16

4.7K 437 75
                                    

ben geldim patlican cumhuriyeti 🍆

"Anne bunu yapmak istemiyorum, gerçekten!" Üzerimde hissettiğim bakışlar olmasa çocuk gibi, olduğum yerde ayaklarımı vura vura ağlayarak tepinir ve hala istemediğime dair cümleler sıralardım. Fakat dil dökmekten başka bir şey yapamıyordum ve bu da anneme gram bir şey ifade etmiyordu. Delirmek üzereydim.

"Taehyung, boşuna nefesini harcıyorsun. Sana doğru olanı yapman gerektiğini söyledim."

Annem, son beş gündür falan -ki bu Jeongguk'un kızgınlığına yakın olduğunu ve benimde ondan önce kızgınlığa gireceğimi, kısacası peşpeşe kızgınlık geçirdiğimizi  öğrendiğinden beri oluyor- Jeongguk ile birlikte olmam için yapmadığını bırakmamıştı. Onu anlayamıyordum. Annem mi yoksa sex terapistim mi çözememiştim. Bana Jeongguk'un hangi pozisyonda hoşlandığını dahi sormuştu. Ona 'Biz mühür dışında hiç birlikte olmadık ki bileyim!' diyemiyordum çünkü bizi sevgili sanıyordu. Ama saçma bir hareketimden bile birlikte olmadığımızı anlayacağını biliyordum. Kadın turnusol kağıdı gibiydi! Kokumuzdan mührü anladıysa onu da anlardı, eminim ki. Ve tahminlerim doğrultusunda da ısrarının sebebi bu idi. Çoktan anlamıştı! Bir iç giyim mağazasında bana öğütler yağdırarak, 'Bir alfayı nasıl baştan çıkarırız?' adlı dersini veriyordu. Anlamamış olduğunu düşünmek aptallıktı.

"Anneciğim bak biz evlide değiliz. O yüzden boşver gidelim!" Elindeki kırmızı jartiyere baktıktan sonra beğenmediğini belirten bir surat ifadesi ile önündeki sepeti karıştırmaya devam etti.

"Evlenmeden önce mührü düşünmediyseniz bunu da düşünmeniz saçma!" Bir de bu vardı! Annemle konuştuğumuz akşamın ertesi günü babamı görüntülü arayarak -iş yerinden izin alamamıştı- olayları anlatmıştık. Annemin bahsettiği gibi o da bizi kabul etmişti lakin bir sorun vardı. İkisi de öğrendiği günden beri laf çarpmak için her şeyi yapıyordu! Elime telefonu her aldığımda bildirim kutucuğumda babamdan sitemkâr ve bol uğraşmalı mesajlar görünüyordu. Annemin dil dökmelerini saymıyorum bile! Laf çarpıtmadan duramıyorlardı. Uğraşmak için yapıyorlardı, kötü bir amaçları yoktu ama bazen yoruluyordum. Çoğu zamanda gülüyordum gerçi. Özellikle babamın yaptığı akrostiş ve o an yanımda olduğu için buna tanık olan Jeongguk'un o özel şiiri okuyuş şekli... aklımdan bir saniye olsun ayrılmıyordu.  Değişik bir hafta geçirmiştim. Bu süreçte Jeongguk hakkında da birçok şey öğrenmiştim, aynı şekilde o da benim hakkımda. Birbirimizi küçük bir tanıma girişiminde bulunmuştuk. Yavaş yavaş birbirimizi kabullenme aşamasına geçmiştik çünkü annem sayesinde bir ömrü beraber geçireceğimiz gerçeği yüzümüze feci bir hızla çarpmıştı. Jeongguk dumura uğramıştı resmen.

Ona da pek bir şey diyemiyordum. Beni seçtiği için mutluydum, her iki taraf içinde doğru olanı yapmıştı. Lakin geride bıraktığı bir çocukluk aşkı vardı. Jimin, Jeongguk'un Ji Eun'u  on üç yaşından beri sevdiğini söylemişti. Hatta nasıl tanıştıklarını, ortaokul boyunca kavga edip durduklarını ve liseye geçince bu kavgaların aşka dönüştüğünü de anlatmıştı. İmrenmiştim, özel bir ilişki olmalıydı. Onunla ne gibi hayaller kurduğunu da az çok tahmin edebiliyordum. Benimle geçireceği ömrünü, Ji Eun'unda içinde olduğu bir dünyada hayal etmiş olmalıydı ve ben bunu engelleyeli yaklaşık üç ay oluyordu. Üzgün hissediyordum bu yüzden. Ve Jeongguk'un da bu konuda kırgın olduğuna emindim. Kendi ilişkisini nasıl kurtarabileceğine o kadar çok odaklanmıştı ki ailesini unutmuştu. Ji Eun'dan ayrıldıktan üç gün sonra aldığı telefonda annesinden bir güzel azar işitmişti. Anladığım kadarıyla Ji Eun'u herkes seviyor ve Jeongguk ile yakıştırıyordu. Bunu anlayışla karşılıyordum. Kurdumun girdiği 'İstediğimi aldım, gerisi boş!' triplerine girmeyecektim çünkü katiyen ne kadar şu andan mutlu olsam da istediğim bu değildi. İki tarafında rızası olan bir ilişki idealimdeydi. Bizim ilişkimiz ise buna bayağı zıttı.

who is my alpha?≮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin