0.2

11.1K 524 90
                                    

<3

"YARDIM EDİN KİMSE YOKMU?!"

"EVİMDE HIRSIZ VAR YARDIM EDİN!"

"BİR DE KOYNUMA YATMIŞ HEM HIRSIZ HEM SAPIK AY KOMŞULAR YETİŞİİİN!"

Gözlerimi bu çığlıklarla açtım. Başıma giren şiddetli ağrı ile gözlerimi tekrardan kapatıp yüzümü buruşturdum ve şakaklarımı ovmaya başladım. Bu adam bağırmadan konuşamıyor muydu gerçekten? 

"YA YARDIM EDİN DİYORUM KİMSE DUYMUYOR MU!"

"NEREDE?" 

Yunus'un sesini duyunca yatakta doğrularak uykulu gözlerimi açmaya çalıştım. Bu adam sabah sabah hiç çekilmiyordu ya. Odaya daldıklarında uykulu bakışlarımı onlara çevirdim. Yunus elinde tahta sopası ile gelmişken Remzi fırlatmak için sandalyeyi hazır tutuyordu. 

"Burada işte bu hırsız!"

"Tuğkan abi?" 

Yunus ve Remzi beni görünce ellerindekileri bıraktılar. Elimi kaldırıp onlara selam verdiğimde deniz gözlü adam kaşlarını çattı ve eliyle beni gösterdi. "Hırsız işte neden duruyorsunuz?" diye bağırdı kapının arkasından. Dün üstüme yığılan o değilmiş gibi yaklaşmıyordu. Bizimkiler gülmeye başladığında ben de onlara katıldım ve evde bizim anırmalarımız duyulmaya başladı.

"Neden gülüyorsunuz ya!" 

Biz daha fazla gülmeye başlarken Yunus arkasını dönüp "Bu bizim Tuğkan abi hırsız falan değil" dedi. Ben gözlerimdeki yaşları silip ayağa kalktım. Deniz gözlüye doğru yürümeye başladım o ise benden korkarak geri kaçıyordu. "Bu neden evimde, hatta yatağımda olduğunu kanıtlamıyor ama!" diye bağırdığında daha fazla katlanamayacağımı anlayarak "Lütfen bağırma ya sesin hiç çekilmiyor" dedim. 

Hep beraber salona geçtiğimizde Remzi hala gülüyordu. Yunus elindeki sopayla hafif bir şekilde kafasına vurup "Yeter tamam, artık komik değil" dedi. Remzi kahkahasını içine atarken sanki sıçmak için ıkınıyormuş gibi görünüyordu.

"Ben hala bir cevap bekliyorum?!"

Salonun ortasında durmuş kaşları çatık ve kollarını çaprazlamış yerden bitmeye baktım. Benden kısa olduğunu o an anlarken açıklamaya başladım. "Sen sanırım bir hoş geldin partisi mi ne yapmışsın ben de seslerden rahatsız oldum geleyim bir bakayım dedim. Gittiğimde seni baya sarhoş bulmuştum sonra herkese eve gitmelerini söyleyip seni de yatağına götürdüm fakat sen gitmeme izin vermedin ve baya ısrar ettin bende kaldım işte" 

Mavi gözleri anlattıklarımla daha fazla açılırken elini anlına vurdu. "Ben büyük bir malım!"

"Estağfurullah canım o kadar da değ-ah" 

Yunus durumu mahvederken kolum ile uyararak gözlerimle susmasını söyledim. Sağ eliyle 'sinyal alındı' işareti yapıp sustu. 

"Ben gerçekten özür dilerim" dedi mavi gözleri benim üzerimdeyken. Elimi kalbime götürüp "Estağfurullah ya sorun değil" dedim. Gözleri bu sefer bizimkilere kaydığında ellerini beline koyup "Ya sizi de sabah sabah uyandırdım çok özür dilerim ben şey sanmıştım" dedi. Sesinden bile aşırı utandığı belli oluyordu. 

"Yok canım lafı bile olmaz biz her zaman geliriz" 

Özür faslı geçince bizimkilere dönüp elimi sallayarak "Hadi gidin sizde evinize" dedim. Onlar kafalarıyla onayladıktan sonra deniz gözlü adamla vedalaşıp evden çıktılar. Ben saçlarımı karıştırıp tekrardan adama döndüm "Ben de evime gideyim o zaman" 

"Yemeğe kalsaydınız! Yani bir özür yemeği gibi" 

Tam adımımı atacakken kolumdan tutup beni durdurduğunda bir süre mavi gözlerine bakıp düşündüm. Gerçekten şuan eve inip yemek hazırlamaya çok üşendiğim için "Peki olur" dedim. Mavi gözleri mutlulukla parlarken istemsiz bende de bir gülümseme oldu. 

"Tamamdır o zaman siz oturun ben masayı hazırlayayım"

Kafamı sallayıp koltuğa kurulduğumda o da mutfağa geçti. Sabah sabah kısa aksiyonumuzdan sonra kafamı geriye atarak şakaklarımı ovmaya başladım. Belki de o kadar bela olmazdı.

-

Bu bölümler belki cringe gelebilir ama sabredin... c:

KOMŞU »BxB«Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin