Neden yanağım ıslak? Neden biri beni yalamış gibi hissediyorum? Neden birden elli kilo almış gibi hissediyorum? Neden yüzüme bir şey çökmüş gibi? Neden ortalık birden kötü kokmaya başladı?
"OHA LAN!" Neler olduğunu anlar anlamaz hemen yatakta doğruldum. Hayriye'yi hemen üstümden attım. Bir yüzüme osurmadığı kalmıştı, onu da yaptı!
Hızla banyoya doğru koştum. Kapı koluna asıldım. Açılmayınca tekmelemeye başladım. Villada oturuyoruz ama hani nerede odamdaki banyo?
"Abi! Aç şu kapıyı!" İçeriden gelen homurdanma sesiyle gözlerimi devirdim. Bacağımda hissettiğim dille arkamı döndüm. Hayriye'yi tekmeledim.
"Bıyıklı neden yüzüme osuruyorsun?" İki elimi belimin iki yanına koyup, köpeğimi sorguya çektim. Hayriye sırıtırmış gibi bir yüz ifadesi takındı. Ya şimdi bu köpek olduğu için ne diyor onu da çözemedim. Hayriye havladı ama söz konusu Hayriye olunca havlama değil de, daha çok anırıyormuş gibi oluyor.
"Artık rahat rahat da sıçamayacağız." Banyonun kapısı açılınca abimi kenara itip içeri girdim. "Azıcık insan ol kızım!" Rahat rahat sıçamayacakmış! Ben burada Hayriye'nin pis osuruğuna maruz kalıyorum. Sen gelmişsin sıçmaktan bahsediyorsun. Bir de insan olmamdan söz ediyor. Sen insan ol, sen! Kız kardeşin kokudan ölmek üzere.
Abimin homurdanmalarını bir kenara bırakarak yüzümü sabunla yıkadım. Off ya, şimdi bu Bıyıklı'nın osuruk kokusu da hiç geçmiyor. Daha önce de olmuştu.
Aynada kendime baktım. Tövbe Allah'ım, çok tövbe! Bir daha bakmam. O ne lan öyle, Gargamel'in karısı gibi? Dişlerine bak bakayım. Ya bir kere benim dişlerimin tek sorunu beyaz rengini sevmemiş olmaları. Sarı favori renkleri olduğu için onu tercih ediyorlar. Yoksa benim bir suçum yok.
Banyodan çıkıp, odama doğru ilerledim. Üniformalarımı aldım. Bu üniformalar çok çirkin. Belki ben eşofmanla gezmek istiyorum. Etek istediğimi kim söyledi? Bana istemediğim şeyleri zorla yaptırıyorlar.
Onlar yapınca suç olmuyor, ben birkaç sorunun cevabını yanımdaki arkadaşımdan ödünç alınca, hop disipline! Gerçi ben bu kopya işinde çok başarılıyım. Şimdiye kadar hiç yakalanmadım. Ama ne yapayım, o kadar ödev yapıyorum, yine de kafam basmıyor. Jetonumun otuz iki köşeli olması benim suçum değil ki.
Tıklanan kapıyla yerimden sıçradım. Sessiz sessiz düşünürken birden ses gelince beklemiyordum. Eteğimin fermuarını bin bir zorlukla çektikten sonra bağırdım.
"Ne var?" Ben uyku sersemliğiyle bağırırken, abim kapıyı açıp, bana alayla baktı. Tipe bak. Sanki kuluçkaya yatmış tavuğun altında kalmış gibi.
"Okul var mal." Abim alayla sırıtmaya devam etti. Nur Yerlitaş'ın sıkılmış yüz ifadesini yapıp başımı 'He he öyledir' demek istercesine salladım. Bu bakışın adı 'Titreşen Nur' olsun. Çünkü yukarıdaki cümleyi yazmak çok zor. Ayrıca çok kullandığım bir yüz ifadesi.
"Çok komik." Depresretif bir havayla boş boş abime baktım. Abim gözlerini devirdikten sonra kapının kenarında hazır duran çantamı omzuna aldı. Sonra gözü şarj olan telefonuma takıldı. Abim telefonla bakışırken ben de abimle bakışıyordum. O telefon gözdem benim. Sakın dokunma abi! Ancak abim bana bakıp yirmi dokuz buçuk diş (Yirmi dokuz buçuk çünkü abimin iki dişi daha çıkmadı ve bir tanesinin de bir kısmını ben kırmış olabilirim.) sırıttıktan sonra telefonumu şarjdan çıkartıp kucağıma attı. Kucağımda bir kaç takla attıktan sonra telefonu zar zor tuttum.
"Mesaj gelmiş." Abimin bugün keyfi yerindeydi sanırım. Gerçi nasıl keyfi yerinde oluyor bir fikrim yok. Sonuçta okula gidiyoruz. Haftasonu bitti. Bugün de ceza olarak kreşe gideceğiz falan. Yani bence düşünemiyor. Mal bu abim.
![](https://img.wattpad.com/cover/26499356-288-k282225.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Şarap
ComédieDünya üzerinde çeşit çeşit insan barındırıyor. Her biri birbirinden farklı. Ama bizim için söz konusu olanlar çok farklı. Mesela bir çocuk hayal edin, hayatta en sevdiği ilk şey kendisi, ikincisi peluş bebekleri olan. Sonra da bir kız hayal edin. T...