2.8

2.9K 175 67
                                    

Biliyorsunuzdur ama hatırlatayım dedim. Her attığımda iki bölüm atıyorum bu yüzden bölüm atlamayın!

<3

Her zamanki bakkala girdiğimde artık beni tanıyan Mesut abiye selam verdim. Mesut abi çok güler yüzlü bir insandı. İlk günler bana gerçekten çok yardımcı olmuştu. Ben de artık sürekli bu bakkaldan alışveriş yapmaya başlamıştım. Hem yakındı hem de ucuz. 

Çoğunlukla aldığım lazımlıklardan alıp kasada ödememi yaptım. Hep tekrardan ucuza gelirken yüzümdeki gülümseme ile Mesut abiye iyi işler dileyip bakkaldan çıktım. Mahallede bir iki ay geçirmiş olmama rağmen resmen çok benimsemiştim. Sanki doğduğumdan beri bu mahalledeymiş gibi hissediyordum kendimi. Ki bu gerçekten çok güzeldi. 

Bizim sokağa girdiğimde gördüğüm top oynayan çocuklar ile yüzüm güldü. Resmen her gün burada toplanıp kendi aralarında maç yapıyorlardı. Eğlendikleri her hallerinden belliydi. Onlara gülümseyip geçecekken biraz ileride oturan çocuk ile gülüşüm soldu. Kafasını dizlerine gömüp kollarını dizlerine dolamıştı. Merakıma yenik düşüp hemen yanına gittim. Poşetleri biraz yana koydum. Hırsızlık olayının olmadığını bildiğim için herhangi bir sıkıntı yoktu.

Çocuğun yanına geldiğimde kısık kısık gelen seslerden ve yükselip, düşen omuzlarından ağladığı belli oluyordu. Dizlerimin üstüne çömelip, elimi omzuna koydum ve kendimden hiç bekleyemeyeceğim nazik bir ses ile "N'oldu sana?" diye sordum. 

Kafasını kaldırıp bana baktıktan sonra burnunu seslice çekti. Omzunu silkip  tekrardan başını dizlerine gömdü. Normalde şuan piç gibi kalkıp giderdim fakat gördüğüm şiş gözler ve ıslak yanaklar yüzünden tekrardan seslendim. "Bak bakayım bana" kafasını tekrar kaldırıp bana baktığında "Neden ağlıyorsun sen bakayım" dedim. Açılmış olmalı ki ellerini çözüp, göz yaşlarını elinin tersi ile sildi. 

Gözleri futbol oynayan çocuklar ve ben arasına gidip gelirken çoktan ne olduğunu anlamıştım. "Beni oyuna almıyorlar" dedi ağlamaklı sesi ile. Büzülen dudakları bana aşırı sevimli gelirken gülümseyip "Neden?" diye sordum. "Çünkü ben çok zayıfmışım" dediğinde vücuduna baktım. Evet zayıf bir vücudu vardı fakat sırf bu yüzden onu oyuna almamaları çok kötüydü. 

Ellerimi yanaklarına çıkarıp hala akan göz yaşlarını sildim. "Tama ağlama, kalk hadi" dedim ayağa kalkarken. Bir süre bana baktıktan sonra bir umutla ayağa kalktı. Elimi uzattığımda tuttu. Futbol oynayan çocukların yanına yürüdüğümüzde onlarda oyunu durdurmuştu. "Neden almıyorsunuz arkadaşınızı? Bakın ne kadar üzülmüş." dediğimde çocuklar yanımdaki küçük çocuğa baktılar. Ardından elinde topu tutan ve diğerlerinden uzun olan çocuk "Çünkü hiç güzel oynayamıyor" dedi. Kaşlarımı çatıp "Ama öyle olmaz bakın arkadaşınız ne kadar üzülmüş"

Çocuklar kendi arlarında konuşmaya başlarken içlerinden biri çıkıp yanımdaki mavi gözlü çocuğun elini tuttu. "Özür dileriz" dediğinde gülümsemem çoğaldı. Mavi gözlü çocuk ilk başta naz yapsa da sonra kabul edip kömür gözlü kendinden uzun olan çocuğun elini tuttu. "Oynayabilir miyim?" dedi ince sesiyle. Kömür gözlü çocuk gülümseyip kafasıyla oynayıp onu oyuna aldı.

Tekrardan hep beraber oynamaya başladıklarında bir süre onları gülerek izledim. Mavi gözlü çocuk toptan korktuğu zaman az önce onu oyuna alan uzun çocuk onu koruyordu. Tamam ben küçük bir shipledim.

Tekrardan poşetlerimi alıp yürümeye başladım. Evin önüne geldiğimde yokuşun ilerisinde konuşan Tuğkan'ı gördüm. Selam vermek için elimi kaldırdığımda yanındaki kadını fark ettim. Elimi geri indirirken aynı anda yüzümde düşmüştü. Kadın ve Tuğkan baya samimi bir şekilde konuşuyorlardı. Hatta o kadar samimilerdi ki kadın arada sırada gülerken Tuğkan'ın koluna dokunuyordu. Kadın gülerken bir yandan da Tuğkan'a daha fazla yakınlaşıyordu.

Gözlerimi kısıp "Yılan radarıma girdin kızım" deyip kendimce tısladım. Ayrılacaklarken kadın Tuğkan'ın boynuna kollarını dolamış sıkıca sarılmıştı. Sinir seviyem artarken daha fazla görmemek için bahçeden girdim. Fakat arkamdan seslenen Tuğkan kapıyı tutmamı söylemişti. Kapıyı ona tutup bahçeye girdiğinde kaşlarımı çatmamaya çalıştım. 

Bildiğim kadarıyla Tuğkan'ın kız kardeşi falan yoktu. 

"Kimdi o?" diye sanki umursamıyormuş gibi sorduğumda çoktan binaya girmiştik. Demir kapıyı kapatıp bana döndü. "Kim?" dediğinde dayanamayıp kaşlarımı çattım. "Boynuna sarılan kız" dediğimde onunda kaşları çatılmıştı. "Mahalleden biri" dediğinde net cevap alamadığım için sinirlenmeye başlamıştım. "Baya samimisiniz"

Sorar gibi söylediğim cümle ile kaşları daha çok çatıldı "Evet?" dedi o da benim gibi sinirlenmeye başlıyordu. "Sevgilin mi?" dediğimde sabrını zorlamış olmalıyım ki "Sana ne?" dedi. Bu siniri kalbimi kırarken "Sorduk ya ne kızıyorsun" diye çıkıştım. "Özel hayatım hakkında tanımadığım kişilere bilgi vermeyi sevmem" dediğinde onun için 'tanımadığım kişi' konumunda olmak beni yıkmıştı.

Gerçekten onun açısından hiçbir gelişme olmamış mıydı? Asla ona hayran bakan gözlerimi görmemiş miydi? Yoksa görmezden mi gelmişti? Her atışında ona yalvaran kalbimi duymamış mıydı? Bunların hepsi onun için hiç miydi? 

"Ben hiçbir şey miyim?" düşüncelerim istemsiz dile getirdiğimde boğazımdaki yumru gitmek bilmiyordu. "Şafak neden sana her şeyimi söylemek zorundaymışım gibi konuşuyorsun?" dediğinde kalbime bir hançer saplanıyormuş gibi hissetmiştim. Kalbim sıkışıyordu. O sinirden sıktığı ellerinin arasında benim kalbim varmış gibi hissediyordum. 

"En azından birisi bilemi değilim?" dediğimde ne dediğimi ben bile bilmiyordum. Sadece konuşarak şu boğazımdaki iğrenç yumruyu silmeye çalışıyordum. Gözlerim her an dolmaya müsaitti. "Şafak ne diyorsun anlamıyorum? Neden sanki sevgilimmiş gibi davranıyorsun!" biten sabrından dolayı sesini yükselttiğinde gözlerimi saklamak için kaçırdım. Çoktan dolmuşlardı işte!

Merdivenlerden ilerlerken ağzımdan kaçırdığım hıçkırık dikkatini çekmiş gibi "Şafak?" dedi. O an bütün ipler koptu bende. Sanki vücudumu ben yönetmiyormuşum gibi merdivenlerin yarısında arkama dönüp, çoktan dolmuş hatta yanaklarıma şelale gibi akan yaşlarla birlikte bağırdım.

"Ben sana aşıktım Tuğkan! Evet bu ibne piç sana aşıktı! Sen önümde o kızla flört ettikten sonra yanıma gelip benim bir hiç olduğumu söylediğinde içim acıyor! Ama doğru ben kimim ki! Hiç kimse!"

-

🅰🅱🅾

🅰🅱🅾

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.












KOMŞU »BxB«Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin