ay on dort bolum olmus daha kucucuk bi tekuk etkilesimi gorememisiz
gosterelim madem
Tenimde gezinen parmaklar; uzun süredir çekmediğim rahat uykumdan uyandırmıştı beni. Uyku mahmuru ile ne durumda olduğumu tam anlayamıyordum, gözlerim çapakla doluyken ağzım ekşi bir tada sahipti. Sağ elim ile gözlerimi ovuşturup ayılmaya çalışırken karnımdaki tüy hafifliği dokunuş ile elimde olmadan kıkırdamıştım.
Karnımda bir yer vardı ki bazen en hafif dokunuşlarla kahkahalara boğuluyor, bazen bilerek oraya dokunulduğunda ise hiçbir şey hissetmiyordum. Jeongguk'un parmakları da oraya denk gelmiş, beni güldürmüştü.Jeongguk'un parmakları...
Jeongguk'un parmakları?
Siktir!
Sırtım Jeongguk'un göğsüne ve koluna dayalı, hafif yan bir şekilde onunla bitişik yatıyordum. Üzerimdeki saten takım karnımı ve omzumu açık bırakacak şekilde açılmış, paçalarım yukarı doğru sıyrılmıştı. Ve onun parmakları beni nazikçe okşuyor, nefesi kulaklarımda dinleniyordu. Neden böyle olduğumuzu anlayamamıştım, Jeongguk buna asla izin vermezdi. Bazen kurtlarımızı unutuyordum gerçi... Yavaşça yattığım yerden kalktım, üzerimi düzelttim.
Bir kaç saniye karşımdaki duvara baktıktan sonra arkamı dönmüştüm. Sağ dirseği ile yatağa, başını da eline dayamış bana bakıyordu. "Günaydın." Ondan uzakta olacak şekilde aynı tarafa yüzüstü yatmıştım."Sana pek aymamış gibi." Çarşafa gömülü suratımı kaldırıp ona baktığımda dikkatle incelemiştim yüzünü. Gözleri hafif şiş, yüzü teninden daha açık bir renkteydi. Ayrıyeten dün gece farkedemediğim, elmacık kemiğinde küçük bir morluk vardı. Kaşlarım çatıldı istemsizce. "Uyumadın mı sen?"
Küçük bir tebessümle başını sallayarak onayladı. "Neden?"
"Düşündüm." Neyi düşündüğünü az çok anlamıştım. Fakat anlamamazlıktan gelecektim.
"Neyi?"
"Beni, seni, Ji Eun'u." Bir şey demeden ona bakıyor, devam etmesini bekliyordum. Bir süre öyle bakıştıktan sonra derin bir nefes verdi. "Ne yapmam gerektiğini düşündüm."
Dün gece bunun yüzünden dayak yiyen adam, geç olsun güç olmasın diyip şimdi düşünmeye başlamıştı. Ne ironi ama! Biraz geç kalmıştı sanki?
"Bir sonuca varabildin mi peki?" Meraklı bakışlarım yüzünü turladığında hemen cevaplamadı beni. Cevabı belliydi. Ji Eun'u seçecekti yine. Hatta benimle bir daha görüşmemeyi, ondan uzak durmamı isteyecekti. Sonra bende aşk acısı çeken kurdumla başbaşa kalıp onun intihar etmesini bekleyene kadar can çekişecektim. Yaşayacağım zehirlenmeleri -önceden yaptığı gibi yine ilişkiye girecekti- ve acı dolu kızgınlıkları saymıyorum bile!
Alt dudağımı ısırıyordum, gergin hissediyordum ama neden olduğunu anlayamamıştım. "Vardım sanırım."
"Yani?" Tam beni cevaplayacaktı ki merdivenden gelen terlik sesleri ile annemin bağırışı engel olmuştu. "Taehyung, oğlum! Kalkın hadi konuşacaklarımız var!"
Kapıya dönen başım tekrar Jeongguk'a döndüğünde kaşlarım çatık ona bakıyordum. Mührü farketmiş olabilir miydi?
Panikle ayağa kalkıp yatakları ayırmaya çalışmıştım. "Yardım etsene! Ne diye yatıyorsun hala!?"
"Ayırmana gerek yok." Dedikten sonra hızlı adımlarla odadan çıkmış, açılan kısımdan gördüğüm kadarıyla buraya doğru gelen annemi karşılamıştı. Bende yatakları ayırmayı bırakıp çıkmış, odanın kapısını kapatıp yanlarına gitmiştim. Bir haltlar olacak diye ödüm kopuyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
who is my alpha?≮
FanfictionGel gör ki; kimse bir yamaca çıkıp yüzüne vuran ışıkla yaşayacaklarımı lanet bir kehanet olarak anlatmamıştı. •Taehyung yanlışlıkla mühürlendiği alfasını aramakla meşguldür. •küfür&cinsellik içerir! •klişelerle donatılmış bir kitaptır. (ilk ficim o...