0.8

4.8K 258 28
                                    

<3

Eminim bir çok Türk dizisinde neşeli ve herkesin herkesi tanıdığı o mahalleleri biliyorsunuzdur. Normalde asla böyle mahallelerin olduğuna inanmazdım. "Komşuluk bitmiş amk" diyen tiplerdendim. Ta ki Tuğkan ve saz arkadaşları bize mahalleyi gezdirene kadar.

Her geçtiğimiz sokakta yaşlı küçük fark etmeden Tuğkan ve arkadaşlarına güler yüzle selam veriyorlardı. Birkaçı hariç çoğunluğu da bize gülümseyerek "Hoş geldiniz" Diyordu. Tuğkan ve arkadaşlarının mahalleyi yöneten o abiler olduğu hemen anlaşılıyordu. Buna çok şaşırmamıştım çünkü Tuğkan zaten bir ağırlığı olan tiplerdendi. Onu gördüğünüzde bir daha bakmak isteyebileceğiniz bir ağır abiydi. 

Onlar bizim önümüzde yayvan bir şekilde ilerlerken biz arkada yeni gelinler gibi utana sıkıla geliyorduk.

"İşte burasıda bizim Necmi'nin berberi. Herkes burada kestirir saçını. Fiyatı falan da ucuzdur" Dedi Yunus sol tarafımızdaki küçük berber dükkanını işaret ederek. Berberden çıkan veya berberin önünde oturan insanlar da güler yüzle selam verdiklerinde ilerlemeye devam ettik. 

Bir sokak döndüğümüzde önümüze meydan gibi bir yer çıktı. Zaten hemen görülen çay evi "Ben Yunus'un çay eviyim" Diye bağırıyordu. Üçlü o tarafa ilerlerken biz de onların peşine takıldık. "Burasıda bizim fakirhane. Her gün gelir toplaşırız burada" Dedi Yunus çay evine girip etrafı işaret ederek. Yunus çırak olduğunu tahmin ettiğim bir çocuğun yanına ilerlerken bizde diğer ikiliyi takip ederek dışarıdaki masalardan birine oturduk. Tabii yetmediği için bir kaç tabure çekmek zorunda kaldık. 

Sıkışa tıkışa oturduğumuzda tam çay evinin camına yapışan Tuğka'ın yanındaydım. Rahatsız etmemeye çalışıyordum fakat alan kısıtlı olduğu için iç içe girmiyor da değildik. Harbi neden bu kadar sıkıştık amk? 

Yunusun yanındaki çocuk elindeki tepsiyle masaya sırayla çayları koyduktan sonra gülümsedi. Gitmediğine göre bir şey isteyeceğini anladığımızda bakışlar ona döndü. O sadece Tuğkan'a bakarken "Tuğkan abi bugün maçımızı izlemeye geleceksin değil mi?" Dedi. Bakışlar bu sefer Tuğkan'a döndü.

Tuğkan gülümseyip çocuğun saçlarını karıştırırken "Tabii kerata, kaçırır mıyım hiç?" Dedi. Onun çocukla olan samimisine istemsiz sırıttım. Çocuk gözlerinden bile belli olan mutluluğu ile teşekkür edip çay evine geri girdi.

Masada boş ama hoş bir sohbet dönerken çalan telefonum ile ayağa kalkıp karşı kaldırıma ilerledim. Arayan kişi babamdı. Hemen açıp kulağıma götürdüm. 

"Alo baba?"

"Oğlum nasılsın?"

"İyiyim baba sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim çok şükür. Nasıl mahalleyi sevdin mi?"

"Evet, şuan atımdaki komşum arkadaşlarıyla birlikte gezdiriyordu zaten bizi. Hoş bir mahalle. Annemin neden buraya geri dönmek istediğini şimdi iyi anlıyorum"

"Oh ne güzel. O zaman yarın sana ziyarete gelmem de bir sıkıntı yok?"

"Tabii ki yok baba istediğin zaman gelebilirsin"

"Tamamdır o zaman ben seni fazla tutmayayım görüşürüz, seni seviyorum"

"Ben de seni seviyorum baba, görüşürüz"

Kısa konuşmamızdan sonra telefonu kapattım. Babam ile aramız çok iyiydi. Tabii annem kadar değildi. Ailem eşcinsel olduğumu biliyordu. Onlara ortaokuldayken bunu söylemiştim. Babamın ilk tepkisi hislerimden emin olup olmadığımdı. Ortaokulda olduğum için geçici bir heves zannetmişti fakat emin olduğumu söylediğimde sonuna kadar destek olacağını söylemişti. Annem zaten başından beri biliyordu. Beni en çok destekleyen her zaman o olmuştur. Hatta lisede cinsel yönelimimden dolayı zorbalığa uğradığımda okulu ayağa kaldırmıştı. Müdürler gay olmama laf ettiklerinde de onlara bir güzel ağzının payını vermişti. 

Bazen bana erkek arkadaş ayarlamaya çalışmıştı. 

Aklıma gelen anılarla yüzüme bir tebessüm kondurup diğerlerinin yanına döndüm. Yüzümdeki tebessümü gördüklerinde "Kimle konuştum manitan falan mı?" Dediler. Bizim Uğur salak salak gülmeye başladığında ona aldırmayarak "Yok babam ile görüştüm" Dedim. Onlarda fazla takılmadan konuşmaya geri döndüler.

Bir süre sonra Remzi ayağa kalktığında herkes ona baktı. "Bizim değiş tokuş sırası yaklaşıyor, son durakta tekrar buraya gelirim" Diye açıklama yaptıktan sonra herkesle vedalaştı. "Umarım mahallemizi güzel bulmuşsunuzdur" Diyerek son eklemeyi yaptığında hepimiz hemen kafalarımızla onaylayıp bir kaç güzel kelime mırıldandık. Yüzüne bir gülüş yerleştirip geldiğimiz yönün tersine gitmeye başladı.

Ateşin de telefonu çaldığında arayan kişinin sevgilisi olduğu yüzündeki gülümsemeden kolayca anlaşılıyordu. Ateş benim gibi karşı kaldırıma geçtiğinde Savaş hariç hepimiz önümüze döndük. Savaş hala anlayamadığım bir şekilde Ateşe bakıyordu. Kolumla dürtüp 'iyi misin?' bakışı attım. Anladığında gözlerini kapatıp açarak 'evet' dedi. Çok inanmasam da fazla sorgulamadan önüme döndüm.

"Eee Savaş kardeş senin memleket nere" Dedi Yunus sanki Savaşın düşen yüzünü fark etmiş gibi. Savaş göğsünü dikleştirerek gururla "Sivas" dedi. Yunus abi güldükten sonra bu sefer Uğura sordu. Uğur "Trabzon abi" Dediğinde Yunusun gözleri büyüdü. "Karadenizlisin?" diye sorduğunda Uğur hafif korkarak kafasını salladı. Korkmakta haklıydı çünkü Yunus abi şuan aşırı garip bakıyordu. Fakat bir süre sonra gülmeye başladığında bütün korkunçluğu gitmişti. "Hemşeriyiz o zaman" Dediğinde bu sefer Uğurda gülmeye başlamıştı. 

Uğur dengini bulmuş gibi Yunusa sorular sıralarken Yunus abi sohbete Savaşı da dahil etmeye çalışıyordu. Zaten bir süre sonra Savaşta düşen yüzünü umursamadan sohbete daldı.

Yola çıktığımızdan beri tek tük konuşan Tuğkan'a baktığımda dalmış olduğunu gördüm. Rahatsız etmeyecek derecede süzdüğümde üstündeki kaslarından dolayı göğsüne yapışan hafif dar beyaz gömlek ve siyah pantolon ile tam bir mahalle abisine benziyordu. Hafif kirli sakallıydı. Sakalın her insana yakışmadığını düşünen biri olarak kirli sakal Tuğkan'a tamamen cuk oturmuştu. Kahve gözleri ise yüzüne tam oturuyordu. 

Daldığı derin düşüncelerden çıktığında ben de onu izlemeyi bıraktım. Her olgun kızın hayallerini düşleyen bir tipteydi. 

-

Bunları böyle geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz hikaye hakkında bilgilendirme falan.

SEFİYOM SİZİ <3 















KOMŞU »BxB«Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin