14- "Teşekkürler, acayip iyi moral verdin."

1.3K 60 4
                                    

Merhaba! Yeni bir bölümle karşınızdayım. Bu uzun süreli gecikme için hepinizden çok çok çok çok ama çok özür dilerim. Ancak ikinci ve üçüncü sınavlarım neredeyse ardardaydı ve katılmam gereken bir yarışma vardı. (Bu arada üçüncü oldu yazarınız dksjjsjf) Bu yüzden yazmaya hiç vaktim olmadı.

Bölüm Şarkıları: Bruno Mars-Lazy Song ve Laurent Wolf-No Stress

Multimedyada Sevinç ve Ayça var. İkisini bir araya getirmek için çok uğraştım. Güzel bir şey olmuştur umarım hejsjdt

Buraya gelmek tabii ki benim fikrim değildi. Tamam, benimdi. Ama sadece Gizem'e kendimi affettirmek için. Yoksa Anıl'ın evine gidip de bir şeyler yapmak gibi bir şey aklımın ucundan geçemez. Sadece Selim'in dediğine göre Gizem arkadaşlarının evleri arasında en çok burayı seviyormuş. Yani bir bakıma haklı tabii. Sonuçta bayağı büyük bir ev. Ve öyle sıradan bir villaya da benzemiyor.

Üçgen şeklinde büyük bir çatıları ve evin kendisi kadar büyük bahçesi de var. Dışı açık yeşile boyanmış bir ev. Zaten Anıl gibi büyük egolu birinden öyle küçük bir yerde yaşamasını beklemiyordum tabii ki. Benim babam birikim yaptığı için harcamalarını kısıtlı tutuyordu. Ama bunların böyle bir derdi yok. Belli yani.

Beyaz tahtadan çerçeveleri olan pencerelerin önünde çiçekler vardı. Bu da kesin Anıl'ın annesinin fikridir. Çünkü Anıl hayvanlardan korkar. Olur da o çiçeklere bir arı konar falan diye korkudan ölüyordur o. Zaten buradaki tüm evlerin köpekleri var. Ancak çok ilginç ki Anılların yok. Hiç de şaşırmadım. Hayvanat bahçesini unutmadım ben.

Selim yanımdan uzanıp, zile bastı. Abimi yanımda getirmemiştim. Çünkü ona trip atıyorum. Benden, habersiz kız arkadaş yapmak neymiş göstereceğim ben ona. Tamam, arkadaşlarıyla buluşmaya gitmiş ve gelmemiş de olabilir. Ama asıl sebep tabii ki ona küs olmam.

Anıl üstünde yazılar olan bordo bir tişörtle kapıyı açtı. Tişörtünün üstünde 'I Am Best Person In Earth' yazıyor. Şaşırdım mı? Hayır. Tişörtte yazana katılıyor muyum? Hayır. Bunu kafama takacak mıyım? Hayır. Çünkü bunun doğru olmadığını hepimiz biliyoruz. Bu dünyadaki en mükemmel insan sadece benim.

"Hoşgeldin Selim. Senden korkuyorum bu yüzden aynı şeyi söylemeyeceğim." Anıl gülümseyerek beni gösterdi. Sonra geri çekilerek bizi içeri davet etti.

"Ay, ben de sana bayılıyordum zaten. Seni görmek, evine gelmek için can atıyordum." Göz devirerek Selim'den sonra ben de içeri girdim.

"Gerçekten mi?" Anıl gözlerini kırpıştırarak bana şaşkın şaşkın baktı. Bu çocuk yapılırken annesi glukoz şurubu içmiş. Başka bir açıklaması varsa da hiç hoş bir açıklama değil.

"Seninle kafa buluyor." Selim kahkaha atarak Anıl'ın sırtını sıvazladı. Anıl da gözlerini devirdi. Devirir tabii. Rezil olunca gayet normal yani.

"Arkadaşların geldi mi Anıl?" Yukarı kattan gelen sesle yerimden sıçradım. Anıl'ın annesiydi herhalde. Şuana kadar kimin evine gittiysem hiçbirinde hizmetli görmedim. Demek ki anneleri çalışmayı seviyorlar. Benimki de öyle gerçi. Ne ara buraya geldik biz?

"Evet anne!" Anıl bağırarak merdivenlere baktı. Annesinin adını hatırlayacağım, sadece biraz zamana ihtiyacım var. Şeydi, şey- Emel lan Emel. Sevinç'in annesinin adı da Emel içses. Yoksa ikisi kardeş mi? Gerizekalılığın ham maddesisin resmen.

Merdivenlerden siyah saçlı bir kadın indi. Sevinç'in annesi işte! Şaka şaka Sevinç'in annesi kızıl saçlı. Mal. Bu kadın siyah oluyor da nasıl Anıl sarışın oluyor, anlamıyorum. Keşke anlayamadığın tek şey bu olsa.

Kırmızı ŞarapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin