2.6

2.9K 184 27
                                    

2 bölüm atıyorum atlamayın!

<3

Düğün bitmişti. En son polisler gelip adamları tutuklamış ve götürmüşlerdi. Düğün devam etmemişti. Damadın ailesi rahatsız olup düğünü iptal etmişlerdi. Şafak son gördüğünde kız düğün masasında tek başına hüngür hüngür ağlıyordu. Tabii dayanamayıp yanına gidip teselli etmişti. En özendiği ve en mutlu olduğu günün ağzına sıçılmıştı. Şafak çok iyi bilirdi bunu. Kendisi çok yaşamıştı, arkadaşları sağ olsun. 

Kızın omzunda içli içli ağlamasına izin vermişti. Fakat düğün bitiminde ve üstündeki siyah cekette kızın boya badanasını görmüştü. Bildiğiniz kızın bütün makyajı kendi ceketine akmıştı. Pişman değil değildi. Sonuna kadar pişmandı. Çünkü arkadaşları buna anıra anıra gülmüştü. Hatta bir ara Tuğkan'ın da onlara katıldığını görmüştü. 

Şimdi ise hep birlikte gece gece mahalleyi geziyorlardı. Hepsinin yüzünde geçmeyen güzel bir sırıtma vardı. Gecenin soğuğu ve üstlerindeki yorgunluk şuan çok güzel bir hava yaratıyordu. Şafak mükemmel muhabbetlerin bu anlarda yapıldığını düşünürdü. Ki Yunus'un anlattıkları da buna uyuyordu.

"Bizim kız da bu oğlana içerideyken söz vermiş çıktığında onunla evleneceğine dair. Ama o çocuk çıkana kadar gönlünü başka birine kaptırmış tabii. Çocukla evlenme kararları aldıklarında bizim manyakta bunu öğrenmiş basmış düğünü" diye açıkladığında Şafak kaşlarını çattı. "Yani kız çocuğu oyalamış?" diye sorduğunda Yunus "Gönül bu kime kaçacağı belli değil" dedi. 

Buna en çok katılanlar kesinlikle Savaş ve Şafak olmuştu. Hatta o an göz göze bile gelmişlerdi. Şafak Savaş'a sıcak bir gülümseme gönderdiğinde Savaş da ona katılıp gülümsedi. 

Güzel sohbetler eşliğinde mahalleyi dolaşıp sonunda Yunus'un mekanına geri döndüklerinde yorgunluk ile içeri girip kendilerini sandalyelere attılar. "Ay çok yoruldum ya biz eve nasıl gideceğiz?" Uğur yakındığında diğerleri de omuz silkti. O sırada içeri giren Remzi onu duymuş olacak ki "Ben bırakırım" dediğinde hepsi anında memnuniyetle kabul etti. Beleşe her şeyi yapabilirlerdi.

Yunus içeriden elinde biralar ve çerezler ile geldiğinde hepsi bir ağızdan 'ooo' dediler. Güzel bir muhabbet ve gece gezmenin ardından bira ve çerezler mükemmel giderdi. İki masayı birleştirip etrafına kuruldular. Yunus elindekileri masalara dağıttığında o da Savaş'ın yanında yerini aldı. Biralar içiliyor ve Uğur ile Remzi'nin kahkahaları eşliğinde muhabbetler ediliyordu. Mükemmel bir ortam vardı. Hiçbiri bu anın bozulmasını istemiyordu.

Şafak kendine bir bardak daha doldurduğunda Tuğkan onu engelledi. Şafak kaşlarını çatıp ona baktığında "Fazla gelmesin?" dedi. Şafak gülümseyip "Merak etme alkolle aram iyidir" dediğinde Tuğkan aklına gelen anlar ile "Aynen bilirim" dedi. 

Şafak birayı içmeye çalışıyor Tuğkan ise onu durdurmaya çalışıyordu. "Ya muhabbet arasında gider zaten" diye yakındığında Tuğkan sinirle Şafak'ın çenesini tutup kendine çevirdi. Şafak hafif sarhoşluğun etkisiyle bakışlarını Tuğkan'ın bütün yüz hatlarında dolaştırırken, Tuğkan sert ve kesin sesi ile "Sana yeter dedim" dediğinde, Şafak elindeki bardağı hemen masaya bıraktı. İçinden 'tamama bey' deyip ellerini önünde birleştirdi. Tuğkan onun bu haline sırıtmadan edemedi. 

Ateş sevgilisinin yanına gideceğini söyleyip erkenden kalktığında, Savaş çoktan ortada dönen eğlenceli muhabbetten kopmuştu. Eli cebindeki sigarayı bulduğunda kimseye fark ettirmeden kalkıp dışarı çıktı. Gecenin soğuğu tenine vururken hafif silkelenip, içeriden bir tabure alıp dışarıda oturdu. Sigarasını çıkarıp bir dal yaktı. Zehirli dumanı içine çekerken ufakta olsa bütün sinir stresinin azaldığını hissediyordu. Sigarayı neden içtiğini bilmiyordu. Lise sonda Ateş yüzünden başlamıştı bu zehire. Onunla büyük bir kavga gününden sonra serserilerden koparıp içmişti ilk sigarasını. Hayatında faydadan çok zararı vardı ve hala neden onu sevdiğini bilmiyordu.

Bırakmayı denemişti. Hem de bir çok kez denemişti. Bir çok kez unuturum kafasıyla tek gecelik ilişkiler yaşamıştı fakat bu vicdanını sızlatmaktan başka bir şey yapmamıştı. İlk günler bunun için kendisini suçlamıştı. Dibine kadar hetero olan ve sevgilisi olan bir arkadaşına bu hisleri beslediği için kendinden nefret etmişti. Eşcinsel olduğunu ilk öğrendiğinde bunun bu devirde kolay olmayacağını anlamıştı fakat bu kadar zor olmasını da beklemiyordu. Her gece içi içini yiyordu. Kimseye anlatamıyordu içini. Hiçbir zaman derdini anlatan bir insan olmamıştı. Sürekli kendi içinde çözmeye çalışıyordu. Ama o da insandı. Bir zaman sonra kendi kendini tüketiyordu. Tükeniyordu ve kimsenin onu görmüyor olması onu daha çok acıtıyordu. Çok isterdi birilerine derdini haykırmayı. Çok istiyordu birinin onu anlayıp derman olmasını. Çok istiyordu onunla acısını paylaşacak birinin olmasını.

"Üşütme, giy şu ceketi"

Yanından gelen ses ile ne zaman bitirdiğinin farkında olmadığı sigarasını yere attı. Ayağıyla ezerken bakışlarını yanına çevirdi. Yunus onun yanına tabure çekmiş elindeki siyah ceketi uzatıyordu. O ana kadar üşüdüğünü bile hissetmemişti. Teşekkür edip aldı ceketi. Yunus elindeki kürdanı dudaklarının arasına alıp diliyle çevirmeye başladı. Savaş ceketi giydiğinde kalbini ufak bir ısı kaplamıştı. Bununla beraber yüzünde de ufak bir gülümseme oluşmuştu. 

Aralarındaki sessizlik uzarken Savaş içemediği sigarasının üzerine tekrar bir dal çıkardı. Yaktıktan sonra paketi Yunus'a uzattığında Yunus reddedip "Bırakmaya çalışıyorum" dedi. Savaş o an dudakları arasındaki kürdanın ağzını oylaması için olduğunu anlamıştı. Gülümseyip önüne döndü.

"Ne oldu da içine bu zehiri çekmeye başladın? Yoksa sadece havasına mı?" Yunus ona bakmadan konuşurken Savaş bir süre durup zehiri çekti içine. Duman dudaklarının arasından havaya karışırken "Ben de bilmiyorum. Ne oldu da başladım bu zehire? Sonra bir çok sebep seriliyor önüme. O an da düşünüyorum. Değer mi? Kendimi zehirlemeye değer mi? Ardından diğeri geliyor. Değmesi için ne gerekli? Böyle böyle kendimi yiyip bitiriyorum. Sonunda da sikerler deyip beynimi boşaltıyorum" diye açıkladı kendini.

Yunus kafasını sallayıp onayladı onu . Öyle bir anlatmıştı ki bir an kürdanı siktir edip sigara içesi gelmişti. Sonra kendisine aynı soruyu sordu değer mi? Sırf küçükken havasına başladığı ve sonrasında bağımlılık yapan bu zehiri içine çekmeye değer miydi? Ellerini dizlerine koyup kalktı. Cebinden bir kürdan çıkarıp Savaş'a döndü. Parmaklarının arasındaki bitmekte olan sigarayı alıp kendisi son bir nefes çekti. Savaş onun yaptıklarını anlamlandırmaya çalışırken Yunus ona elindeki kürdanı verip gülümseyerek içeri girdi. 

Yunus orada ona içinden çıkamadığı sorunun cevabını vermişti. Değmezdi. 

-

Sigara içmeyin! Ne olursa olsun hiçbir şey sizin sağlığınıza değmez <3






KOMŞU »BxB«Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin