[43]

350 40 74
                                    

1 ay sonra

Sabah içeri gelen hemşireyle okuduğum kitabı bırakıp kafamı kaldırdım.

"Hala hazırlanmamışsın?" dediğinde gülerek kafamı salladım.

"Kitap baya sürükleyiciydi. Elimden bırakamamışım." derken yerimden kalktım ve dolaba doğru yürüdüm. Kendime giyecek kıyafet seçerken, ilaçları masaya bırakıp duvara yaslandı ve bana baktı. Bir yandan da masanın üzerindeki dağınıklığı topluyordu.

"Eskiden kahvaltıya pijamanla iniyordun." dediğinde ona gülerken bir yandan çıkardığım elbiseyi inceliyordum. Geçirdiğim bir ayda, artık iyileşmeye de hevesli olduğumdan, insanlarla yakınlaşmaya başlamıştım. Süreyya hemşire de bu insanlardan biriydi. 

"Bu elbiseyle üşür müyüm?" dedim aslında kendi kendime konuşurken ama omuz silkip bana yanıt verdi.

"Sanmıyorum. Hava sıcak bugün."

Süreyya hemşire kahvaltıya inmem gerektiğini hatırlatıp odadan çıkarken, suratımda koca bir gülümseyişle elbisemi giydim. Bugün Azer gelecekti. Bir aydır, haftada bir gün de olsa onu görebiliyordum ve bu beni çok mutlu ediyordu. Bugün bir sürprizi olduğunu söylemişti, ama ne olduğunu anlatmamakta ısrarcıydı. Haftada bir yapılan görüşmeler dışında, bir gün de telefonla konuşma hakkımız vardı. Tabii ki bunların hepsini Azer'le harcıyordum, konuşacak başka kimsem de yoktu zaten. Onu göremesem de sesini duymak yetiyor da artıyordu.

Artık hazır olduğuma karar verip kahvaltının yapıldığı yemekhaneye indim. Sahra'nın çoktan oturup yemeye başladığını görünce ona el salladım ve karşısına oturdum.

"Günaydın bebek." dedim ona havadan öpücük atarken. Sahra'nınsa ilk tepkisi benim tabağımdaki meyvelerden birini almak için uzanmak oldu.

"Bugün baya yükseksin." dedi tek kaşını kaldırırken. Ona gözlerimi devirip önümdeki kahveden yudumladım.

"Bugün görüş günü. Biliyorsun sen de." dediğimde Sahra elini havada salladı.

"Yakışıklı kocaman sevgilin gelecek tabii, ben olsam ben de mutlu olurdum."

"Nişanlım."diye düzelttim onu yüzüklü elimi gösterip. Sahra tekrar gözlerini devirse de çaktırmadan gülüyordu. 

"Aman aman, çok pardon. Nişanlın."

Bir süre konuşmadan kahvaltımıza devam ederken gelen anonsla kafamı kaldırıp saate baktım. Küçük bir ekmek parçasına reçel sürüp Sahra'ya kalkmasını işaret ettim kafamla.

"Hadi. Grup toplantısı var." dediğimde Sahra acı çekiyormuş gibi bir ses çıkarıp homurdandı. 

"İstemiyorum." dedi abartıyla kendini kahvaltı masasına bırakırken. Kolundan tutup onu kendime doğru çektim. 

"Hadi Sahra, hadi."


Grup toplantısından sonra gelen misafirlerle görüşmek için herkes dağıldı. Azer'in beni bahçede beklediğini bildiğimden, merdivenleri neredeyse uçarak inerek bahçeye çıktım. Etrafıma bir iki saniye bakınmamla, onu görmem bir oldu. Üzerinde açık mavi bir tişört vardı ve bedenini sarıyordu. Saçlarına şekil vermiş ve yüzüne çok yakışan bir güneş gözlüğü takmıştı. Ben ona hızlıca yürümeye başlar başlamaz ufak bir kahkaha atıp kollarını iki yana açtı. Bu hareketini görünce ben de gülmeye başladım ve koşar adım yanına ulaştım. Azer beni kollarına alıp etrafımda döndürürken bahçede kahkahalarım yankılanıyordu. 

"Tamam, tamam dur başım döndü." dedim hala gülerken. Azer beni bırakıp yanağımdan öptü.

"Hoşgeldin."

SirayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin