Bölüm 19) "Yeraltı"

212 9 0
                                    

🍃💚🍃g
___________________________________

Adımlarım gerilerken gözlerimi omdan alamadım. Nefesimi tuttum ve ağzımdan kelimeler çıkmadı. Vay canına! Cidden çok büyüktü!

Ona bakmak için kafamı kaldırırken O beni çoktan görmüştü.

İnsan formunu alırken ben daha o kocaman Hades'i sindirememiştim. "Senin Olymposta ne işin var?" Dedi Hades. Ben ise cevap veremeyecek kadar şaşkındım. Ne diyecektim ben? Direk söyleyecek miydim? Söylesem bile bana cevap verir miydi? Sanmıyorum.

"Yaniii, bugün biliyosun tatil. Bende seni görmek istedim." Cidden mi Elysion? Hades yirmi yıldır ortaya çıkmıyor. Alt tarafı senin görmen için yeraltından mı çıkcak? Hadi oldu diyelim, Adam Olimpos'ta yaşamıyor, önüne gelen Olimposa giremiyor ve neden Orfe'yle değilde Aidos'la?

Neden salaksın sen NEDEN?

Yüzünde şüpheci bir ifade vardı. Şüphelenmezsen hattım kalırdı. "Beni nasıl çağıracağını biliyorsun." Dedi.

"Evet ama ben ateş sülietinle değil kanlı canlı görmek istedim."

Berbat bir yalancı olduğumu söylemiş miydim?

Yüzüme bir süre daha baktı. Ve sonra yüz ifadesi yumuşadı. "Benim Olimpos'ta yaşamadığımı biliyosun değil mi? Ayrıca okuldan ayrılmanızın yasak olduğunu," dedi ve arkamdaki Aidos'a gitti gözleri.

"Olimpostan ayrılırken buraya gel ve yine dokun senle bir işimiz var." dedi ve kayboldu. Gözlerimi kırpıştırdım. Bir kaç saniye az önce ne olduğunu düşünürken irkildim. Huh garipti.

"Yalan söylemeyi beceremediğini söylemiş miydim?" Dediğinde çemkirmek için hazırlandım. Arkamı döndüğümde karşımda Aidos değilde Zeus olduğunu gördüm. Tamam Aidosta vardı da bana laf atan Zeus'tu.

Dilimin ucundaki küfür, hakaret ve aşağılamalar gitti. Onun yerine sadece "Ne?" Çıktı. O an Aidosla göz göze geldik. Baya benziyorlardı. Sarı saçlar, mavi gözler, her neyse...

"Ne için geldiğini biliyorum," dediğinde ona çevirdiğim gözlerim yine Aidos'u buldu. Gözlerimi kıstım. Pis ispikçi.

"Aidos demedi. Ben bir tanrıyım unuttun mu?" Dedi. Zeus'la konuşuyorum evet. Ama bu hayalimdeki beni sürgün edecek adam imajına göre baya yakışıklıydı.

"Nasıl yani?" Dedim. O ise bana "Elysion anneni merak ediyosun biliyorum. Açıkçası bende merak ediyorum." Dedi.

Dur biraz dur biraz.

Bu da ne böyle?

"Sen annemi bilmiyosun yani?" Dedim kaşımı kaldırırken. Zilli burayı söylemişti. Zeus'a doğru bir adım atarken kendimi birden toplantı odasına benzer bir yerde buldum. Aidos ve Zeus'la birlikte. Ama şuan bir can güvenliğim yoktu. Bu tamamen haksızlıktı.

Avukatım ile görüşmek istiyorum Hakim bey!

"Sana hiçbir şekilde yardım edemem.." derken aşırı gerilmiştim. Aidos'un beni sevmediği gerçekti. Zeus'u söylemiyorum bile. O yüzden iki adım geriledim. "En büyük yardımı oğlumu vermekle yapıyorum zaten. Şunu al ve yoluna devam et." Dedi ve elime bir parşömen verdi. Ne demek yardım edemem.

Hem bu da ne?

Aidos'a baktım. Oda kaşlarını gerdirmiş bana bakıyodu. "Ne demek oğlumu verdim?" Dedi anlamaz gibi. Zeus ise acelesi var gibi hızlıydı. "Çok bile konuştum." dedi ve silüeti önce silikleşti, ardından yokoldu. Koca salonda tektik Aidos'la.

Elimdeki parşömene baktım. Sonra da Aidos'a. Babamın yanına gitmeliydim. Ama bunu bahsetmeden. Aidos'a ise parşömeni verdim. "Bunu al ve okula geri dön. Sakın ben gelmeden açma." Dedim arkamı dönerken. Kolumu tutmasıyla durdum.

"Nereye gidiyorsun?" Dedi. Ona baktım ve derin bir nefes verdim. "Babamın yanına!" dedim ve elimi savurup bir ateş çıkardım. Bu kadar hızlı olması beni şaşırtırken az önce Karizmaya Focus bir hareket yapmıştım.

Gözlerinden tuhaf bir şey geçti. "Dikkatli ol." dediğinde başımı salladım ve ateşe baktım.

Tekrar Aidos'a dönecekken kolumdaki baskı gitmişti. Ve tamamen Aidos'un olduğu tarafa baktığımda çoktan gitmişti. Ürkekçe tekrar ateşe döndüm. Aşırı sessizlik vardı. Ürkütücü derecede olanından.

Neden herşey bir kaç saniye içinde değişmek zorundaydı ki?

Ateşe doğru "Baba?" Dedim ve bir saniye kadar sonra ateşe doğru çekildim. Bu ani harekete çığlık atmaktan kendimi alıkoyamadım.

Sonra ise kendimi mum ışıklarıyla aydınlanmış bir odada buldum. Ki mumlar bile tam aydınlatmıyodu.

Hala alışamadığım saniyelelik mekan değiştirme durumu yüzünden midemdeki herşeyi yan tarafıma boşalttım. Bir adım atmamla ayağımın altında yumuşak bir şey ezildi.

Yutkundum seslice.

Umarım o sadece çürük meyvedir.

"Baba?" Dedim yeniden. Sonra ise dibimden bir rüzgar geçti. "Hoşgeldin Elysion." dedi. Korkudan bir adım geriledim.

"Burdan gitsek mi?" Derken başını iki yana salladı. Elimi duvara yasladım. Garip bir şey çarptı. Tam olarak göremediğim için elimle ne olduğunu anlamaya çalıştım. Elimi boylu boyunca gezdirirken Bir kaç tahminim vardı. Bir pusula ibresi gibiydi.

"Sana oynuyorlar." dedi. Ve sonrasında "Ne?" Derken odaya keskin bir koku yayıldı ve ibrenin ucunun paramağıma batmasıyla bir an her şey karardı.

Yazar'dan:

Yerde yatan kızı dokunmadan yukarı kaldırdı. "Onların seni kandırmasına izin veremem kızım!" dedi ve acımasız bakışlarıyla elini sol göğsünden içine soktu.

Bilincini kaybetmiş küçük beden titredi ve sarsıldı. Hades elini ilerletti ve kalbini öylece yakaladı. Sonra ise mavi ışık saçan parmaklarıyla onu dondurmaya çalıştı. Kızın bedeni geriliyor kasılıyordu. Nefes alamama sesleri geliyodu. Korkutucu hırıltılar...

Duygularını yok edecekti. Sonra ise titreyen bedenine rağmen direnen kalbi Hades'in elini kendinden uzaklaştırdı. Atışı hızlanmışken Hades kaşlarını çattı.

Bu da neydi böyle?

Hades elini tekrar kalbine götürdü. Onu yeniden avuçlayacakken eli yandı ve geri çekti. Hades'in eli yanmıştı. Hades'in?

Yapamıyordu. Onu durduramıyordu. Öyle ise sağ elini yere yönlendirdi. Bacağından itibaren bir yılan tırmanmaya başladı. Yılan bacağından bedene bedeninden ise Hades'in koluna geldi. Hades yılanın başını okşadı ve yüzündeki sinsi ifade ile onu Elysion'ın içine gönderdi. Son kez sarsılan ve gerinen beden kendini rahatlattı. Ve sonra ise kalbindeki delik kapandı.

"Belki duygularını yok etmez ama seni aşktan uzak tutar." dedi. Boynundaki kolyeyi çıkarıp Elysion'ın boynuna takarken. Elysion'ın vücudu bir yay gibi gerildi ve sarsıldı.

Sonra ise kendini Hades'in kollarına bıraktı. Hades elini onun suratında gezdirmesiyle gözleri açıldı. Yeşilleri değişmişti. Koyulaşmıştı. Daha keskin bir bakış gelmişti. Sonra ise derin nefes alarak Elysion kendine geldi. Öksürerek doğruldu. Gözleri Hades'i buldu.

"Ne oldu bana?" Dedi.

Hades ise "Kolye... Annenindi. Takınca dayanamadım ve bayıldın. Büyük bir Aura içeriyor Elysion!" dedi. Kolyenin annesine ait olduğu doğruydu. Ama diğerleri sadece uydurmacaydı. Elysion ise kolyenin ucuna dokunup minnet dolu gözlerle Hadese baktı. "Teşekkür ederim." dedi.

Hades gülümsedi ve Elysion'ı YTO'daki odasına gönderdi. Gittikten sonra ise hain gülüşü yüzüne yerleşti. Maskesini indirmişti işte.

"Evet kardeşim. Şimdi ne yapacaksın bakalım." dedi. Hades'in planlarında artık kızına göz dikmiş Zeus'u yoketmek olduğu olağan seçeneklerdendi.

Ama Hades'in ne düşündüğünü, ne yapacağını kimse bilemezdi.

Kestiremezdi...
__________________________________

🍃💚🍃

Kayıp Tanrıça'nın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin