Evet 1

395 26 10
                                    

Evet, deli gibi acıtıyor canımı.
Evet, ölmek istiyorum bazen.
Evet, beni kurtarmak için çabalayan birisi yok.
Evet, insanlara yaklaşmaktan korkuyorum.
Evet, her dakika yargılanıyorum.
Evet evet evet.

Hayatımda ne kadar çok evet var değil mi? Kendi isteğim dışında hayatıma giren şeylerden sadece birisi...
Dün gece markete giderken yine dayak yedim evet. Bu sefer o kadar yumuşak değildiler. Baya dağıttılar suratımı. Karşı koyabildim mi? Hayır. Eskisi kadar güçlü değilim çünkü. Ne fiziksel ne de mental açıdan. Birisi bana bağırdığında ağlıyorum mesela. İstemeden gözlerim doluyor falan. Öyle işte.

Zaten değer ve sevgi görmemiş birisi ne kadar güçlüyse o kadar güçlüydüm eskiden.

Bir telefonum, param falan var cebimde. Onlarla da pek ilgilendiğim yok zaten. Arada bir içki almak için harcıyorum.

Hayatımda hiç beni seven biriyle karşılaşmadım. Tam tamına 25 yaşındayım. Hani derler ya boşa yaşıyoruz diye. Heh o benim için geçerli işte.

Herneyse çok da kafanızı şişirmeyeyim. Malûm insanlar pek sevmez beni sizde hemen benden nefret etmeyin.

________

Elimdeki soda şişesi ile gezip duruyordum saatlerdir dışarıda. Dün gece içimi yine boş bir sayfaya dökmüştüm.

Hafifçe esen rüzgar yavaş yavaş şiddetlenirken bir de rüzgardan dayak yememek adına eve doğru adımladım. Tek başıma yaşıyordum ailem yoktu. Yani vardı ama yoktu. Kendi yıkılmışlığımla onları da yıkmamak için reşit olduğum gibi evden ayrılmıştım.

O zamanlar bu acı çekme işini ergenlik falan sanıyordum. Duygu değişimidir falan deyip geçiştiriyordum. Sonradan bu hissin hiç gitmediğini farkettim. Dünyam başıma yıkılmıştı evet. Ama yapabileceğim bir şey yoktu.

Kimine göre bu durumu çabuk kabullenmiş ve benimsemiştim. Ama öyle değildi işte. Günlerce, saatlerce, aylarca hatta yıllarca düşündüm neden böyle olduğumu. Ee, tabiki bir çıkar yol bulamadım. Şimdi neden psikologla görüşmediğime gelirsek eğer. Yıllar önce ben daha çocukken bir kere psikoloğa gitmiştik. Derdime çare bulamamıştı. O yüzden bir daha gitmek istemedim.

Tamam bu geçerli bir sebep değil biliyorum. Ama gitmek istemiyorum zorla mı kardeşim. Tamam çok boş yaptım.

Evin önüne gelince kafamı kaldırıp boş boş binaya baktım. İçeri giresim yoktu fakat dışarıda biraz daha durursam hasta olurdum ve bana bakacak biri olmadığı için büyük ihtimalle ölürdüm.

Hava ne ara bu kadar soğudu anlamadım ama ağzımdan çıkan duman hemen eve girmem gerektiğinin kanıtıydı.

Acele etmeden yavaşça merdivenleri çıktım. 2. Katta oturduğum için çok da uzun ve yorucu olmadı.

Sanki evde biri varmış gibi tedirgin bir şekilde eve girdim. Ne zaman gece eve geç saatlerde gelsem hep bunu hissediyordum.

Aç hissetmiyordum bu yüzden yemek yeme gereği duymadım ve laptobumu alıp yatak odasına geçtim. Siyah perdesi ve gri duvarları olan sade klasik bir odam vardı.

Zaten öyle diğerleri gibi renkli odaları sevmezdim. Çok çocuksu gelirdi.

Laptobu açtım ve arama motoruna girdim. Geçen günlerde yeni bir site keşfetmiştim. Benim gibi yalnız insanlar oraya içini döküyordu ve sohbet ediyordu.

Ben siteye henüz kendimle ilgili birşey yazmamıştım. Daha doğrusu yazamamıştım. Anlarsınız ya yargılanma ve dışlanma korkusu vardı bende.

Hesabıma girdikten sonra kendimle ilgili birşeyler yazmaya başladım. İçimi döktüm de diyebiliriz.

Eee selam. Buralarda yeniyim ve herkes gibi buraya içimi dökmek için yazıyorum. Neyse başlıyorum. Eskiden neşe dolu ve cıvıl cıvıl bir çocuktum. Ailem tarafından çok sevilmemiştim ama yine de mutluydum. Sanırım acı çektikçe büyüdüğünü sanıyordum bu yüzden mutluydum. Ne salakmışım. Büyüdüğümü gerçekten hissettiğimde birisiyle tanıştım. Fakat o birisi hayatımı altüst edip gitti. Evet bunu ailem de dahil kimse bilmiyordu. Şu an bu yazıyı okuyanlar öğrenmiş oldular. Sanırım devam edebileceğimi sanmıyorum. Üzgünüm benden bu kadar. Evet şu an ağlıyor olabilirim. Belki tahmin edenleriniz vardır. Sadece o demek bile aklıma onun yüzünü getiriyor ve ben... bitiyorum. O beni her seferinde habersizce öldürüyor. Gidiyorum...

O, o, o beni altüst edip gittikten sonra nasıl hayatına devam edebilmişti aklım almıyordu. Kalbim onu hatırladığı her seferde daha da acıyordu. Hani birisi kalbinizi alır ve iki eliyle parçalamak istercesine sıkar ya. Öyle bir his vardır. Aynı onu yaşıyordum onu her hatırladığımda.

Bazen diyorum ki unut gitsin ne diye kendine acı çektiriyorsun diye ama olmuyor. Unutamıyorum. Canım yandığında gidip kendimi birilerine dövdürüyorum acım hafiflesin diye. Hafiflemesine hafifliyor ama acı tam olarak geçmiyor.

Evet suratımı dağıttırmamın sebebi de o. Beni içten içe öldüren de o. Ailemden uzaklaşmamın sebebi de o. Beni hayattan soğutan da o. Beni ben olmaktan çıkartan da o. Ama kendimi bulduğum kişi de o. Öyle bir çıkmaza girmişim ki kendimi kontrol altında tutamıyorum. Her seferinde kendimi yine onda buluyorum o ise kendini başkalarında buluyor.

Ben gerçekten bu kadar acı çekecek ne yaptım onu düşünüp duruyorum sürekli. Nasıl bir hata işlemiş olabilirim de bu kadar acı çekiyorum.

Neden ben?

Neden o acı çekmiyor sadece ben acı çekiyorum?

Sanırım bunun cevabını bulduğumda tam olarak huzura kavuşmuş olacağım. Melekler kadar hafif olmak istiyorum bir an önce.

____________

Evet saçma sapan bir şey yazmaya başladım. Oy ve yorum istiyorum gençler.

Gidişatla ilgili birkaç planım var ama ne kadar düzgün bişey çıkarırım ortaya bilmiyorum.

Neyse gidiyorum bay.

Evet °Minsung°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin