İçi tıka basa eğlence dolu ama sonunda bana yine bol bol söveceğiniz bir bölüm ile geldim.Rahatça yorum yapmayı,oy vermeyi ve beni takip etmeyi unutmayın canlarımm.İyi okumalar 😋🐾
Aybike'den...
Tolga'nın yanında hiçbir zaman aslında olduğum insan gibi davranamıyordum.Hatta bazen onu dinlemiyor ve sadece tebessümle yanıt vermekle yetiniyordum.
"Teşekkürler eve bıraktığın için."diyerek arabadan inecekken kolumu tutmasıyla kalakalmıştım.Rahatsız olduğumu belirtircesine kolumu çektim.
"Akşam sinema yapar mıyız?"demişti.
"Aslında benim bir sürü ödevim var."dedim gözlerimi kaçırarak.
"Daha sonra?"
"Bence daha sonra da yapmayalım Tolga.Tekrardan teşekkürler ve iyi günler."deyip hızlıca arabadan indim.
Bu tuhaf halde eve girersem annem bin tane soru sorardı.O yüzden önce Asiyeler'e gitmeye karar verdim.Yaklaşık bir saat kadar Asiye ile muhabbet ettikten sonra bizim eve ilerledim.
Kapının önünde annemin altın gününe gelmiş teyzelerin ayakkabıları vardı.Peki neden tam ortalarında bu teyze ayakkabıların iki katı büyüklüğünde Berk'in ayakkabıları vardı?
Ellerim titreye titreye hızlıca dış kapının kilidini açıp içeri daldım.Kendimi salonun girişine attığımda ufak çaplı bir şok geçirmiştim.Çünkü karşılıklı koltuklarda oturan 10 tane teyzenin ortasında elinde kısır tabağıyla Berk oturuyordu.
"Aybike hoş geldin kızım."deyip annem şen kahkahasını atmıştı.
"Hoşbuldum hoşbuldum da Berk?"dedim yavaşça.
"Ben şey ödev bırakmaya geldim de.."demişti Berk.
Teyzelere samimiyetsiz bir gülüş atarak salonun en köşesindeki sandalyeye oturduğum an onlar yeniden derin sohbetlerine başlamışlardı.
Ben bir Berk'e bir de yerdeki halı desenine bakarken Hacer teyzenin dediğiyle kalbim ağzıma gelmişti.
"Şengül..Aybike de bayağı büyümüş çok da güzelleşmiş maşallah."demişti imalı imalı.Berk çaktırmadan sırıtırmıştı.
"Diyorum ki benim ablamın oğlu Ali ile bir tanışsalar..."derken Hacer teyzenin sözünü annemden önce,boğazına yediği kısır kaçan Berk bölmüştü.
Annem Berk'in sırtına vurup bardaktaki suyu uzattı.Ben gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Yani ayıptır söylemesi sizin Ali biraz serseri çocuktur hem benim güzeller güzeli prensesimin maşallahı var Hacer.Duymamış olayım vallahi."
"Aman kız niye öyle diyorsun.Boylu poslu dağ gibi çocuk Ali.Hem yola da geldi büyüyünce."derken annem çıkış yolu olarak bu seferde yanında renkten renge giren Berk'i devreye soktu.
"Yani Hacer benim kız küçük.He şey de var tabii bu oğlan var ya..turuncu kafa.Bak bak şunun güzelliğine bak."deyip Berk'in samimiyetsiz gülüş atan suratını Hacer teyzeye çevirmişti annem gülerek.
"Berk ile bizim kız çok yakın arkadaşlar anlatabiliyor muyum?Çok yakın arkadaşlar,çok yakın.O yüzden sizin Ali artık başkalarına nasip kısmet inşallah tamam mı canım benim?Hadi sen çiğköfteni soğutma."demişti annem.
Çiğköfteni soğutma mı?Ne?
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken Berk az önceki kalp krizi geçirme edasından çıkıp omuzları dik ve gururlu bir şekilde tabağındaki sarmaları yiyordu.