who is my alpha?≮

17

pist
yorum istiyoeum 🍆

"Tae mühürlenmiş
Annesine söylememiş
Elin adamına gıdısını ısırtırken
Hayır diyememiş
Yediği haltlar öğrenilince
Utanmış gibi yapıvermiş
Naneleri yerken
Götünü kollayamamış"

Kulağıma fısıldadığı harika şiir sayesinde -şairi Sevgili Babam oluyor- yarım saattir yaptığım uyku numarasını sonlandırmak zorunda kalmıştım. O kadar içten ve hüzünle okuyordu ki, her okuyuşunda gülmeden duramıyordum. 'Taehyung Azmış' adlı bu şiir; saçma dizeler ve yamuk kafiyesi ile ciddi bir sanat eseriydi (!).

"Kalk hadi, numaracı!" Üzerimdeki pikeyi çekip aldığında mızmızlanmış yattığım konumda birazcık tepinmiştim.

"Tanrım, çok uykum var!"

"Öğlen oldu öğlen! Akşama kadar yatmayı düşünmüyorsun herhalde?" Dalga geçer ses tonuyla konuşurken elleri belinde, tek kaşı kalkık komik bir yüz ifadesi ile bana bakıyordu. Gözlerimden uyku akıyordu, fazla geç saatlerde de yatmamıştım halbuki. Yatakta doğrulduktan sonra şiş olduğuna emin olduğum gözlerim güneş ışığı sayesinde kısılmış, yüzüm buruşmuştu.

"Bana kalsa ömrümün sonuna kadar uyurum ama izin veren mi var?" Sitemli konuşmama kıkırdadıktan sonra cevapladı. "Babanın harika şiiriyle de ayılmadıysan cidden uykun var gibi duruyor."

"Aklım gayet ayık sayende." İkimizde güldükten sonra pelte olmuş bedenim ile banyoya ilerlemiş, gerekli işleri halledip bir on beş dakika kadar klozet kapağı üzerinde kestirmeye çalışmıştım fakat gümbür gümbür çalınan banyo kapısı sayesinde imkansızı denediğimin farkına vardım. Jeongguk'un uykuma garezi vardı!

"Duş alacağım!" Kapıyı kilitledikten sonra kendimi duşakabine atmış, soğuğa yakın ılık  suyla kısa bir duş almıştım. Ancak bu şekilde kendime gelebilirdim. Dizlerime denk gelen gri bornozu üzerime geçirirken genelde banyo dolabında yedekte bulundurduğum kıyafetlerin kullanıldığını gördüğümde küçük bir küfür savurmuştum. Belimdeki kuşağı sıkıca bağladıktan sonra odada Jeongguk'un olmamasını dilemeye başlamıştım. Deneyimlerim sayesinde anlamıştım ki Jeongguk ile kurtlarımız kontrol edilemez derece de azgın kurtlardı. Ve onlarla karşılaşmak feci korkunçtu.

Kapıyı açıp odaya kısa bir bakış attıktan sonra Jeongguk'un olmadığına emin olmuş, seri adımlarla gardroba kadar ilerlemiştim. Bol, vişne çürüğü bir tişört ve şortlarımdan birini almış, çekmeceden iç çamaşırı almak adına eğilmiştim. Duyduğum ıslık ile anında doğrulmam ve arkama dönmem bir olmuştu. "Siktir! Jeongguk niye girdin odaya?"

"Zaten buradaydım."

"İyi de çıkmadan önce odaya göz atmıştım ve yoktun!?"

"Yatağın altından saatimi alıyordum, eğilmiştim görmemiş olabilirsin."

Ne klişe ama!

"İyi, tamam. Çık şimdi odadan."

"Ne gereği var canım, giyiniver şurada." Hınzır bir gülüşle konuştuğunda kaşlarımı çatmaktan geri kalmamıştım.

Size bahsetmeyi unuttuğum bir şey vardı. Jeongguk kesinlikle evrim geçirmişti. Dili değişmiş, arsızlaşmış ve çok komik biri olmuştu. Benden de fena birine dönüşmüştü. Gerçekten onun bu hallerine ev ahalisi olarak fazlasıyla şaşırıyorduk. Yoongi başına üç beş tane saksının ard arda düştüğünü öne sürmüştü. Açıkçası katılmıyor değildim.

"Saçmalama yahu! Giyineceğim, çık dışarı!" Yüksek sesle bağırdığımda-  pekala cırladığımı kabul ediyorum. Kulağını ovuşturmuş ve yumduğu gözleri ile birkaç saniye duraksamıştı.