taeyungulun sucu ne
"Evet, dökül Taehyung." Dar, karanlık bir sorgu odası. Başımın üstünden gelen beyaz soluk bir ışık daire şeklinde masa üstünde gölgeleniyor. Önümde dosyalar, karşımda kötü polis Minhyuk.
Şaka yapıyorum, sıradan bir kafe masası ve asalak arkadaşlarım. Ah, birde boğazlı kazağım.
"Ah, diyorum ya Minhyuk Hyungcum. Jeongguk soğuk espri yaptı, Yoongi de esprinin berbatlığına dayanamadı yumruk attı." Aynı lafı sündüre sündüre arap çorbası etmiştim iyice. Üstelik saçmaydı da.
"Taehyung, küfredeceğim şimdi. Duyduklarımın alakâsı yok bunlarla. Adam gibi anlat işte!" Kaçış noktası aradıkça kaçtığım şeye yaklaşıyordum ve sikeyim ki işin ucunda kurtuluş asla gözükmüyordu.
Yoongi ve Jeongguk'a bakıyor, yardım dileniyordum fakat ikisinden de hayır yoktu. Jeongguk kanaması yeni duran pamuk tıkalı burnu ve hafif morarmış yanağının acısı ile uğraşırken; Yoongi Hyung daha sinirini üzerinden atamamış, öldürücü bir havaya bürünmüş bir şekilde sakinleşmeye çalışıyordu.
Bende can çekişerek benden bir cevap bekleyen Minhyuk ile uğraşıyordum.
Bahçede Yoongi ile sarılırken onu gördüğümde birkaç saniye bakışmış, bir şey diyemeden koşarak içeri gitmişti. Anneme duyduklarını anlatacak korkusu ile bende peşinden gitmiştim lakin o annemd bir kafeye gideceğimizi söylemiş, telefonunu alarak geri yanımıza gelmişti. Sonra da bizi sürükleye sürükleye -daha çok Yoongi'yi- evin yakınlarındaki bir kafeye oturtmuş sorgulamaya başlamıştı.
Tahmin ettiğim gibi çoğu şeyi duymuştu fakat kafasında olayları oturtamadığı için farklı senaryolar kurup duruyordu. Sevgiliden girip uyuşturucudan çıkmıştı adam!
"Hyung, yani... Şimdi biz-"
"Ciddiyim, sinirleniyorum Taehyung. Teyzeme gidip anlatacağım göreceksin!"
"Sakın Hyung! Lütfen!" Onun deyimiyle yavru köpek bakışlarımı sunuyordum yalvarırken.
Yoongi Hyung, derin bir nefes alarak göğsünde bağlı olan kollarını masa üstüne dayayıp ellerini birleştirdi. "Taehyung... Anlat."
"Ne!?" Şaşkınlıkla ona bakarken ciddi olup olmadığını sorguluyordum. Gözlerini ağır ağır kapatıp açtıktan sonra devam etti. "Bir gün öğrenilecekti zaten, kurtuluş yok. Ailenden birinin öğrenmesi iyi olur daha fazla gecikmeden."
Lanet olsun ki feci haklıydı.
Gerginlikten dolan gözlerim ile bir ona bir Jeongguk'a baktıktan sonra bir süre düşündüm. Minhyuk Hyung belki de bana bir yol gösterebilirdi. Aileme söylerken yardımcı olabilirdi. Annemin gözdesi olduğu için daha yumuşak bir tepkiyle karşılaşmam bi' nebze mümkün olabilirdi. Aklıma gelenleri tarttıktan sonra anlatmanın daha iyi olduğuna karar vermiştim.
"Pekâlâ." Sesli bir şekilde yutkunduktan sonra masadan güç alarak konuşmama devam ettim. "Biz, Jeongguk ile, mühürlendik." Gözlerim sımsıkı kapalı bir şekilde gelecek tepkileri bekliyordum. Bir tık ses dahi çıkmadığında tek gözümü açmış ona bakmıştım ki, bakmaz olsaydım!
Alevler fışkırıyordu resmen. Çok öfkelendiğinde sağ kaşının üstündeki damar her zaman seğirirdi, tıpkı şimdi olduğu gibi. Sinirlendiği zaman korkulacaklar listemde Yoongi'den sonra kesinlikle Minhyuk geliyordu. Ortalığı yıkar, ağır laflar eder, olayı daha da berbat hale getirirdi. Özellikle kendine etki eden bir olaysa intikamını almadan bırakmazdı. Develer yanında halt etmiş kin tutmakta!
"Devam et. Ji Yun mudur Ji Won mudur, o ne halt?" Dişlerini sıkarak zar zor konuştu.
"O... Jeongguk'un sevgilisi." Dediğim anda bir iki saniye donmuş ardından tüm kafeyi dolduracak bir kahkaha atmıştı. Durulduktan sonra bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
who is my alpha?≮
FanfictionGel gör ki; kimse bir yamaca çıkıp yüzüne vuran ışıkla yaşayacaklarımı lanet bir kehanet olarak anlatmamıştı. •Taehyung yanlışlıkla mühürlendiği alfasını aramakla meşguldür. •küfür&cinsellik içerir! •klişelerle donatılmış bir kitaptır. (ilk ficim o...