ah taehyung vah taehyung adlı bir bölüm
|•|
Saat gece yarısı olmuştu ve Jeongguk'a olan öfkem hâlâ geçmemişti. İçimdeki çingene saatlerce ona küfürler etmiş, arkasından sinsi planlar kurmuştu. Omegam ise... O hala üzerinden tır geçmişcesine bir köşede uyukluyordu. Alfasının kokusunu almasıyla ondan ayrılması bir olmuştu. Elinden şekeri alınmış çocuk gibi kalakalmıştı ortada.
O gittikten sonra küçük çaplı öfkesi bol bir sinir krizi geçirmiştim. Ki bir ara pek hamarat hemşire arkadaşım Jin, sakinleştirici vermeyi bile düşünmüştü.Evde çoğu zaman sakarlıklarımız yüzünden kazazede olup çıkıyorduk mutfaktan. Sargı bezleri, merhemler ve tentürdiyot bulunuyordu. Eh, ekstra olarak da Jin'in hastaneden çöreklediği sakinleştiriciler ve serumlar vardı. Çünkü genellikle Jimin ve Yoongi aşırı kavga ediyor, tekme dayak girişiyorlardı birbirlerine. Onları ayırmak mümkün olmadığı için boşluğunu yakaladığımız birine anında sakinleştirici vuruyorduk. Ah... Eğer bu Jimin'e denk geldiyse Yoongi baygın bile demeden devam ediyordu dayağa. Bu yüzden her zaman Jimin'i kolluyorduk.
Başıma giren keskin ağrıyla huzursuzlanmış, yerimde biraz kıpırdanmıştım. Bir anda girmesi şok etkisi yaratmıştı ve ağrıdan çok acı veriyordu. Yavaş hareketlerle yatakta doğruluğumda karanlık oda aşırı bunaltıcı gelmişti. Ağrı kesici almak en makul çözüm olarak gözüküyordu şu anlık. Merdivenlere doğru adımlamış, basamakları iniyorken görüşümün bulanıklaşması işi daha da sinir bozucu bir hale sokmuştu. Tanrım, önümü göremiyordum! Üstelik sarı ışık da hiç yardımcı olmuyordu, neden beyaz kullanmamıştık ki!?
Sonunda alt kata ulaştığımda sağımda kalan mutfağa ilerlemiş ağrı kesici bulmak adına çekmeceleri karıştırmıştım. Lanet olsun ki hiçbir yerde yoktu.
Kendimi tam olarak bir pembe dizideymiş gibi hissediyordum. Senaryo tamamen iğrençti. Aptal aşık rolünde oynuyordum duruma bakılırsa ama ne aptaldım ne de aşık. Burdan bu diziyi çeviren yönetmene selam olsun! Hayır, samimi bir selam değil.
Başıma aniden ikinci ve daha sancılı bir acı girmesiyle nasıl olduğunu anlamadan dizlerim üzerine çökmüş ve bağırmıştım. Başım, ellerim arasında can çekişirken merdivenlerden gelen sesle şükretmiştim. Birisi kahrolası ağrı kesiciyi verebilirdi!
"Taehyung?" Son duyduğum ses bu olmuştu lakin kimin olduğunu kestirememiştim. Ve sonrasında bum! Bilincim ortalıktan kaybolmuştu.
Ne klişe ama!
***
Gözlerim nur topu gibi bir ışığa açtığımda başımdaki acı azalsa da hala yerini koruyordu. Buruşan yüzümü biraz sağa çevirdiğimde yanımdaki sandalyede oturan Jimini görmüştüm. Biriyle konuşuyordu telefonda ama sesleri ve ne konuştuklarını tam kestiremiyordum.
Boğazımı temizlemek için hafifçe öksürdüğümde anında bana dönmüştü Jimin. Telefona bir kaç şey söyledikten sonra kapattı ve yanındaki dolaptan şu şişesini açarak uzattı.
"Biraz daha iyi misin?" Bir kaç yudum sudan sonra daha iyi olan boğazım sayesinde biraz daha doğrularak yatakta oturmaya devam ettim.
"İyi sayılırım." Dediğimde başıyla onaylamış sandalyesini biraz daha yanıma çekmişti. Bir şey söylemeden yüzüme bakıyordu. Biraz da garip bir bakıştı bu.
"Ne oldu?"
"Bir şey olmadı."
"Neden öyle bakıyorsun?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
who is my alpha?≮
Fiksi PenggemarGel gör ki; kimse bir yamaca çıkıp yüzüne vuran ışıkla yaşayacaklarımı lanet bir kehanet olarak anlatmamıştı. •Taehyung yanlışlıkla mühürlendiği alfasını aramakla meşguldür. •küfür&cinsellik içerir! •klişelerle donatılmış bir kitaptır. (ilk ficim o...