the omega | minsung

2

bugüne puanım 1 o yüzden bunu yüksektmeme yardımcı okun pls

bolca yorum ve oy bekliyorum ~

---

"Ne oldu dün?"

Arkadaş grubu olarak okulun oralardaki, Seungmin'in çalıştığı kafede toplanmışlardı. Jisung annesinden zor bela izin aldığı için herkes aceleyle gelmişti, Felix'e bile anlatamamıştı daha dün olanları.

Masaya Hyunjin ve Jeongin oturduğu gibi söze girdi Jisung. "Beomgyu piçi gelmedi." 

"Gitmediniz mi doktora?" demişti Seungmin kaşlarını çatarken. Dün, Jisung okuldan çıkınca annesine kursa kalacağını söylemiş, Seungmin yanlarından ayrılınca dakikalarca Beomgyu'yu beklemişti ama diğeri gelmemişti.

"Gittik." diyen Hyunjin'di. "Nişanlıyız falan gibi rol kestik ama doktor hem evli olmadığımızdan hem de Jisung daha 17 yaşını doldurmadığından bakmadı. Biraz ajitasyon yapıp kontrol yaptırdık, bir ay yeni bitmiş. İşin kötü yanı Jisung reşit olunca bebeği aldıramayız kanunen." Jisung dudak büzerek onayladığında diğerleri 'işin kötü yanıyla' ilgilenmemeyi tercih ettiler. Daha sonra dönebilirlerdi o konuya.

Üç aylık olan bebeklerin aldırılması yasaklanmıştı ve bu ayrıca bir problem olacaktı onlara.

"Zaten bir ay önce sevişmemiş miydiniz?" dedi Seungmin merakla. Jisung arkadaşlarına onay vermeleri için bir ay önce baskı yapmıştı.

"Ondan önce size söylemeden de şey olmuştu." dedi Jisung sessizce. Jeongin göz devirip kollarını çaprazlayarak arkasına yaslanırken Seungmin elindeki masa sildiği bezi sıktı. Felix içtiği limonata boğazına kaçtığında öksürmüş, Hyunjin ise cıkcıklamıştı.

"Şaka gibisin." diyen tabii ki de Seungmin'di.

"Çok üstüne gidiyorsun." dedi Felix. "Oldu işte ne yapalım öldürelim mi Jisung'ı? Bulacağız bir şeyler." dedikten sonra, başını eğip azarlanmayı bekleyen arkadaşına sarıldı. Jisung ona sarılınca saçlarını okşamıştı. 

"Bence ben on sekiz olduğum için bakmadı adam. Daha büyük olsam ilgilenirdi. Ağabeylerinizden birine mi söylesek?" dedi Hyunjin, hemen sonra Jisung başını iki yana salladı.

"Hayır! Ne diyeceğim, hyung ben yanlışlıkla hamile kaldım annemin haberi olmadan bebeği aldırmama yardım eder misin, mi? Yalvarırım söylemeyin, Jeongin, Felix, lütfen."

"Annene mi söyleyelim?" dedi Felix iç çekip. Beterin beteriydi ona söylemek.

"Benimki hiç o toplara girmez. Karışma sen, deyip beni de geri çeker." dedi Jeongin. Chan, dört genci de çok severdi ama özel hayata müdahale edecek biri olmamıştı hiçbir zaman. Sıkışınca basit fikirler istediklerinde yardım ederdi sadece, bu onu aşıyordu.

"Minho hyung?" diyen süper zekalıya göz devirdi Jisung. Felix'in ağabeyi Chan'dan daha kötü bir fikirdi. Chan hiç değilse fikir verirdi, Minho onu bile yapmaz üstüne ters cevap bile verebilirdi. 'Bana mı sordun sevişirken?' gibi bir soruyla karşı karşıya kalınca ne yapacağını bilemezdi Jisung.

"Bilmiyorum, ama ağabeyim reşit olmadan sevişme fikrine oldukça karşı, Jisung'a karşı bir şey söylemez ama bana bunun yanlış olduğuyla alakalı bin tane nasihat verip çözüm kısmına da karışmaz. Olmadı Changbin hyungdan rica ederiz." demişti Felix. Çözüm arıyorlardı kendilerince.

"Hayır ya, rezil olurum hepsine. Hem... Çok utanç verici." dedi Jisung panikle. Yanakları alev almıştı şimdiden.

"Başka türlü olmuyor." Jeongin sıkıntıyla iç çekerken arkadaşına bakmıştı. Gözleri dolu doluydu ve hiç çözümleri yoktu. Şimdiden şişmeye başlayan karnını bir aya kalmadan fark ederdi annesi.

"Anneme söyleyeceğim." dedi Jisung başını eğip. 

"Dayak yemen daha mı iyi? Of Jisung!" Seungmin gergince sızlandığında hepsi ona ters baksa da ses çıkarmamışlardı. Haklıydı çünkü. Masa bir süreliğine sessizliğe gömüldüğünde Seungmin kafeye giren müşteriyle arkadaşlarının yakından kalkmıştı.

Sessiz geçen birkaç dakikanın ardından Jisung yanağından süzülen yaşları silerek başını kaldırmıştı. "Ne yapacağım?"

"Dövse bile bu bebekten kurtulmak istiyorsan annen olmadan bir halt yapamayız." dedi Hyunjin. Eli kolu bağlıydı hepsinin.

"Ben bebek öldürmek istemiyorum."

"Jisung, çok samimi soruyorum, tam olarak ne istiyorsun? Bebekten kurtulmayı istemiyorsun, annene söylemiyorsun, hyunglardan yardım almıyorsun, ne olsun yani? Beomgyu piçi geri mi dönsün?" Jeongin arkadaşına sertçe bakarken, Felix kollarını yavaşça Jisung'ın beline sarıp çenesini omzuna yasladı. Jisung kollarına ellerini koyduğunda Felix gülümsemişti.

"Seni ağabeyime yapayım."

"Yürü ya." dedi Jisung hem ağlayıp hem gülerken. Ne istediğini kendi de bilmiyordu.

"Doğursam ne olur sanki?"

"Nah bulursun eşini." dedi Jeongin. "Kusurlu omega sayarlar seni."

"Hani siz evlenirdiniz, pislikler." dedi Felix Jisung'a daha sıkı sarılırken. "En yakın arkadaşımla mı sevişeyim?"

"Iy, o bakış açısı berbat. Ama benim param yok, Jisung'la evlensem hem ona hem bebeğe bakamam." dedi Hyunjin. "Sen evlenirsin."

"Şahidimiz sen olursun." dedi Jeongin surat yaparak. "Gidiyorum ben, Felix ve Jisung'ın aynı anda feromonları yükseldi, bayılacakmışım gibi hissediyorum." diyerek kalkmış, Seungmin'e el sallayıp kafeden ayrılmıştı.

Jisung burnunu çekip yanaklarını sildi. "Buna ne oluyor ya?"

"Ne zaman evlilik muhabbeti açılsa aynı şeyi yapıyor. Feromonlarımız mı arttı?" dedi Felix Hyunjin'e dönüp.

"Beni etkilemiyorsunuz şu an, Jeongin güçsüz bir alfa, zorlamış olabilirsiniz onu. İkiniz de duygusalsınız şimdi."

Hyunjin sokakta kalabalığa karışan Jeongin'in arkasından bakmaya bir son vermiş, kolunu masaya yaslamıştı. "Sizi eve bırakayım hadi."

"Olur." dedi Jisung. Çok güçsüz hissediyordu, Hyunjin'in koluna girip eve gitmek oldukça cazip gelmişti şu an.

"Üzülme sen de artık."

"Anneme anlatacağım." dedi Jisung yanaklarını iyice silip derin bir nefes alarak. "Beni zorladığını söylersem daha az kızar belki, sonra da hastaneye falan gideriz." Hyunjin onu onaylayarak hesabı ödeyen Felix'e teşekkür etmiş, Jisung'ı kolunun altına alarak yürümeye başlamıştı.

"Ben ağabeyime gidiyorum, şirket terse kalıyor o yoldan." dedi Felix kafeden çıktıklarında.

"Gittiğinde haber ver." dedi Jisung el sallarken. Hyunjin de el salladığında Felix gözden kaybolmuştu.

İki genç sohbet ederek Jisung'ın evine yürümeye başladılar.

Olacaklardan bir hayli habersizlerdi.