[19]

522 57 31
                                    


Her zamanki gibi oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Seviliyorsunuz çiçekler :)


Azer

Karaca yanımda oturduğu koltukta tırnaklarını yerken ona yandan bakışlar attığımı fark etmiş olacak ki iç çekip kafasını cama yasladı.

"Bana bakmayı bırakır mısın?" dedi gergin olduğunu belli eden sesiyle.

"Biraz daha rahatlarsan bırakırım. Beni tedirgin ediyorsun." dememle Karaca alayla güldü.

"Birazdan dünya başımıza yıkılacak, bilmem farkında mısın?" 

Bunu yaklaşık bir haftadır tekrar ediyordu ve beni Fahri Başkan'a söylememem için vazgeçirmeye çalışmıştı, defalarca. Yine de geri adım atmamış ve konuşmak istediğimi söylemiştim ve şimdi arabayla görüşmenin olacağı yere gidiyorduk. 

Kimseden saklamak istediğinden, ya da korktuğundan değildi sessiz kalmak istemesi. Bize okurken de asla yapılmamasını tembih edilmiş bir şeyi yapıyorduk. İki kişi gizli görevdeysek, bunun iyi bitmesi pek de olası değildi. Ben her şeyi halledebileceğimize inanıyordum inanmasına, ama Karaca benden daha karamsardı.

"Bir şey olmayaca-"

"Sus Azer!" dedi Karaca ellerini kaldırıp.

"Daha da geriyorsun beni. Konuşmak istemiyorum." dedi ters bir şekilde. Daha fazla zorlarsam iyice yükseleceğini bildiğim için kafamı sallamakla yetindim. Geri kalan yolculuk oldukça sessiz geçerken arabayı park ettim ve ona döndüm.

"Geldik." dedim bacağına dokunup. Karaca bacağını benden çekip kemerini açtı.

"Görüyorum." dedi nefesini verirken. Benim inmemi beklemeden arabadan indiğinde seslice sabır çektim. 

"Karaca!" dedim kolundan tutup. 

"Ne?" 

"Sakin olur musun, her şey yoluna girecek. Neden inanmıyorsun bana?"

"Sana inanmakla ilgisi yok seksen defa söyledim bunu." dedi Karaca ve sonra konuşmaktan vazgeçmiş gibi elleriyle yüzünü ovuşturdu. Elini kaldırıp depoyu gösterdi sonra.

"Şu kapıdan beraber çıkmamıza izin vermeyecek. Eserinle gurur duyarsın sonra." dedi ve kendini benden kurtarıp öfkeli adımlarla depoya girdi. Arkasından ilerleyip kapıyı kapattım. Fahri Başkan her zamanki gibi elinde sigarasıyla bizi bekliyordu.

"Beraber mi geldiniz?" dedi sorunun yanıtı bariz olmasına rağmen. Karaca boğazını temizleyip kafasını salladı.

"Nasılsınız başkanım?" dedi sakin görünmek için ekstra özen göstererek. Ama Fahri Başkan'ın bir efsane olmasının sebebi vardı ki kaşlarını çatıp bize baktı.

"Bir sorun mu var?" dedi sert sesiyle. Karaca dudaklarını yalayıp bana dönünce, sıranın bana geldiğini anlayıp konuştum.

"Başkanım, görevle ilgili her şey yolunda gidiyor. Raporları size ilettim zaten. Asıl ulaşmaya çalıştığımız çeteyle anlaşmayı yapmak üzereyiz. Her şey olması gerektiği gibi giderse iki ay içerisinde bu iş bitmiş olacak."

"Güzel. Aferin." dedi başıyla onaylayıp. Dikkatini tekrar sigarasına verecekti ki boğazımı temizledim hafifçe.

"Başkanım konuşmamız gereken başka bir konu daha var. Görevle ilgili değil."

Fahri Başkan suratını buruşturup sigarasını yere attı ve ayağının ucuyla ezdi.

"Görevle ilgili olmayan ne konuşacaksın oğlum benimle?"

SirayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin