Bölüm 6) "Hades'in Kızı"

481 23 2
                                    

🍃💚🍃z
______________________________

Güneşin gözüme vurmasıyla uyandım. Odamdaydım. Esneyerek yatağımda doğruldum. Annem odama girdi. "Melissa tatlım, daha kalkamadın mı?" Ona bakıp kocaman gülümsedim.

"Kalktım anne, 10 dakikaya gelirim" diyerek iki elimi birleştirip parmak uçlarımı öperek ona yolladım. Oda gülümseyip öpücüğümü tuttu. Kapımı kapatırken "Deli kız," diye mırıldandığını duymuştum. Hafifçe gülerken elimi yüzümü yıkadım.

Üzerime çeki düzen verirken yavaşça aşağıya indim. Kahvaltı masasına oturduğumda gülümseyerek "Günaydın anne, günaydın baba!" derken ikisininde ifadesiz gözleri bana döndü.

Yüzümdeki gülümseme dondu.

Ne olmuştu? Daha yeni annem yanımdan güzelce ayrılmıştı. Annemin gözleri korkuyla irileşti.

"Aman Tanrım Anthony, bu kızın evimde ne işi var!" Demesiyle büyük bir boşluğa düştüm. Bu da ne demekti?

"Sakin ol Jane. Hey, sende kimsin ve buraya nasıl geldin?" Diyince donakaldım. Gözlerim doluyordu. "Baba benim Melissa. Kızın." diyince gözlerime sinirle baktı. "Sen ne hakla böyle bir şey söylersin. Bizim çocuğumuz yok. Olmadı da. '' dedi. Lanet olsun ne oluyordu?

"Ne saçmalıyorsunuz siz? Anne benim. Az önce yanımdaydın. Ben sizin kızınızım." dedim annemden umut umarken. "Anthony," dedi babamın yanına gidip koluna sarılırken. Bana gözlerinde anlayamadığım bir ifade ile bakmıştı. Hatırlamış olsundu. Lütfen hatırlamış olsundu.

Umut dolu gözlerle ona bakarken gözlerini benden çekti. Uzun bir sessizliğin ardından babama döndü ve "Kurtul ondan." dedi.

Gözlerimdeki yaşların boşalmasını sağlayan o kelimeleri söyledi. Ve babam ifadesiz suratıyla beni inceledi. Kaşlarını çatıp kolumdan sürüklemeye başladı. "Baba ne yapıyorsun, baba?" derken kapıyı açtı ve beni dışarı fırlattı. "Bir daha insanların evine gizlice girmez ve saçma sapan kurgularını paylaşmazsın umarım küçük kız." diyip kapıyı kapattı. Ve içeriye doğru "Kurtuldum bitanem, böyle insanlar neden var anlamıyorum ki?" Dediğini duydum.

Hıçkırıklara boğulurken kapıya defalarca vurdum. "Anne, baba beni nasıl hatırlamazsınız? Benim kızınızım. Benim Melissa. Açın şu kapıyı burası benimde evim." Derken kapının dibine çökmüştüm. Herşey siliklenip yokolurken gözyaşlarımı sildim.

Beni hatırlamıyorlardı...
Ben yoktum...
Melissa yoktu...
Benim... bir ailem yoktu...

Derin bir nefes alarak uyandım. Gözlerim ardına kadar açıldığında buraya ilk geldiğim odadaydım. Odamda Orfe ve Aidos vardı. Aidos kitap okurken Orfe baş ucumda uyuyordu. Orfe'nin yanağında bir morluk ve kaşında donmuş kan vardı. Bakışlarımı ifadesizce Aidos'a çevirdiğimde kafasını kitaptan kaldırdı.

"Demek uyandın." Dedi kitabı kapatıp ayağa kalkarken. Onu son gördüğümdeki kıyafetleri yoktu üzerinde. Buz mavisi gözlerini ortaya çıkarıyordu giydikleri. Saçları sarı gibiydi. Ama kahverengi gibiydi de. Kumral diyebilirdiniz. Ve çilleri vardı. Burnunun üzerinde küçük çiller. Ama güzeldi.

"Hı-hım" dedim onaylarcasına. Orfe ise hala uyuyordu. Aidos'a baktığımda onun da dudağında patlak olduğunu ve elmacık kemiklerinde morarmalar gördüm. Ne olmuştu ona? Peki ben neden uyuduğumu hatırlamıyordum?

Yatakta oturur pozisyona gelirken Aidos yanıma gelmişti. Ah hayır hayır, biz o filmlerdeki gibi değildik. Bana yardım etmeye değil Orfe'yi kaldırmaya gelmişti. Zaten bende de o klasik baş ağrısından ve baş dönmesinden yoktu. Gayet iyiydim. En azından fiziksel olarak.

Kayıp Tanrıça'nın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin