6. Bölüm

64 6 88
                                    

Sekiz ay sonra

Friskin gözünden

"Ben çıkıyorum" dedim ayakkabılarımı giyerken.
"Bekle " dedi Sans ben çıkarken son anda yetişti ve elime bir tost tutuşturdu.

Ona baktım ve gülümsedim .
"Teşekkürler ." dedim ve dışarı çıktım .
Dışarı çıkınca gideceğim binaya doğru ilerlemeye başladım.
Bu sıradada tostumu yiyordum.

Ama birden birşeyler fark ettim.
Etraf çok sakın ve sessiz.
Bu günlerde ve özellikle sabahları ciddi şekilde canavarlar dolu olurdu.

Durdum ve etrafıma baktım.
Boştu. Sanki hayalet şehirler gibi.

Ama birden arkamda bir el hissetmemle irkildim .
El benim ağzımı tuttu ve beni bir ara sokağa çekti.

Sırtım sertçe duvarla buluşunca neye uğradığımı şaşırdım.
O kişiye baktım .
Bir dakika . Sans?

Hayır . Bu Sans benim Sansım değil.
Üstünde mavi bir hırka vardı ama hırkanın baş kısmı griydi.
Gözleri ise en korkuncuydu. 
O manyak bakışlar arasında parlayan kırmızı üstüne açık mavi  ve en ortadada oluşan beyaz gözle çok korkunç bir havası vardı.

İstemsizce titredim .
O ise gülümsedi .  
"Sorun nedir ? Görünüşümü beyenmedin mi ?" Dedi gülerek.
İşte şimdi korkuyordum .

Biz bu şekilde dururken birden bir ayak sesi daha duyuldu .
"Hey Dust. Burda toza dönüştürecek kimse kalmadı ." Dedi  gözlerinden siyah bir madde akan bir iskelet .

Dust denilen kişi ona baktı.
"Söylediğin için saol killer . O zaman hadi bunu patrona bildir . Sonrada parti başlasın." Dedi yüzünde bir gülmeyle.

Benim gitmem lazım . Hemen.
Ne yapmalıyım ne yapmalıyım .
Buldum.

Dikkatlice ayağımı hareket ettirdim ve .
"AAAAAAAAA SENİ KÜÇÜK ŞEYTAN ."

Koşmaya başladım.
Hemde olabilecek en hızlı şekilde .
Bu arada da  etraftaki yıkımı görebiliyordum.

Ben son hız koşarken birine çarptım.
Bunun etkisiyle yere düştüm.
Ben kendime gelmeye çalışırken bir ses duydum .
"FRİSK. İyisin değil mi ?" Dedi ve benim kollarımdan tutmaya çalıştı.
Ben istemeden geriledim .

Olayların şokunu atlatamadığım için korkmuştum.
Ama birden iki kol bana sarıldı.
"Hey . Sadece benim . Sakin ol . " dedi Sans . Benim Sansım .

Hemen kendime gelip ayağa kalktım.
Sans ve Papayrus bana bakıyorlardı.
"Üzgünüm. Bir an sandımki "
"Başka ben olduğumumu. Hayır . Ama başımıza bela açtılar . Orası kesin ." Dedi üzgün bir ifade alarak.

Yoksa . . . Hayır .
Sans benim sırtımı sıvazladı ve konuştu.
"Hadi gidelim ." Dedi .
Biz daha yürümeye bile başlamadan bir toz olma sesi sessizliği doldurdu.
İkimizde arkamızı dönünce korkudan düşmemmek için ben çok zor durdum.
Papayrus .
Başı kesilmişti ve toz oluyordu .
Sans titriyordu.
Büyük çoğunluğu sinirden olan bir titreme. 

Tozlar dağılırken bir iskelet daha gözüktü.
Her yerinden 'error' işaretleri çıkıyordu.

Biz gerilerken o gülümseyip bir adım yaklaştı .
Birden arkamdan beni bir şey sardı ve Sansdan uzaklaştırdı.
Küçük bir çığlık koptu benden.

Sansda arada kalmıştı .
"Aww küçük kız arkadaşını mı istiyorsun ?" Diye dalga geçti geçen ki balçıklı Sans.

İşte şimdi işimiz bitti.
Dünya yok oluyordu ve hiçbirşey yapamıyorduk.

Ama birden birşey oldu .
Kocaman fırçası olan bir iskelet diğerini boyaya buladı. Boyalar iplere dönüştü ve dengesini kaybedip düşmesine neden oldu .

Biz olanları izlerken birden bende yere düştüm.
Ama yerle buluşmadan biri beni yakaladı.
Beni yakalayan kişiye bakınca altın sarısı bir tacı ve yine aynı renk bir pelerini olduğunu gördüm .
Beni bıraktı ve bir tür  ışık hüzmesi yaratıp kaçmamıza zaman tanıdı.

Daha doğrusu Sansla beni çekiştiren mavi kıyafetli daha küçük bir iskeletle.
Bizi bir noktaya çekmeye çalışıyordu.
Biz sadece bizi çekiştirmesine izin verdik.

Sonrasında güçlü patlamalar oluşurken birden elinde bir aygıt belirdi .
Aygıtı yere attı ve bir portal açıldı durdu ve konuştu.
"İçeri girin kaybedicek vaktimiz yok. Ve sadece onu bulun ." Dedi hızlıca.
"Kimi ?" Dedi Sans hemen.

O cevap veremeden beni kaçıran iskelet ona doğru koştu .
Küçük iskelet bizi portala itti ve gözden kayboldu .







Bir süre düştükten sonra sert zeminle buluştuk.
İkimizde otururken konuştum.

"Nerdeyiz biz ? " . . .  

Kör Gözler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin