5 yıl sonra...
"HYUNJİN LAMASI MUTAFĞI YAKTI! KOŞUN!" Beomgyu ve Jeongin hızla mutfağa geldiğinde mutfağın yarısının yanmakta olduğunu gördü.
"YANGIN SÖNDÜRME TÜPÜNÜ GETİR!" Taehyun koşarak mutfaktan çıktı.
"Çekilin." Biraz uğraştırmıştı ama krizi atlatabilmişlerdi. Asıl yangın Jeongin'in Hyunjin'e sinirle bakan gözlerinde çıkmıştı aslında. Orayı da söndürmek gerekirdi. Ama pek mümkün değildi.
"SİZ DÖRDÜNÜZ MUTFAKTA NE YAPIYORSUNUZ BİLMİYORUM AMA BEBEKLER AĞLIYOR!" Jisung'ın sesi Jeongin ve Beomgyu'yu mutfaktan salona sürüklemişti.
"Mutfakta yaktın ya Hyunjin... Ben daha sana bir şey demiyorum." Hyunjin, Minho'ya en çok yaptığı şeyi yaptı. Göz devirdi...
Bunca yıl içinde Minho asla değişmemişti. Evlenmesine, çocuk sahibi olmasına rağmen hala aynıydı. Her zaman 'hiç bir şey ve kimse için şart, koşul, zaman ne olursa olsun değişmeyeceğim' derdi. Dediği gibi de olmuştu, değişmemişti. Hala yakışıklı ve sinsiydi.
"Jisung bir gün bunu boşarsa be-" Minho elindeki tabağı sinirle yere attı.
"SUS LAN! SAKIN BİR DAHA BU KONUDA BİR ŞEY SÖYLEME! AĞZININ ÜSTÜNDEN TANKLA GEÇERİM!" Jisung çatık kaşlarıyla mutfağa geldi.
"İyi ki mutfağı bir günlük size bıraktık! Ne oluyor burada!? Minho, sen mi kırdın o tabağı!?" Minho yaramazlık yapan çocuk gibi bakıyordu.
"Ama bebeğim ben ne yapabilirim? Jisung senden boşanır falan dedi." Jisung derince iç çekti.
"Minho, senden, sen istesen de boşanmayacağım! Olay çıkarmayın artık!" Minho gurur ve sevinçle gülümsedi. Jisung salona doğru gitti.
"Bebeğim ya." Gülümsemesini bozdu ve sinirle diğerlerine döndü. "O BENİ BOŞAMAYACAK!"
"MİNHO! BAĞIRMA!" Jisung sesi duymuş ve kocasını yine uyarmıştı.
"Soobin bana ara sıra şaka olsun diye seni boşayacağım diyor, ama olmayacak öyle bir şey." Taehyun derin derin düşüncelere dalmıştı.
"Beyler, siz öyle deyince aklıma takıldı. Boşanmak... Hani hiç yaşamadınız ama belki biliyorsunuzdur. Nasıl bir duygu?" Hyunjin ve Minho konuşmak için aynı anda boğazlarını temizleyince birbirlerine nefretle baktılar. Onlar yerine Yeonjun konuştu.
"Haklısın biz de hiç yaşamadık. Ama yine de etrafımızda gördüğümüz kadarıyla az çok anlayabiliyoruz. Annem... Çok kötü bir duygu olduğunu söylerdi." Taehyun şaşırmıştı. Yaklaşık bir yıl önce annesini kaybettiğini biliyordu. Ama anne ve babasının boşandığını bilmiyordu. Konuyu üstelememeye karar verdi.
"Yani Beomgyu seni boşarsa, son nefesini almışsın demektir." Taehyun korkmuştu. Ama ne de olsa boşamazdı değil mi? Bu, korkunçtu...
-----
"Yıldızım, seninle bir şey konuşmak istiyorum, ama bu ne kadar doğru olur bilemiyorum." Beomgyu yatağa oturup başını Taehyun'un göğsüne koydu.
"Neymiş? Benimle rahatça konuşabilirsin." Taehyun eşinin bu hallerine aşıktı. Bazen çocuktan farktı yoktu tabii.
"Bugün biz mutfaktayken boşanmak falan diyorlardı. Duymuşsundur belki." Beomgyu başını 'duydum' anlamında aşağı yukarı salladı. "Kafama takıldı bu. Yaptığım her hangi bir yanlış karşısında-"
"Aslında boşanma, konusu sandığın kadar basit değil. Yaptığın her hangi bir hatada en fazla biraz ciddi bir kavga edebiliriz. Tabii bu benim yapma ihtimalin olabileceği hatalar içinde geçerli. Seni her hangi bir konuda boşama ihtimalim... Neden bunları düşünüyorsun ki? Ben aldatılmadığım müddetçe bunu aklımdan bile geçirmem. Sen de asla beni aldatmayacağın için, bunu düşünmeye gerek yok." Taehyun eşinin saçlarına minik bir öpücük kondurdu.
"Tabii ki bunu öleceğimi bilsem yapmayacağım." İkisi de birbirinin gülümsemesini görmüyordu şu anda. Çünkü yüzleri değil, kalpleri gülüyordu. Birbirlerine karşı olan güvenleri onları çok mutlu ediyordu.
"Biz, birlikte, nereye kadar gideriz sence?" Beomgyu bu soruyu hayalleri arasından sormuştu.
"Biz sonuna değil, sonsuza kadar gideceğiz. Yıldızım. Olur da düşersek, bizi kurtaracak tek ışıksın. Sen, benim yıldızımsın. Kızımız da, yıldız tozum. Siz benim, her şeyimsin." Beomgyu kıkırdadı.
"Bir de bir anda ağlamaya başlarmış. Off, çok yorgunum." Gündüz ve gece, her zaman bebeği iler ilgileniyordu. Taehyun genelde şirketteydi. Bu nedenle evdeki işler hep Beomgyu'ya kalıyordu. Taehyun hizmetli tutmayı tekli etmişti ama Beomgyu istemiyordu. Neden yoktu sadece istemiyordu.
Aslında Beomgyu anaokulunda çalışacaktı. Bunu hala yapma şansı var. Ama kendi çocuklarını yaptıktan sonra, onunla ilgilenmeyi tercih etti. Saejin prensesler gibi büyümeliydi.
"Bu kadar yorulmaman için bin bir türlü fikir yürüttüm ama hepsi olmaz gibime geliyor. Yine de bir tanesini söyleyeceğim. Ben bir müddet işleri Seonghwa'ya teslim edip evin işleri ve Saejin ile ilgilensem, sende dinlenirsin bu süreçte." Beomgyu bunu mantıklı bulmuştu ama pek emin olamamıştı.
"Yapabileceğine emin misin? Hem, tüm işleri Seonghwa'ya yüklemek onu da yoracaktır." Taehyun göz devirip pufladı.
"O da işleri sürekli bana yülüyordu. Bir müddet idare etsin bir zahm-" Lafını bölen şey Saejin'in ağlayışıydı.
"Ühü, ühü... GELİYORUM PREMSESİM!" İkisi de kalkıp kızlarının yanına gittiler.
"Sivrisinek." Taehyun elinin arasında öldürdüğü sineği ıslak mendille sildi. "Bunun sesinden ağlamış olmalı." Doğru, bu yüzden ağlamıştı.
"Ama premsesim sen neden her insan dışı varlığa ağlayarak tepki veriyorsun ki? Sivrisinekleri bende sevmiyorum, ama ben bebekken ağlamazdım bunun için." Taehyun dikkat çekmek için öksürdü.
"Ben bebekken kimi görsem ağlardım. Sivrisinek bile, bana çekmiş güzeller güzeli kızım." Beomgyu yorgundu ama Taehyun onu her zaman gülümsetebiliyordu.
|||
Finale yaklaştık gibi biraz
Herkesin kendine kendini böyle seven birini bulması lazım ama işte... Yok ne yazık ki
KARİNA, KARIM!
aespa antisi olunur mu la?
Çok mükemmeler
Görmek isteyene tabii
aespa için mini albüm çıkacakmış sanırım bu sene bitmeden
![](https://img.wattpad.com/cover/272737003-288-k141435.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anti-Romantic || Taegyu
Roman d'amourTaehyun aşktan, romantizmden, sevmekten, sevilmekten, ilişkilerden nefret ederdi. Bunu yapan insanlarla iletişim kurmazdı. Kısacası hiç kimseyle iletişim kurmazdı. Anne ve babasıyla bile çok mecbur kalmadıkça konuşmazdı. Beomgyu, ona aşık en özel in...