta Kafa da buradaymış. Naber?" Erdem alayla gülerek Anıl'ın saçlarını karıştırdı. Erdem'in alayla söylediği sözlere şaşkınlık içinde baktım. Anıl'a 'Yumurta Kafa' mı demişti? Aslında güzel lakap da üreten kişi hiç hoşuma gitmedi. Erdem alayla sırıtınca sinirlerimi kontrol edemedim. Bence gayet normal. Hatta ben bu kadar beklediğim için şaşırıyorum.
Hızlı bir yumruğu çocuğun dudağına geçirdim. Hem ben Buse'ye çocuğu döveceğimi söylemiştim. Erdem yumruğum karşısında sendeleyip, yere düştü. Hızla yerden kalkarken artık sırıtmıyordu.
Eh, tabii acımıştır. Benim yumruklarım az adamı yere devirmedi. Bir keresinde kantinde sıra bekliyordum. Bir tane çocuk önüme geçmeye çalıştı. Çalışmasıyla yere devirmem bir oldu. Ne yazık ki ben sözlerle anlaşamıyorum. Müdür daha okula teşif etmediği için o olaydan da ucuz sıyırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Şarap
HumorDünya üzerinde çeşit çeşit insan barındırıyor. Her biri birbirinden farklı. Ama bizim için söz konusu olanlar çok farklı. Mesela bir çocuk hayal edin, hayatta en sevdiği ilk şey kendisi, ikincisi peluş bebekleri olan. Sonra da bir kız hayal edin. T...