Ertesi sabah Jisung erkenden uyanmış, kollarının arasına hapsolduğu arkadaşın hafifçe sarsarak uyandırmıştı.
"Hm?"
"Duş alabilir miyim?" Jisung gözlerini kısarak kendisine memnuniyetsiz bir bakış atan arkadaşına dudak büzdü. "Alamaz mıyım?"
"Jisung manyak mısın kanka? Defol git al duşunu beni niye uyandırıyorsun?" Felix arkadaşına arkasını dönmüş, duvara yaklaşarak uykusuna kaldığı yerden devam etmek üzere yorganı kafasına kadar çekip yatağa gömülmüştü.
Jisung yataktan çıkıp Felix'in odasındaki banyoya ilerlemiş ve üzerindeki kıyafetlerden tek tek kurtulup suyu açmıştı.
Midesi bulanıyordu, tüm vücudu ağrıyordu.
Ilık suyun altında önce tüm bedenini güzelce temizlemiş, yaraların tekrar kanamaması için yavaş hareket etmiş; Felix'in havlusuna sarılarak aynanın önüne geçmişti.
Minho'nun dün verdiği kremi yaralarına sürmüş ve aynadan yüzünü incelemişti. "Merhaba Han Jisung, artık sadece arkadaşların var." İç çekmiş, elini karnına atmıştı. "Bir de bebeğin."
Aynada kendini incelerken aklına dün gece gelince gülerek banyodan çıktı. Havluyla bedenini kurularken hala gülümsüyordu.
Felix dün gece uyumak için yatağa girdiklerinde aniden Jisung'ın karnına avucunu yaslamış, bebek sever gibi mıncıklamıştı. Jisung gıdıklanıp gülmeye başladığında hoşuna gittiğini düşünerek daha çok sevmişti.
Jisung arkadaşını durdurmak için eğer mıncıklamaya devam ederse bebeğin yamulacağını söylediğinde Felix gerçek sanmış, önce Jisung'tan defalarca özür dilemiş sonra gidip ağabeyine sarılarak bebeğin şeklini bozduğu için(?) ağlamıştı.
Minho kardeşinin her akşam saçmalamasına alışık olsa da dün akşamki saçmalamasıyla şok olmuş, bir süre onu ne diyerek eskiye çevireceğini bile bulamamıştı. Bir şekilde Felix'i bebeğin yamulmadığına ikna ettiklerinde yatağa geri göndermişti iki genci.
Jisung arkadaşına gülerek bakmış, yatağın kenarına oturmuştu.
Bol tişörtü, bol eşofmanı ve ıslak siyah saçlarıyla hoş görünüyordu şu an.
İç çekmiş, saçlarını havluya iyice kurutarak ayaklanmıştı. Odadan çıkmış, telefonunu alıp bildirimleri gözden geçirmişti. O banyodayken Seungmin iki defa aramıştı, onu geri arayıp mutfağa geçti.
Madem burada kalıyordu, ev sahiplerine kahvaltı hazırlayabilirdi.
Birkaç çalışta telefon açılınca telefonu hoparlöre alıp kenara koydu. "Günaydın sincap, dün çok yoğun bir zamanda aradın sonra da geri dönmeyi unuttum. Her şey yolunda mı?"
"Yol mu vardı? Günaydın." dedi Jisung gülerken. Kaseyi çıkarmış, yumurta çırpmaya başlamıştı.
"O ne demek be?"
"Dün eve gittiğimde annem testi bulmuştu." dedi Jisung iç çekip. Hatırladıkça canı daha fazla yanıyordu.
"Hasiktir."
"Evi bankaya teslim etmiş, büyükanneme, Malezya'ya dönecekmişiz. Benim için valiz hazırlayacağında önüne düşmüş test. Bütün eşyalarımı valizime doldurmuş kapının önüne koymuş."
Elindeki yumurtayı kenara bırakıp patates soyarken devam etti. Seungmin sessizce dinliyordu.
"Eve gittiğimde testi gözüme sokarcasına ne olduğunu sordu, bana cevap hakkı tanımadan bir iyi vurdu." dedi Jisung yüzünü buruşturup.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the omega | minsung
FanfictionJisung, liseli sevgilisinden yanlışlıkla hamile kalınca ortalık karışır. En yakın arkadaşı Felix ise arkadaşına çözüm olarak ağabeyini bulur. yan shipler: hyunin, changlix, chanmin #omegaverse# #mpreg# -parlayan gözler, mühür ve kurt formları kulla...