5.4

1.8K 109 7
                                    

<3

Kapının ardından içeride oturmuş gelen borçları hesaplayan Tuğkan'ı izliyordum. Babasının bize yüklediği borçları öğrendiğinden beri tek düşündüğü şey borçlar olmuştu. Bir anda bu borçlardan kurtulmak istemesi çok normaldi fakat kendisine bu kadar yüklenmesi beni endişelendiriyordu. 

Tek güvencem borcu olduğu kişilerin kapımıza dayanmamasıydı. Ki bununda Tuğkan'a olan korkularından olduğu belliydi. Sıkıntıyla oflayıp odanın içinde gezinmeye başladım. Şu borçlara bir an önce bir şeyler bulmalıydık.

Aslında babamın zengin olduğunu ve bu borçları bir anda bitirebileceğimizi ikimizde biliyorduk fakat ne zaman bu borç konusunu açsam benim karışmamamı söyleyip susturuyordu. O içeride borçlar yüzünden kendini yerken ben de burada sinirden kendimi yiyip bitiriyordum. Bir kere ağır abiliğini kenara koysa olmaz mıydı cidden? 

Son zamanlarda yaptığımı yapıp telefonu elime aldım. Babama tıkladıktan sonra açmasın bekledim. Bu sırada hala içeride kağıtları karıştırıp tekrardan hesaba başlayan Tuğkan'ı izliyordum. 

Karşı taraftan babamın sesini duyduğumda kapıyı kapatıp içeri yürüdüm. "Alo baba?" dediğimde babam "Buyur oğlum" dedi. Meşgul olduğu etraftan gelen seslerden belliydi. "Müsait misin? Ne yapıyorsun?" 

"İşte sana dün anlattığım dosya çalınma olayından dolayı bulduğumuz suçluyu işten çıkarıyorduk onunla uğraşıyorum. Bir kişiyi işten çıkarmak ne zamandan beri bu kadar uğraştırıcı oldu?" 

Kalbim umutla atmaya başlarken "İşten birini mi çıkardınız? Kimi? Hangi bölümden?" diye sormaya başladım. "Evet sana anlattım ya bir kız, ismi Sena gece yarısı önemli dosyalardan birini çalmaya çalışmış onu çıkardık. Bölümü şimdi aklıma gelmiyor ama sürekli dosya alıp düzenleyip götüren bir şeydi işte" 

Yüzümdeki gülümseme büyürken "Neden sordun?" diye sordu. Kapıya bir bakış atıp "Baba sen şimdi benden haber bekle tamam mı? Tuğkan'ı ikna edebilirsem bu işe sokabilir misin?" diye sordum. Babam bir süre sessiz kaldıktan sonra "Olur tabii hallederiz" dedi. 

Babama sonsuz kez teşekkür ettikten sonra telefonu yatağın üstüne atıp salona geçtim. Tuğkan hem başına masaj yapıp hem de sayıları hesaplarken yanına oturdum. O kadar meşguldü ki benim geldiğimi bile fark etmemişti. 

Kollarımı beline dolayıp boynuna sıkı bir öpücük kondurdum. Kafasını çevirip bana baktığında yorgun bir şekilde gülümsedi. Masadan uzaklaşıp arkasına yaslandı ve aynı anda kollarını etrafıma doladı. "Nasılmış bakalım benim bebeğim?" dediğinde Şafak onun yorgun çıkan sesiyle daha fazla üzüldü. Cidden bu borçlar için çok fazla çalışıyordu.

"Bebeğin hem sinirli hem de çok üzgün" dediğimde kaşlarını çattı "Neden?" dedi bir elini çeneme koyarken. "Çünkü bu bebeğin sana yardım etmek istiyor fakat sen her defasında onu kov-" derken sert sesiyle beni böldü "Şafak bunları konuşmuştuk aşkım. Ben anıl terim olmayan parayı almam. Babanın parasını alıp o piçlere verirken veririm vermesine de içimde fırtınalar kopar bütün gururum yerle bir olur." Dudaklarıma minik bir öpücük kondurup "Lütfen bunu bana yaptırma be gülüm" dedi.

Bir süre birbirimizi izledikten sonra "O zaman sana anıl terinle çalışabileceğin bir iş göstersem kabul eder misin?" diye sorduğumda kaşları çatıldı ve kollarını çözdü. Ben de dik konuma gelip biraz daha ona doğru kaydım. "Neler çeviriyorsun yine?" sorduğu soru ile alınmış gibi yaparak "Aşk olsun" dedim. Dudaklarına bir öpücük kondurdum. 

"Babamın bir şirketi var biliyorsun orada birini işten çıkarmışlar yani boş bir yer var. Diyorum ki acaba seni oraya mı versek? Hem anıl terinle paranı kazanırsın hem de borçları ödersin. Zaten her gün yaptığın tek şey Yunus'un çay evine gidip akşama kadar oturmak. Kilo aldın valla benden söylemesi yani"

Ona ettiğim lafa takılmadan yerinde dikleşip "Ne işi ya?" dedi. Yüzümde umutlu bir gülümseme açarken bende doğruldum. "Babamla konuştum az önce. Onların iş yerinde bir boşluk varmış. Orada çalışmak ister misin?" Tuğkan'ın yüzünde gördüğüm ufak umut kırıntılarıyla gülümsemem çoğaldı. "Yani olur mu ki?" dediğinde bu haline gülüp kafasını avuçlarım içine alıp dudaklarına öpücük kondurdum. "Neden olmasın bebeğim çok güzel olur hem de" 

Tuğkan sonunda gülümsedikten sonra belimi sıkıca sardı. Bende kollarımı onun boynuna dolayıp boynunu öptüm sıkıca. "Seni çok seviyorum" diye fısıldadı kulağıma. Duyguyu sonuna kadar hissetmiştim. 

Aklıma gelen düşüncelerle sırıtıp kulağına fısıldadım "Seni takım elbiselerin arasında düşününce bile azıyorum bence bir ofis sevişmesini hak ettik."

-

net yazarım bu arada bir ofis seks üff

bölümler çok az geliyor farkındayım ama sınav haftası geldi ve cidden meşgulüm elimden geldiğince yapmaya çalışıyorum cidden <3






KOMŞU »BxB«Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin