Hüngür hüngür ağladığım bir bölüm oldu.Umarım beğenirsiniz ve ALLAH RIZASI İÇİN AŞAĞIDA "ŞARKIYI AÇIN"YAZISINI GÖRDÜĞÜNÜZDE MEDYAYA BIRAKTIĞIM ŞARKIYI AÇIN VE ÖYLE OKUMAYA DEVAM EDİN LÜTFEN.💔💔
*****************
Berk'ten...
Geldiğimiz yönü artık bulmamız imkansızdı.Çünkü iğne atsak yere düşmeyecek şekilde sık ve metrelerce uzunluktaki ağaçlar arasında birbirimizi bile kaybedebilirdik.
"Burak hoca pusula vermişti.Onu kullanalım!"diyen Aybike'yi onaylayıp arka cebimden pusulayı çıkardım.
"Niye çalışmıyor bu?"dedim sapma yapan iğnesini göstererek.
"Allah kahretsin aynı cebinde kredi kartın da vardı değil mi Berk?"diyen Aybike'ye boş boş baktıktan sonra alnıma vurdum.
"Bu şey mıknatısılı bir şey değince çalışmıyordu değil mi?Of..."deyip etrafa bakınmaya başladım.
"Hadi gel silah sesinin ters yönüne doğru yürüyelim.Belki yardım edecek birini buluruz en azından."deyip ilerleyen Aybike'nin peşinden gitmeye devam ettim.
Saat:13.58
Aybike'den...
"Şuradan yukarı doğru mu çıksak yoksa sağa mı yürüsek?"dediğimde arkamdan gelen Berk'ten cevap gelmemişti.
"Cevap versen diy-..Berk ne oluyor iyi misin?"deyip arkama dönerek yanına koştum.
Bir ağaca kolunu dayayıp yüzünü gömmüş şekilde hızlı hızlı nefes almaya çalışıyordu.Elimi bana bakması için yüzüne götürdüğümde sabah otobüste farkettiğim ateşi artmıştı ve yanakları kıpkırmızı olmuştu.
"Hasta olmuşsun sen.Sabah otobüste farkettim ama bu kadar çok yoktu ben hava değişimindendir dedim.Keşke hocaya söyleseydim."
Yüzünü bana doğru çevirdi.Gözleri küçücük kalmış,saçları dağılmış,yanakları kıpkırmızı olmuş halde her zamanki neşesi yerine son derece kötü bir suratı vardı.
"A..Aybike su v-verir misin?"dediğinde ceketimin cebine sıkıştırdığım şişeyi açıp dudaklarına götürdüm.
Benim yardımımla suyu içmeye başladığında bunun böyle olmayacağını anladım.
"Biraz daha dayan Berk.Az sonra çıkacağız burdan."diyip onun yanından daha yavaş adımlarla yürümeye başladım.
Saat: 16.25
İlerledikçe sanki daha çok bu bataklığa saplanıyormuşuz gibiydi.Çünkü yürüyüp farklı yollara girdikçe ağaçlar daha da uzuyor,hatta sarmaşıkları artıyor ve toprak engebeli bir hale bürünüyordu.
"Tamam tamam tuttum."
Berk daha da bitkin ve iki büklüm halde sendeleyip yere düşecekken tutup kolunu omzuma attım ve destek vererek yürümeye devam ettim.
Saat:18.29
Hava kararmaya başlamıştı ve biz hala bir çıkış yolu bulamamıştık.Dakikalar ilerledikçe Berk daha da bitkin düşmeye,sayıklamaya hatta kolunu bıraksam yere düşecek hale gelmişti.
Ağlamak üzereydim.Yanımda ben olmasam adım atamayacak hatta belki de havale geçirmek üzere olan Berk,kararan ve soğuk bir hava, sadece bir pet şişe su vardı.
Eğer pes edersem..açıkça söylemek gerekirse ikimiz de burada ölüp giderdik ve kimsenin ruhu duymazdı.
Burak hoca yaklaşık 2 saatlik bir oyun olacak demişti ve biz 5 saattir bu bataklıktaydık.Tek dileğim kampa dönen herkesin bizi bulmaya çalışıyor olmasıydı.