bir boklar yedim bir boklar..
bolum sonu anlaticam okuyun gari:3Yatakta bir oraya bir buraya dönerken sıkıntıdan patlamak üzereydim. Ev bomboştu ve vakit geçirecek hiçbir şey yoktu.
Jimin okulda, Seokjin hastanede ve Yoongi de bilinmezlikte- Yoongi'nin nerede olduğundan haberim olmasada Hoseok'un peşinde koştuğuna eminim-, Jeongguk ise Eun ile olan ortak evinde idi.
Birkaç günü evde yapayalnız geçiriyordum ve gerçekten aşırı sıkıcıydı. Üstelik sürekli depresif bir halde olmak beni fazlasıyla yormuştu. Jeongguk'un evde olmadığı iki haftadan beridir omegam onun özlemi ile tutuşuyor ve beni de psikolojik olarak etkiliyordu. Bunun olacağını tahmin etmiş ve önceden hazırlıklı davranmıştım, neyse ki. Uzun süre giyip çıkarmadığı tişörtlerden birkaçını almış, yıkanması gerekse dahi çarşaf ve yastık kılıflarını onun yatağından çıkarttırmamıştım. Uyumak için kendi yatağıma girsem bile sabaha gözümü onun yatağında açıyordum. Boş bir yastığa onun tişörtünü geçirmiş, geceleri ona sarılarak kurdumu sakinleştirmeye çalışsam da bir işe yaramıyordu. Gün geçtikçe daha da çıldırıyordu. Jeongguk'u arayıpta "Kurdum seni özledi ve beni çok bunaltıyor, bir an evvel gel lütfen." diyemiyordum. Sevgilisinin yanında iken ne rahatsız etmek ne de onunla iletişime geçmek istemiyordum. Kurdumun yapabileceği her türlü çirkeflik başıma bin bir türlü iş açabilirdi.
Ve bunu, bir bar gecesinde gayet iyi deneyimlemiştik.
Günlük rutin haline getirdiğim; 'buzdolabı, bahçe, oda' ya da 'çerezler, salon, oda' planlarından birini gerçekleştirmek adına merdivenlerden iniyordum. Hava bayağı sıcak olduğundan bahçeye çıkmak genel tercihim oluyordu. Dolaptan üç gündür bitiremediğim limonlu dondurmamı almış, bahçedeki salıncağa doğru ilerlemiştim. Bir yandan en sevdiğim dondurmayı karşılarken diğer yandan ayaklarımla yavaş yavaş kendimi sallıyordum. Gözlerim amaçsızca uzaklara dalıyor, hiçbir şey düşünmeden beni sakin bir ortamın içine çekiyordu. Yaklaşık on dakika yine aynı rutini sağlıyordum ki beklemediğim bir anda zil çaldı.
Elimdeki dondurmayı salıncağın üstüne bırakmış direk kapıya yönelmiştim. Bizimkilerden biri sanarak merceğe bakmadan açmıştım ki karşımda annemi ve en sevdiğim kuzenimi görmek sağlamından bir şok etkisi bırakmıştı üzerimde.
Böyle bir ziyareti yakın zamanda asla beklemiyordum ve mührü öğrendiklerinde verecekleri tepkiler büyük bir yıkıma sebebiyet verecekti. Annem bu konuda daha yumuşak olsa da, babam sayesinde ailedeki en yanlış görülen şeylerden biri evlenmeden mühürlenmekti. Biraz eski kafadan ilerliyorlardı lakin bu onlarda inanıştan ziyade gelenekti. Ve biz(?) geleneklerine aşırı bağlı bir aileydik.
"Anne!?"
"Oğlum!" Beni görür görmez üstüme atlamış kısacık boyuyla sımsıkı sarılmaya çalışmıştı. İşini kolaylaştırmak amacıyla biraz eğildikten sonra bende ona karşılık verdim. Uzun süreli bir sarılmadan sonra birbirimizden ayrıldığımız da anında yanaklarıma yönelerek şapur şupur öpmeye başlamış arada minik ısırıklar bırakmıştı. Küçüklüğümden beri yapıpta vazgeçemediği alışkanlıklarından biriydi.
"Hoşgeldiniz." Biraz zorla olsa da annemden ayrıldığımda Minhyuk Hyung'a sarılmıştım. Kuzenlerim arasında en sevdiğim olabilirdi gerçekten. Gerçi geçmişte yaşanılan birkaç tatsız olayı var saymazsak...
***
"Ee oğlum, hayat nasıl gidiyor? Derslerin nasıl?" Dondurmak zorunda olduğumu söyleyemeyeceğime göre geldiklerinden beri türettiğim yalanlardan birini türettim yine.
"Gayet iyi anne. Biraz zorlanıyorum ama idare edeceğim."
"Aferin benim oğluma!" Dedikten sonra omuzlarımı silkip anlıma kokulu öpücüklerinden bıraktı. Kapıdan gelen anahtar sesi ile hepimiz oraya odaklanmıştık. Gelen Jimin idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
who is my alpha?≮
FanficGel gör ki; kimse bir yamaca çıkıp yüzüne vuran ışıkla yaşayacaklarımı lanet bir kehanet olarak anlatmamıştı. •Taehyung yanlışlıkla mühürlendiği alfasını aramakla meşguldür. •küfür&cinsellik içerir! •klişelerle donatılmış bir kitaptır. (ilk ficim o...