9. Bölüm

47 4 23
                                    

Friskin gözünden

Öncesine göre ben sert bir iniş bekliyordum . Ama birden yüksek bir konumdan yere düşmeye başladık.

Ben birden paniklemeye başlarken havada yavaşladım ve dikkatlice yere ayaklarım bastı.
E.Frisk in bana gülümsediğini görünce bende aynı şekilde karşılık verdim.

Sonrasında aynı şeyi Sansada yaptı .
Sans da yanıma gelince etrafımıza baktık.
Vay be.
Burası genel olarak beyaza yakın bir maviliğe sahipti. 
Bir kısımda dağa benzer bir yer , diğer taraftada bir orman vardı .
Bunların tam ortasındada bir tür beyaz ve kahverengi tonlarında bir malikane vardı   .

E.Frisk oraya doğru yürümeye başladı.
Bize eliyle gelmemizi işaret etti.
"Hadi . Sizi olanlarla tanıştırayım." Dedi sonra.
Bizde onunla beraber yürümeye başladık.

Aşağı inip bir bahçeye gelince garip sesler duydum .
Birden gözüme bir iskelet çarptı.
Mor bir göbeği açık üstü vardı .
Ondanda kısa bir tüylü yelek ve altındada dar bir siyah pantolon vardı .
Ve sesler ondan geliyordu.
Bir an acı çektiğini sandım .
Ama sonra bakınca mor olmuş bir ters kalbi sıkıyordu.
Sanırım bu kendi ruhu.

E.Frisk onun arkasında durdu ve boğazını temizledi.
Birden iskelet durdu ve arkasını dönüp nefes nefese kalmış bedeniyle gülümsedi .
"O-oh . Hey E.Frisk . Sizi fark etmedim." Dedi ruhunu geri içine alarak.
E.Frisk cevap vermedi. Onun yerine gülümsedi ve bize dönüp iskeleti tanıtmak için aramızda durdu.

"Sans, Frisk. Tanıştırayım. Lust. Lust orjinal Sans ve Frisk." Dedi E.Frisk ve yine Lusta döndü.
"Lust bir gün o ruhunu fazla sıkıp kendini öldüreceksinde ne zaman acaba?" Dedi E.Frisk .

Lust biraz kızardı. Daha doğrusu morlaştı .
Sonrada ordan el sallayarak uzaklaştı.
Biz geri malikaneye girmek için harekete geçerken yine aynı sesleri daha uzakta duymaya başladık.

Biz içeri girince gözlerim gelen bir şekille neye uğradığını şaşırdı.
Bir kez daha bakınca bunun başka bir Sans ve diğer Pap olduğunu gördüm.

Bu Sansda ilginçti .
Üstünde siyah bir çizgili şort ve üstündede koyu  mavi ve sarı renkte kapüşonu kabarık bir mont giyordu.
Birden bizi fark etti ve Papi bırakıp aşağı indi.
"Üzgünüm . Sizi görmedim." Dedi E.Frisk e bakarak.
Ama sonra bize baktı ve mutlu bir şekilde sorusunu sordu.

"Oh merhaba . Siz hangi Au'dansınız ?" Dedi gülümseyerek.
Ben Sansla birbirimize baktık . Hala alışamadık bu duruma.
Neyseki E.Frisk bize yardımcı oldu.
"Hey Outer. Tanıştırayım orjinal Sans ve Frisk. Sans ve Frisk buda Outer. Kendisi mükemmel bir Au su ile bilinir." Dedi E.Frisk. Ben ve Sans sadece başımızı sallamakla yetindik.
Oda bize aynı şekilde karşılık verip havada yine süzülmeye başladı.

Biz içeri mutfağa gittik. 
İçeri girince üç iskelet birden gördük.
Biri . . . Tarif etmesi zor bir kıyafet vardı  üstünde . Omzundan beline doğru bir boya kemeri vardı.
Yüzü birden bize dönünce ilk dikkatimi çeken şey yarım parmak eldivenleri oldu.
Sonrada kollarındaki sarmışım benzeri siyah dövmeler ve son olarakta yüzünde bir siyah leke vardı.

İkincisi ise altın bir tacı ilk dikkat çeken şeydi .
Üstü yine altın ve sarı renkli kıyafet ve pelerinden oluşuyordu.
Bir dakika. Bu bizi kurtaran kişilerden biri değil miydi?

Üçüncüsünü ise hemen tanıdım. Mavi kıyafetleri ve kısa boyuyla harıl harıl taco yapıyordu.
Etrafta koştururken çok komik gözüküyordu.

Hepsi farklı bir kafadan konuşarak işlerini yapıyordu.
Ama E.Frisk parmaklarını ağzına soktu ve sert bir ıslık çaldı.

Üçüde durup bize döndü. İlk başta olayı anlamasalarda sonrasında gülümsediler.
Oda onlara gülümseyip bize döndü.

"Arkadaşlar. Orjinal Sans ve Frisk. Frisk . Sans. Tanıştırayım. Şu yüzünde boya olan kişi İnk . Kafasında taç olan kişi Dream . Ve etrafta durmadan koşanda Blueberry. Ama biz ona Blue deriz ." Dedi E.Frisk  .

Biz onlarla tanıştıktan sonra kendilerinize bir zat kendileri tanıttılar.
İnk bu her gezegenin (yada adı her neyse işte) onların gardiyanıymış . Bizi kurtarmak için işareti o vermiş.

Dream pozitifliğin gardiyanıymış. Kendisi oldukça nayif birine benziyor. Kendi abisi olduğunu öğrendiğim Nightmare içinde özür diledi .

Blue ise iki gardiyan arasında daha çok onları ve çevresini neşelendirmek için çalışıyor.

Ve kendilerine Star Sanses diyorlar. Aslında yalan yok. Oldukça tatlı bir şey bu .




Birkaç saat boyunca yemek yeme ve etrafı toplama faslından sonra yatma saatine gelmiştik.

İnk bizim yanımıza geldi ve konuşmaya başladı.
"Malesef yeterli oda yarına kadar olmayacak . Bir arkadaşımızla beraber yatmanız gerekicek ." Dedi yavaşça .

O bunu deyince birbirimize baktık. Aslında koltukta da yatardık. Bunda bir sorun olmazdı aslında .

"Buna gerek yok." Dedi E.Frisk birden arkamızda belirerek.
İkimizide korkuyla geriye sıçrarken o konuşmaya devam etti.
"Siz ikiniz benim yatağımda yatıyorsunuz. İki kişilik bir yatağa sahip olunca ikinizde oraya sığarsınız ." Dedi hemen.

Sans benim aklımdaki soruyu sordu.
"Sen nerde yatıcaksın?" Dedi merakla.
E.Frisk gülümsedi ve cevap verdi.
"Ormanda bir ağaç evim var. Bu gece orda kalmayı zaten planlıyordum."Dedi oda.
Biz onu onaylayıp tam yukarı çıkacaktık ki E.Frisk bizi durdurdu .
"Şey. Son bir şey daha . Lütfen eşyalarıma ve çerçeveleri yere bakan fotoğraflara dokunmayın." Dedi ciddi bir sesle.

E.Frisk'in bu dediği çok saçma gelsede onun içini rahat ettirmek için ona güvence verdik ve ikimizde yukarı çıkmak için merdivenleri çıkmaya başladık.

 

Kör Gözler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin