[46]

368 40 57
                                    

Finale son 2...

Bence çok şeker bir bölüm oldu, özellikle son kısımdaki AzKar sahnesi. Ne düşündüğünüzü bilmek isterim, satır arası yorum yaparsanız da çok sevinirim. Öpüldünüz bebikler.

-Elif


Sahra, Azer ve ben salonda oturup film izliyorduk. Düğüne yalnızca birkaç gün kalmıştı. Yılmaz, Burçe'yi evlat edineli de iki hafta olmuştu sadece. Burçe hala konuşmuyordu, ama Yılmaz çok ümitliydi. Alışması zaman alacaktı ayrıca, hepimiz biliyorduk bunu. Kızın üzerine nasıl titrediğini görüyordum ve emindim. Yılmaz, Burçe'nin başına gelebilecek en iyi şeydi bu hayattaki.

Sahra filmden sıkıldığını belli edip homurdanınca Azer konuştu.

"Bak, o da sıkıldı. Karaca kapat artık şunu." demesiyle gözlerimi devirip önümdeki kumandaya uzandım ve filmi durdurdum.

"Ay tamam, peki." dedikten sonra ayağa kalkıp hepimizin önünde duran boş bardakları alıp mutfağa doğru yürüdüm. Kapının çalmasıyla kafamı salona geri uzattım.

"Birini bekliyor muyduk?" dediğimde Azer beni onaylarcasına kafa sallayıp ayağa kalktı. Kapıyı açarken bana döndü.

"Yılmaz'lar gelecekti." Azer'in cümlesiyle Sahra'nın kaşları çatıldı.

"Yılmaz'lar derken?" demesiyle ona henüz anlatmadığımı fark edip elimle alnıma vurdum.

"Sen çıkalı daha iki gün olunca, ben o hengamede atladım... Yılmaz'ın bir kızı var artık." dediğimde Sahra'nın kaşları kalktı. Ağır ağır kafasını sallayıp gülümsedi.

"Anladım." dedi sonra. Ben Sahra'ya daha fazla detay vermek için hamle yapacaktım ki Yılmaz ve Burçe kapıda belirdiler.

"Hoşgeldiniz." dedim elimi kaldırıp gülümseyerek. Yılmaz iç çekti yorgun bir şekilde.

"Hoşbulduk Karaca. Hoşbulduk." dedikten sonra Burçe'nin ayakkabılarını çıkarmasına yardımcı olup Azer'e kısaca sarıldı ve içeri geçtiler. Önce Yılmaz'ın oturmasını bekleyip ürkek adımlarla dibine oturdu Burçe. Bunu gülümseyerek izlerken, ayağa kalkıp Burçe'nin yanına yürüdüm.

"Hoşgeldin." dedim kocaman gülümseyerek. Çok güzel bir kız çocuğuydu gerçekten, gülümsediğinde gözleri kısılıp küçülüyordu. Oldukça utangaç olduğundan hafif bir tebessüm edip yüzünü sakladı benden. Bu hali ona sarılma isteğimi artırırken rahatsız olabileceğini düşünüp kendimi durdurdum ve elimle karşı koltukta oturan Sahra'yı gösterdim.

"Burçe, bu Sahra. Benim en yakın arkadaşım." dediğimde Burçe kafasını kaldırıp Sahra'yı inceledi. Sahra oturduğu yerde kafasını yana eğip ona el sallayınca o da elini kaldırdı hafifçe. 

"Memnun oldum Burçe." dedi Sahra gülümseyerek. Küçük kız tekrar kafasını babasının koluna dayayınca hepimiz güldük. Yılmaz kaşlarını kaldırıp dudaklarını oynattı.

"Utangaç biraz." dedi Sahra'ya bakıp. Sahra anlayışla kafasını sallarken ben de Azer'in yanına geri oturdum.

"Siz nereden geliyorsunuz böyle? O poşet ne?" dedi Azer oturduğu yerde arkasına yaslanıp kolunu da benim sırtıma atarken. 

"Küçük hanıma elbise alışverişine çıktık, düğün öncesi. Biraz son dakika oldu ama..." diyip poşeti Azer'e uzattı. Azer elbiseyi çıkartıp Burçe'nin eğlenmesi için ıslık çalarken ben de gülerek ona baktım.

"Çok güzelmiş, öyle değil mi?" dememle Burçe oturduğu yerde kafasını iki yana salladı. Kaşlarım çatılırken Yılmaz tekrar iç çekti.

SirayetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin