Her Şey Hallolur!

687 51 19
                                    

"Ona çok benzeyen birini bulursun. Ve bu zafere en çok benzeyen yenilgindir."
                                     ~Leonard Cohen~
Doktorlar Ceren'e sakinleştirici yapınca biraz rahatlamış, ilacın etkisiyle uykuya dalmıştı. Herkesin kafası allak bullak olmuş, olanları anlamlandırmaya çalışıyorlardı. Ferit çaresizce Ceren'in başında oturuyor bir eliyle Ceren'in elini tutarken diğer elini de Ceren'in karnına koymuştu...
Doktorlar Ceren'i normal odaya alıp sabaha kadar ilacın etkisiyle uyuyacağını söyleyince kalabalık yapmamak için evlere dağılmaya karar verdiler. Ferit Ceren'in yanında kalacak diğerleri de evlerine gidip sabah erkenden duruma göre Ferit onlara haber verecek onlar da gelecekti.
Eda ve Serkan Melo'yu Ayfer halaya bırakıp Deniz'i de almak için yola çıktılar. Arabada herkes  olayın şokuyla sessizliğini korurken Melo sessizliği bozdu.
Melo: Ya Dadam Ceren neden öyle bir tepki verdi ki? O çok sever çocukları, bebekleri.
Serkan: Deniz'e ve Güneş'e ne kadar düşkün olduğunu biz kendi gözlerimizle görüyoruz.
Eda: Ya annelikle teyzelik aynı şey değil sonuçta. Belki de bir çocuğun sorumluluğunu almaya  hazır değildir.
Serkan: Evet ama o zaman Ceren bu kadar büyük bir tepki vermezdi. Siz daha iyi tanıyorsunuz tabii ama.
Melo: Evet eniştecim haklısın. Ceren aramızdaki en aklı selim kişidir. Öyle olsa Ferit'le sakince konuşur bir karar verirlerdi. Yok yok benim bildiğim Sarı hayatta böyle bir tepki vermez. Bu işte başka bir iş var.
Eda: Belki de annesiyle ilgilidir...
Serkan: Ne oldu ki annesine?
Eda-Melo: ...
Eve geldiklerinde Serkan mışıl mışıl uyuyan kızını beşiğine yatırırken Eda da onlara kahve yapmıştı. Evlerinin terası denize bakan taraftaydı. Hafif hafif esen melteme aldırmadan terasa kuruldular.
Serkan: Baksana her yer sessiz, sakin...Hiç olmadığı kadar huzurlu sanki...
Eda: Kızımız odasında mışıl mışıl uyuyor, evimizdeyiz, birlikteyiz...
Serkan: Biri gelip hayatın tam şu dakikada donacağını söylese asla itiraz etmezdim...
Eda: Ben de sevgilim... Ceren'in hamile olduğunu duyunca aklıma Deniz'e hamile olduğumu öğrendiğim an geldi...Ne çabuk geçiyor zaman değil mi? Şimdi büyüdü yaşını bile doldurdu:)
Serkan: Bazen ona bakınca hiç büyümesin, hep böyle bizim minik bebeğimiz olarak kalsın istiyorum...
Eda: O zaten kaç yaşına gelirse gelsin hep bizim minik bebeğimiz olarak kalacak:)
Serkan: Ergenlik zamanında "Hoponozdon nofrot odoyorom:)" dediğinde de öyle düşünebilecek misin bakalım:)
Eda: Hiçbir ergenlik tribi bunu değiştiremez:)
Serkan: Evet güzelim:) Siz hep benim minik prenseslerim olarak kalacaksınız:)
Eda: Canım... Aklım hala Ceren'de...
Serkan: İkisi için de çok zor bir süreç... Sonuçta bu bebeği dünyaya getirecek olan Ceren ve eğer o istemiyorsa yapacak pek de bir şey kalmıyor...
Eda: Ferit de en az Ceren kadar bu bebek üzerinde söz sahibi. Sonuçta o ne kadar annesiyse Ferit de babası...
Serkan: Evet. Birlikte oturup detaylıca konuşmaları lazım.
Eda: Öyle de bakalım Ceren uyandığında ne yapacak. Ben yarın olacaklardan çok korkuyorum...
~Ertesi Gün~
Sabah olduğunda Ceren ilaçların etkisiyle henüz uyanmamıştı. Ferit de gece boyunca düşünmekten uyuyamamış, Ceren'in uyanmasını bekliyordu. O da Eda ve diğerleri gibi olacaklardan korkuyordu fakat korkmanın da duruma bir faydası olmayacaktı. Onlar her ne kadar istese de istemese de ortada bir gerçek vardı...Ceren'in karnında günden güne büyüyen bir bebek...
Doktorlar kontrollerini yapmak için içeri girdiklerinde Ferit hızla doğrulmuş Ceren de sese uyanmıştı...
Doktor: Günaydın Ferit Bey, Ceren Hanım. İzninizle hem Ceren Hanım'ı hem de bebeği kontrol edeceğim.
Ferit: Günaydın doktor bey. Tabii buyrun.
Ceren: Ben ne zaman çıkabilirim burdan?
Ceren'in sorusuyla birlikte Ferit'deki gerginlik daha da artmıştı. Ceren'in yüzünde o kadar donuk, o kadar hissiz bir ifade vardı ki...Dün gece ki fikirleri bir gram bile değişmemiş gibiydi...
Doktor: Kontrollerinizi yapalım. Öğleden sonra çıkabilirsiniz.
Doktor ultrason cihazıyla bebeğe bakarken Ferit heyecanla ekrana bakıyor, Ceren ise başını hiç o tarafa çevirmeden sadece karşısına bakıyordu...
Doktor: Eveet ufaklık işte burada!
Ferit: Nasıl doktor bey iyi mi?
Doktor: Bir sıkıntı görülmüyor şu an tabii ki ama henüz çok küçük zaten. Yaklaşık 4 haftalık bir hamilelik durumu söz konusu.
Ferit: Ceren hayatım bak orada bebeğimiz:) Ne kadar mini-
Ceren: Bakmak istemiyorum Ferit!
Ceren Ferit'in ellerini ellerinden ittirmiş, yatakta doğrulup doktordan ultrason cihazını çekmesini istemişti. Doktor hafifçe öksürüp konuşmaya başladı.
Doktor: Çocuklar bakın bir karar vermeniz gerekiyor. Her geçen gün bebek bir önceki günden çok daha hızlı büyüyor. Bu bebeği isteyip istemediğinizi en kısa zamanda bildirmeniz gerek.
Ceren: Ben bu bebeği-
Ferit: Teşekkür ederiz doktor bey en kısa zamanda kararımızı bildireceğiz.
Doktor: Çıkış işlemlerinizi tamamladıktan sonra çıkabilirsiniz. 15 gün sonra kararınızı verip gelin. Geçmiş olsun.
Doktor odadan çıkar çıkmaz Ceren doğrulmuş serumunu çıkartmaya çalışıyordu. Ferit Ceren'i durdurmaya çalışıyor bir yandan da orada birazdan işlerin karışacağını anladığı için Serkan'a Eda'yla birlikte hastaneye gelmeleri için mesaj atıyordu.
Ferit: Ceren lütfen dur güzelim bak başın dönecek hem serumun da daha bitm-
Ceren: Bırak Ferit ya! Beni düşünüyormuş gibi yapmayı kes bence artık. Umrunda olan tek şey bebek! Ben umrunda bile değilim.
Ferit: Sevgilim olur mu hiç öyle şey. Ben tabii ki seni de düşünüyorum.
Ceren: Dünden beri ağzından çıkan tek şey "bebek" benim ne hissettiğim, ne düşündüğüm umrunda bile değil!
Ferit: Bu bebek eğer doğarsa ikimizin de bebeği olacak. Tabii ki bebeğimin annesinin ne düşündüğü umrumda. Evet ben baba olmayı, senden bir parçam olmasını çok istiyorum ama eğer sen istemiyorsan saygı duymaktan başka bir şey gelmez elimden...
Ceren: Bak hala "bebeğimin annesi" diyorsun. Ferit görmüyor musun işte ben anne olamam. Ona iyi gelemem, hayatı boyunca  sığınacağı liman olamam, yapamam... Senin elinden de baba olma hakkını alamam. Bu çok bencilce olur. Bu yüzden bir süre ayrı kalalım. En azından doktorun verdiği süre boyunca. Benim biraz yalnız kalmaya, düşünmeye, kararımı öyle vermeye  ihtiyacım var.
Ferit: Neden böyle düşünüyorsun, bana anlatmadığın ne var bilmiyorum ama eğer yalnız kalmak sana iyi gelecekse beklerim, sen ne kadar istersen o kadar beklerim...
Ceren: İyi gelecek...
Ceren gözyaşlarını Ferit'ten gizlemeye çalışarak buruk bir tebessüm etti. Ferit'se ne kadar üzülse de Ceren ona kendi isteğiyle "GEL" diyene kadar sabredecekti...
O sırada kapı çalmış, Eda ve Serkan gelmişti...
Ferit'in mesajı üzerine Ceren'in yine sinir krizi geçirip, ortalığı dağıtmasından korkarak gelmişlerdi fakat durum bekledikleri gibi değildi. Ferit de Ceren de beklediklerinden daha sakindi. İkisinin üstünde büyük bir yağmur bulutu vardı...
Eda: Ceren, canım benim daha iyisin değil mi?
Ceren: İyi-İyiyim Edacım...
"İyiyim Edacım" gerçekten de iyi miydi? Yoksa o da çoğu zaman hepimizin yaptığı gibi "iyiyim" yalanına mı sığınmıştı...
Serkan Ferit'in darmadağın halini görünce biraz hava alması için dışarı çıkardı. Kızlar odada yalnız kalınca Ceren'in sımsıkı tuttuğu gözyaşları bir anda sel oldu... Eda Ceren'e sıkı sıkı sarılmış arkadaşını biraz olsun rahatlatmaya çalışırken Serkan'da Ferit'e destek olmaya çalışıyordu.
Serkan: Ferit abicim noluyor?
Ferit: Ne olduğunu ben de bir anlasam...
Serkan: Bu, yani bebek yapmak, senin zorlamanla mı oldu? Sakın yanlış anlama ben seni anlamak, yardımcı olmak için soruyorum.
Ferit: Hayır, tabii ki benim zorlamamla olmadı. Biz, biz çok mutluyduk... Ceren bebek fikrine hiçbir zaman çok sıcak bakmadı ama bu kadar da ağır tepki vermesini beklemiyordum.
Serkan: Onu da anlamak lazım tabii. Sonuçta bu bebeği 9 ay karnında taşıyıp, dünyaya getirecek olan Ceren. Kendini hazır hissetmiyordur belki ki bu çok normal ve haklı bir şey.
Ferit: Yok abicim bu öyle bir şey değil. Başka bir sıkıntısı var Ceren'in. Bana, hatta belki kızlara bile hiç anlatamadığı bir sıkıntısı var...
~O sırada Eda ve Ceren~
Ceren ağlayınca biraz olsun rahatlamış, sakinleşmişti. Eda'yla oturup konuşmaya başladılar.
Eda: Ceren, canım benim eğer bana, bize anlatmadığın bir şey varsa sen ne zaman istersen dinlemek için buradayım. Kararın ne olursa olsun seni asla yargılamam, suçlamam, ben sadece ve sadece yanında olup, yaralarını sarmak için elimden ne geliyorsa yaparım.
Ceren: Biliyorum Edacım. Çok, çok sağol iyi ki varsın ama şu an, yani en azından şu an bu konuyu konuşmasak. Çünkü ben boğulacak gibi oluyorum...
Eda: Sen ne zaman istersen o zaman konuşuruz...
Ceren: İyi ki, iyi ki varsın...
Eda: Sen de canım benim...
~O sırada Serkan ve Ferit~
Serkan: Şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz peki? Bir karar verebildiniz mi?
Ferit: Doktor karar verebilmemiz için 15 gün süre verdi. O zamana kadar da Ceren yalnız olmak istedi, yani benimle olmak istemedi. Daha iyi gelecek dedi. Ona daha iyi gelecekse ben onu ömrümün sonuna kadar beklemeye hazırım ki...
Serkan: İkinize de nasıl iyi gelecekse öyle olsun.
Ferit: Öyle de ben onu bu halde nasıl yalnız bırakayım. Telefonlarımı da açmaz. Aklım hep onda kalacak...
Serkan: Sen merak etme kardeşim biz Eda'yla birlikte Ceren'i hiç yalnız bırakmayız. Senin aklın kalmasın. Ayrıca ne  zaman istersen hep yanında, olmamı istediğin yerde olurum kardeşim...
Ferit: Çok sağol Serkan, Eda da sen de iyi ki varsınız...
~O sırada Eda ve Ceren~
Eda: Ceren bak ne diyeceğim. Tamam bir karar vermişsiniz bir süre ayrı kalacağız diye ama ben seni yalnız bırakamam. Sen gel bizde kal. Hem Deniz'le de ilgilenirsin kafanı dağıtmış olursun.
Ceren: Sağol Edacım ama ben size hiç yük olmayayım.
Eda: Ne yükü saçmalama. Hem Deniz de teyzesini çok özlemişti:))
Ceren: Beni canevimden, yeğenimden vurdun bak:)
Eda: Tamamız değil mi? Kalıyorsun?:)
Ceren: Hı hı:)
Aradan biraz zaman geçtikten sonra Ferit ve Serkan içeri girdi. O sırada Ceren ayaklanmış lavaboya gidecekken bir anda yoğun bir mide bulantısıyla lavaboya koştu.
Ferit çok tedirgin olmuş, peşinden lavaboya koşmuştu. Klozete eğilmiş kusan Ceren'in saçlarını tutuyordu. Kısa bir süre sonra kusması durmuş Ferit'in desteğiyle ayağa kalkmıştı. Bir an da durumun farkına varıp Ferit'in ellerini üstünden ittirdi...
Ceren: Niye oldu ki şimdi bu?
Eda: Hamilelikte mide bulantısı normal Cerencim. Ben Deniz'e hamileyken ilk üç ay perişan ediyordu beni.
Ceren: Hamilelik, hamilelikten yani...
Eda: Hı hı...
Ceren bir an elini karnına koyup diğerlerinin baktığına farkedince hemen çekti.
Eda Ceren'in onlarda kalacağını diğer kızlara da haber vermişti. Melo ve Fifi Ceren'in birkaç eşyasını evinden alıp gelecekti. Eda her şeyi organize etmişti. Bu gece tıpkı eski günlerdeki gibi üçü vakit geçireceklerdi. E bir de Deniz Nil'imiz var tabii ki:) Serkan bir günlüğüne Ferit de kalacak, Melo fifi ve Ceren de Edalar'da kalacaktı.
Hastaneden çıkış işlemlerini tamamladıktan sonra planladıkları gibi Serkan, Ceren ve Eda'yı eve bırakıp Ferit'e geçti. Eda, eve gelene kadar Meloyla mesajlaşmış her şeyin hazır olduğundan emin olmuştu. Bu arada Ceren'in böyle bir organizasyondan haberi yok. Ona sürpriz olacak:)
Evin kapısına geldiklerinde Eda önden anahtarla kapıyı açtı ve içeri girdi. Ceren'in de arkasından içeri girmesiyle Melo ve Fifi her iki yandan "SÜRPRİİİZ!" diye bağırarak çıktılar:) Deniz Nil Melo'nun kucağındaydı:) elinde de bembeyaz bir balon ve Fifi'nin Deniz'in ağzındanmış gibi yazdığı not duruyordu:) Ceren'in şaşkınlıkla gözleri doldu:)
Önce yanında duran Eda'ya sımsıkı sarıldıktan sonra Deniz Nil'i kucakladı ve elindeki notu okudu:)
" Sen hiç üzülme teyzeciğim. Ben, annem, Melo ve Fifi teyzem seni çok seviyoruz:)"
Ceren notu okuyunca zor tuttuğu gözyaşları bir anda akıverdi:) sadece "İyi ki benimlesiniz Kızlar:)" diyebildi:)
Fifi: E o zamaaan! Grup sarılmasıııııı!:)
Melo: Ne diyorduuuk?:)
Ceren-Eda: Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz içiiiin!:) ( Tam tersi miydi yoksa? Neyse siz anladınız beni:)
Grup sarılmasından sonra Eda uyuyakalan kızını beşiğine yatırıp, kameralı telsizini yanına alıp kendilerini koltuğa atan kızların yanına geldi...
Melo: Bakın ne diyeceğim? Hani şu bütün sorunlarımızı tık diye çözen meşhur kekimizden yapsak!:)
Ceren: Bu seferki pek öyle tık diye çözülebilecek gibi değil ama...
Eda: İlk kural! Bugün öyle üzücü, yorucu konulardan bahsetmek yok!:) Anlaşıldı mı?:)
Kızlar: Evet!
Eda: Duyamadım!:)
Kızlar: EVETTT!:)))
Hep birlikte mutfağa gidip o meşhur, evde ne varsa koydukları keklerini yapmaya başladılar:) Arkada fon müziği;
~Nil Karaibrahimgil/ Kek~🎵

Eda: İlk kural! Bugün öyle üzücü, yorucu konulardan bahsetmek yok!:) Anlaşıldı mı?:)Kızlar: Evet!Eda: Duyamadım!:)Kızlar: EVETTT!:)))Hep birlikte mutfağa gidip o meşhur, evde ne varsa koydukları keklerini yapmaya başladılar:) Arkada fon müziği;~Ni...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Siz hep böyle gülün her sorun hallolur canım kızlar!✨🤍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Siz hep böyle gülün her sorun hallolur canım kızlar!✨🤍

Herkese uzun bir aradan sonra merhabaaa!
Umarım hala benimlesinizdir!:)
Bölümü geç attığım için bana kızacaksınız ve çok haklısınız biliyorum ama inanın bölümü 1400/1500 kelimesini bitirmiştim. Bölüm uzunluğu olarak iyiydi fakat orada kesseydim bölüm çok saçma bir yerde bitecekti. O arada da ülkemizde çok üzücü olaylar oldu- Bir daha asla böyle bir şeyin başımıza gelmemesi dileğiyle- hiçbir şey olmamış gibi bölüm atıp saygısızlık etmek istemedim. Ve şu anda da bölümü bence güzel bir yere bağlayıp sizinle kavuşuyoruz!
Bir sonraki bölümde bakalım Ceren'in büyük sırrı neymiş? Tahminlerinizi bekliyorum:)
İyi okumalar💕

Sen Çal Kapımı💜 (Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin