4.9

2.3K 129 44
                                    

<3

Eskiden uyandığım her güne lanet ederdim. Uyurken en azından bir nebze kendi dünyamda oluyordum. Omzumdaki yükler bir süreliğine hafifliyor ve rahat bir nefes alabiliyordum. Tamamen adaletsiz bu dünyadan uzaklaşabiliyordum. 

Şimdi ise her uyandığımda omzumdaki yükleri benimle birlikte sırtlayabilecek, benimde sırtımı dayayabileceğim birinin olduğu bilinci ile mutlu oluyordum. 

Yunus hayatımı iyi yönde değiştiren tek şeydi. Ne ara birbirimize bu kadar bağlandığımızı bilmiyorum fakat onunla her geçirdiğim zamanda yarım kalmış yanımın tamamlandığını hissediyordum. Sanki eski canlılığımı tekrardan kazanmış gibiydim.

İlişkimizin başlama sürecinden beri yan yana olsak bile çok fazla vakit geçiremedik. Sonuçta ikimizde olgun iki bireydik ve böyle ergence şuraya gidelim buraya gidelim, şunu gezelim bunu gezelim kafasında değildik. Zaten bunlarda gözümde yoktu. Yeter ki ihtiyacım olduğunda yanımda olduğunu bileyim bana onu hissettirsin istiyordum. Ve Yunus bunu gayet de iyi başarıyordu. Ben daha anlatmadan derdimi anlıyordu.

Ellerim cebimde yüzümde her zamanki sırıtma ile çay evine yürüyordum. Aklımda dünün sahneleri vardı. İlk defa Yunus ile bu kadar ileriye gitmiştik fakat daha tamamlayamadan bitirmiştik. Şimdiki amacım ise bunu tamamlamaktı. 

Çay evine yaklaştıkça kalbimin atış hızı artıyor ve nefesim kesiliyordu. Özellikle dünün anılarını biriktiren çay evinin arka tarafı. Tamam ilk oynaşmalar için o kadarda güzel bir yer değildi. Fakat emin olun o an bunu düşünecek aklımız bile yoktu. 

Çay evinden içeri girerken her zamanki gibi eşlerinin dırdırlarından ve evin yüklerinden uzaklaşmak için gelen amcalara selam verdim. Tezgahın arkasında çay dolduran Yunus sesimi duyar duymaz bana döndüğünde göz göze geldik. İkimizde her ne kadar olgun bireyleriz desek de liseli aşıklar gibi utanarak gözlerimizi kaçırdık. 

Herkesin selamını aldıktan sonra ceketimi çıkararak tezgahın arkasına geçtim. Kimsenin bu tarafla ilgilenmediğini gördüğümde Yunus'un arkasından yaklaşıp kulağına fısıldadım "Günaydın sevgilim" Sırıtarak bana baktı. Gözleri bir süre dudaklarımda oyalandıktan sonra gözlerime çıktı "Sana da günaydın gülüm"

Gülümseyerek her zamanki gibi önlüğümü giyerek siparişleri hazırladım. Bütün bir günümüz kaçamak bakışmalar ve gülüşmeler ile geçti. Yoğun bir gün olduğu için dünkü gibi bir yerde sıkıştırıp oynaşamamıştık. 

Saat geceye vururken sonunda bütün kalabalık dağılmış ve biz de dükkanı kapamaya başlamıştık. Masaları tamamen temizlediğimde artık kendimi tutamıyordum. Gün boyunca bakışmalar ile yetinmeye çalıştım fakat dokunmadan kendimi alamıyordum. Her an dokunmak, onu hissetmek istiyordum.

Tezgahın arkasındaki bedene yaklaşıp arkasından sarıldım. Gülerek arkasını döndü ve yüz yüze geldik. "Seni çok özledim" dediğimde gülerek "Bu kadar azgın olduğunu bilmiyordum ufaklık" Her ne kadar hoşuma gitmese de sinir etmek için her defasında bana ufaklık diyordu. İllaki ilişkideki baskın tarafını gösteriyordu. Ki bu çokta şikayet ettiğim bir şey değil.

Artık daha fazla dayanamayarak ensesinden tuttuğum gibi dudaklarına yapıştım. Bu hızlı halim onu güldürürken kollarını belime doladı. Sanki yakınlığımız yetmezmiş, birbirimizi içimize gömmek ister gibi bedenlerimizi bastırıyorduk. Aslında sadece duygulu bir yakınlaşma yapmaya çalışıyorduk fakat birbirine sürtünen alt taraflarımız bize asla yardımcı olmuyordu.

Size yemin ederim bundan sonrası nasıl gelişti asla hatırlamıyorum. Hangi ara dükkanı kapatıp eve geçtik ve hangi ara yatağımızda sarmaş dolaş olduk hiçbirini hatırlamıyorum. Sanki o anlarda bedenimi ben yönetmiyormuşum gibiydi. 

KOMŞU »BxB«Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin