4.2

2.2K 152 35
                                    

<3

Tanıdık sokaklardan geçerken stresten terlemiş ellerimi pantolonuma sildim. Birazdan dün gece öpüştüğüm patronumun yanına gidecektim. 

Dün gece olan olaydan sonra ikimizde hiçbir şey demeden ayrılmıştık. Ne bir şaşırma ne de bir sinir vardı. Sanki olması gereken buymuş gibi davranmıştık. Fakat ertesi gün bunu bu kadar kafaya takacağımı bilmiyordum. Aslında evet kafaya takmam gerekirdi. Sonuçta her gün patronumla öpüşen birisi değilim.

Çay evine yaklaştığımı belirten koca adamların sert sesleri, çay karıştırma sesi ve tavla sesleri gelmeye başlamıştı. Yolun ortasında durarak derin bir nefes aldım. Tamam Savaş sakin ol. Belki hatırlamıyordur bile. Nasıl hatırlamasın salak bildiğin kaldırımda birbirinizi emcüklediniz. 

Yunus'un beni öptüğü ilk an deli gibi atan kalbim beni çokta şaşırttığı söylenemez. Yunus cidden benim tipim bir insandı. Sanırım gay olduğunu bilsem direkt yavşayacağım birisiydi zaten. Fakat hem bulunduğumuz yer hem de onun çevresine bakarak bunun imkansız olduğunu söylüyordum. Ta ki düne kadar. Ya beni tekrardan öpmeye kalkışırsa ne yapmam gerek? 

Tabii salak gibi karşılık verirsin mal!

Sıkıntı ile oflayıp elimle yüzümü sıvazladım. Kendine gel Savaş! Sen hiçbir ilişkide bu kadar ayrıntılı düşünmemiş insansın. Yap gitsin anasını satayım en fazla ne olabilir ki? 

Ellerimi cebime yerleştirip çay evine yaklaştım. Beni gören abiler çoktan bana selam vermeye başlamışlardı. Bende onlara selam verip içeri geçtim. Her zaman ki nane kokusu burnuma dolarken gülümsedim. Eskiden her ne kadar bu tür ortamları sevmesem de buranın ayrı bir sıcaklığı var gibi hissediyordum. 

Herkesle selamlaşarak tezgahın oraya gittiğimde Yunus'un her zamanki gibi kitap okuduğunu gördüm. Her gelişimde onu böyle buluyordum. Kitap okumayı sevdiğini söylemişti zaten. Buradaki insanların yerine Yunus cidden vizyonlu bir insandı. 

"Günaydın" dedim tedirginlikle. Bana bir bakış atıp gülümsedi "Günaydın" O kadar normal davranmıştı ki afallamama engel olamadım. Sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi davranıyordu. Ben bu kadar kafaya takarken o cidden bu kadar rahat mıydı? 

Arkasındaki tost makinesinden gelen buhar ile o tarafa dönüp tostları tabaklara koydu. Tabakları bana uzatırken bana değil masalara bakıyordu "Bu ikisini Remzilerin masaya bırak" Dediğinde ben onun gözlerinin içine bakıyordum. En küçük bir duygu arıyordum fakat yoktu. Sanki o yaşananlar benim hayal ürünümmüş gibi davranıyordu.

Tostları elinden alıp oflayarak Remzi abilerin masaya yürüdüm. Remzi abi önündeki okey taşlarında oynama yaparken "Lan piç sen taş çalıyon görüyorum, amına korum senin ha" diye küfür ediyordu. Konuşurken ağzındaki sigaranın ucu oynuyordu. Ona gülerek yanına gittim ve tosları masaya bıraktım. Remzi abi sigarasının külünü dökerken bana dönüp "Sağ ol Savaşcığım" dedi. Ona gülerek tekrardan tezgaha döndüm. 

Yunus abi kitabını okumaya devam ediyordu ve onun bu umursamaz hali beni cidden çıldırtıyordu. Gerçekten kafaya takan tek kişi ben miydim? Yoksa sadece ilgilenmiyormuş gibi mi yapıyordu. Belki de bunu bir hata olarak görerek sanki hiç olmamış gibi davranıyordu. Eğer böyleyse onu yumruklamaktan asla geri durmam ciddiyim. Sonuçta ilk öpen taraf oydu. 

Böyle yapmaya devam ederse çıkışta büyük bir kavga olacak.

/

Cidden çıkışa kadar sanki hiç olmamış gibi davranmaya devam etmişti!

Şuan dükkanın kapatılmasına bir kaç dakika kalmıştı. Ben bütün gün huysuz ve gergin gezerken kendisi aşırı normal davranıyordu. Öyle ki bayadır konuşmadığı kişilerle bile oturup çay içerek konuşmuştu. Şimdi de dükkanda sadece ikimiz kalmıştık. 

Sandalyeleri masalara ters koyarken gözümü ondan ayırmıyordum. Tezgahı silerken çok sessiz bir şekilde bir türkü mırıldanıyordu. Onun sesinin güzle olduğunu biliyordum. Zaten bazı geceler Remzi abi dükkana saz getiriyor çalıyordu. O anlarda Yunus'a türkü söyletiyorlardı. 

Son sandalyeyi de yerleştirdikten sonra dayanamayıp yanına gittim. Bana omzunun kenarından bir bakış atıp geri döndüğünde, tam ağzımı açacaktım ki elindeki peçeteyi bana uzatarak "Savaş şu tostun kenarlarını da silsene iyice yağ oldu hep" demişti. Ben daha cevap veremeden elime tutuşturup muhtemelen ışıkları kapatmak için dükkanın arka tarafına gitti. 

Sinirle bugün kaç olduğunu saymadığım bir of çekip tost makinesinin kenarlarını silmeye başladım. Cidden böyle kaçarak veya hiçbir şey olmamış gibi davranarak mı geçecekti günlerimiz? 

Aklımdaki düşüncelere dalmışken elim tost makinesinin hala sıcak olan tarafına gittiğinde direkt elimi çektim. Ağzımdan acı bir inleme çıkarken ne zaman geldiğini bilmediğim Yunus yanıma gelerek elimi tutup suya soktu "Salak ne diye oraya dokunuyorsun bilmiyor musun oranın sıcak olduğunu?" diye çemkirirken katlanan sinirlerim ile "Ben nereden bileyim fişin takılı olduğunu!" diye bağırdım. Ani bağırmam ile bariz bir şekilde afalladı. 

Bir kere boşalmışken kendimi tutamadım. Sinirden gözlerim dolarken "Zaten sabahtan beri kafam çok dolu!" diye bağırmaya devam ettim. Çoktan iyileşen elimi suyun altından çekip "Birde sen hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun! Ne yapıyorsun olum sen!? Amacın ne? Ben burada dün geceyi düşünmekten çıldırmışken sen hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsun! Asıl salak sensin bir kere!"

Ben bağırmaya devam edecekken ondan gelen gülme sesiyle durdum. Ben durunca kendini daha fazla tutamayıp daha çok gülmeye başladı. Sinir kat sayım artarken "Ne gülüyon be!" dedim. Elini dudaklarına götürüp ciddi olmaya çalıştı. "Cidden hiçbir şeyi takmadığımı mı düşündün?" dediğinde kaşlarımı çattım. "E herhalde amına koyim!" dediğimde biraz daha güldü. 

Gülmeyi bıraktığında hala dudakları kıvrıktı. Ellerini ellerimle birleştirdikten sonra "Emin ol ben de en az senin kadar gergindim. Ne yapacağımı kestiremediğim için böyle yaptım. Tepkini ölçmeye çalışıyordum. Sonuçta eşcinselsin diye direkt bana karşılık vereceksin diye bir şey yok. Bana sinirlenmenden korkmuştum" dediğinde çatılan kaşlarım düzeldi "E böyle daha çok sinirlendim" dedim az öncekine nazaran sakin ama huysuz çıkan sesimle. 

Gülerek biraz daha yaklaştı "Özür dilerim" dediğinde bütün sinirlerimin bir anda uçtuğunu hissettim. Bende biraz ona yaklaşıp belinden tutarak aradaki küçük mesafeyi de bitirdim. "Ben de özür dilerim hemen çıkışmamalıydım" dediğimde gülerek ellerini saçıma attı. "Neyse öğrenmiş oldum sinirliyken cidden çok çirkef oluyorsun" dediğinde kaşlarımı çattım "Sensin çirkef" 

Bir süre öyle durduktan sonra bir elini enseme indirip kafamı yaklaştırdı. Ben de ona yaklaşıp dudaklarımızı birleştirdiğimde hemen karşılık verdi. Olaylar ne ara bu hale geldi ve bundan sonra ne olacak bilmiyorum ama şuan bu anda takılı kalmak istiyordum. 

Dudakları dudaklarımın arasında. Yapılı fakat kollarıma tam sığan belini sararken. O gün kaç saat öyle kalıp öpüştüğümüzü hatırlamıyorum fakat kalbimin çarpıntısını hala ilk günkü gibi hatırlıyorum. 

-

Bu çiftimizi de yaptığımıza göre kaos başlasın eheheh

Sınava çalışmaktan çok kontrol edemedim yanlış varsa görmezden gelin<3








KOMŞU »BxB«Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin