"Umut belki de gelecek sayfadadır, kapatma kitabı!"
~Cemal Süreya~
Eve geldiklerinde yarın tekrar buluşup düğün alışverişine çıkmak üzere sözleştiler:)
Eda eve gelir gelmez kendisini koltuğa attı. Artık uzun yolculukta ayakları şiştiği için zorlanıyordu.
Eda: Bu hamilelik bitse de bir an önce gelsen kızım. Çünkü anne yorulmaya başladı:)
Serkan: Ne yapabilirim senin için? İstediğin bir şey var mı güzelim?
Eda: Ayyyy Serkaaaaan benim canım çok karpuz istediiiiii! Gidip alsan!lütfeeeeen!
Serkan: Şaka mı yapıyorsun? Eda Şubat ayındayız. Nerden bulucam karpuzu ben. İnsanın canı portakal çeker ne biliyim mandalina falan çeker.
Eda: Ne yani almam mı diyorsun! İyi almazsan alma. Ben de rüyamda karpuz görürüm. Sonra çocuğumun yüzünde karpuz kadar iz çıkar!
Serkan: O zaman ben gidiyim bir bakıyım. Belki bulurum:)
Eda: Bulmadan gelme!
Serkan'ın Eda'ya attığı bıkkınlık bakışından sonra Eda konuşmaya başladı:)
Eda: Ama ne yapabilirim? Benim karnımda minicik bir insan var, gözleri var, kirpikleri var hatta ayakları bile var!:) ( Bu sözün benzerini Instagramda görmüştüm:))
Serkan: Peri kızlarım benim:) Baba hemen gidip karpuz bulup gelecek:)
Serkan içinden söylensede Eda'ya kıyamayıp Şubat ayının ortasında karpuz bulmak için evden çıktı:)
Evin yakınındaki bütün marketleri gezdi. Ama hiçbir yerde karpuz yoktu. Eve de dönemezdi. En son çare Engin'i aradı:)
Engin: Alo, Serkan. Abicim daha ayrılalı bir kaç saat oldu. Tamam ben özlenecek bir insanım. Anlıyorum ama bu kadar çabuğunu da ilk defa sende gördüm:)
Serkan: He Engin seni özledim de ondan aradım. Allahım yarebbim ( Kerem'in deyimiyle) akıllısı bizi bulmaz delisi peşimizden ayrılmaz:)
Engin: Aşk olsun. Neyse söyle ne oldu?
Serkan: Eda'nın canı karpuz çekti.
Engin: Bu mevsimde?!
Serkan: Aynen. Evin yakınlarındaki bütün marketlere baktım. Yok. Hiçbir yerde karpuz yok. Sen de bir sizin oralara da baksan.
Engin: Tamam abicim. Ben hemen bakıyım.
Serkan: Tamam haber bekliyorum senden.
Engin: Tamamdır.
Serkan Ferit'i ve Efe'yi de aramış, onlara da söylemişti. Ama ne Engin, ne Ferit ne de Efe bulamamıştı. Sahilde buluştular. Tam ne yapacağız ne yapacağız diye düşünürken Eda aradı!
Serkan: Hadi buyrun Eda arıyor.
Ferit: Bitişimizin çağrısı!
Engin: Aç abicim. Yapacak bir şey yok. Dersin bulamadım diye.
Serkan: He Engin Derim. Kolaysa sen de! Çocuğumun suratında Kocaman bir karpuz mu çıksın:)
Efe: Yok artık!:)
Serkan: Sizi de görücez!:)
Tam o sırada Erdem elinde Kocaman bir karpuzla göründü:) Hepsi şok içinde Erdem'e bakıyorlardı.
Engin: Helal olsun sana be!
Serkan: Erdem seni ben aramadım. Sen nerden biliyorsun?
Erdem: Tı tı tı teşekkür edeceğinize bunları soruyorsunuz Serkan Bey!
Engin: Ben haber vermiştim Serkan. Sen varya Erdem:)
Ferit: Hah çok iyi. Şimdi en az 10 yıl konuşur bunu:)
Erdem: Konuşucam tabii. Ufaklığa diyeceğim ki senin bu babanla amcaların varya sana bir karpuz bile bulamadı diyeceğim. Ama Erdem abin ne yaptı gitti fedakar bir şekilde karpuzu buldu, getirdi. Diyeceğim:)
Engin: Hadi ordan!
Efe: Demezsen şaşarız zaten:)
Serkan: Hadi ver ver karpuzu.
Erdem: Hop o kadar kolay değil Serkan Beeeeyyy:)
Serkan: ERDEM!? Ne istiyorsun söyle!
Erdem: Yarın şirkette herkesin ortasında "Erdemcim sen benim en iyi çalışanımsın" derseniz ben de bu karpuzu veririm.
Engin: Der, der demez mi!:)
Serkan zorlanarak kabul etti:)
Serkan: Eda için yapmayacağım şey yok. İyi tamam ver.
Serkan karpuzu alıp eve döndü. Döndüğünde Eda Serkan'ın elinde karpuzu görünce boynuna atladı:)
Eda: Sen dünyanın en en en iyi babası olacaksın sevgiliiim:)
Serkan karpuzu dilimleyip Eda'ya getirdi. Eda artık masa görevini görmeye başlayan karnının üstüne tabağı koydu ve karpuzu yemeye başladı. Sadece karpuz yediği için bir çocuk gibi mutlu olmuştu:)
Eda: Oh be rahatladım:)
Serkan: Afiyet olsun güzelim:)
Eda: Ya Serkan ben aslında seninle bir şey konuşmak istiyordum.
Serkan: Kötü mü iyi mi?
Eda: Kızımızın ismi hakkında benim minik bir fikrim var da:)
Serkan heyecanla doğruldu:)
Serkan: Söyle aşkım.
Eda: Eğer sen de istersen bebeğimizin ismi "DENİZ" olsun:)
Serkan'ın gözleri dolmuştu, Deniz, Serkan'ın vefat eden abisinin adıydı. Eda'nın bu kadar ince bir şekilde düşünmesi Serkan'ı çok mutlu etmişti:)
Serkan: Eda, sen benim bu dünyadaki en büyük şansımsın. Seni çok seviyorum birtanem❤️Beni ne kadar mutlu ettiğini sana anlatamam. Abimin ismini kızımın taşıması rüya gibi:)
Eda: Ben de seni çok çok seviyorum sevgilim. Abinle tanışamasam da en az senin kadar merhametli, iyi kalpli olduğunu tahmin edebiliyorum. Kızımızın da amcasının ismini taşıması çok çok güzel:)
Serkan: Edam çok teşekkür ederim:)
Eda: Ya aslında benim aklımda bir isim daha var. Eğer sen de beğenirsen iki ismi olsun. Büyüyünce de hangisini isterse onu kullanır:)
Serkan: Sen nasıl istersen sevgilim:)
Eda: DENİZ NİL sağlıkla gel güzel kızım💜
Serkan: DENİZ NİL adınla büyü prensesim:)
Serkan ve Eda birbirlerine uzun uzun sarılmışlardı:)
Bebeğin ismini Ceren'in düğününde açıklayacaklardı. O yüzden kimseye söylemediler.
Ertesi gün Eda kızlarla birlikte düğün alışverişine gitti. Ceren kına hiç istemiyordu ama kızların yoğun ısrarıyla kına da yapmaya karar verdiler.
Ferit ve Ceren düğün tarihini tam 1 ay sonraya, 21 Mart'a, almışlardı. Onun için hemen gidip düğün mekanını ayarladılar. Kızlar da o sırada Ceren'le birlikte gelinlik bakmak için bir modaevine gittiler:)
İçeri girdiklerinde gelinlik tasarımcısı Çağla Hanım ve ekibi onları karşıladı.
Çağla Hanım: Hoşgeldiniz. Ceren Hanım anneniz bana ulaştı. Çok tebrik ederim.
Ceren: Çok teşekkür ederim Çağla Hanım. Hayallerimdeki gelinlik için sadece 1 ayımız var. Umarım yetiştirebiliriz.
Çağla Hanım: Siz hiç merak etmeyin. İsterseniz önce elimizde olan modellerden başlayalım. Eğer onlardan birisini beğenirseniz üstünde oynamalar yaparız. Çünkü 1 ayda yeni bir gelinlik dikmek yerine var olan modellerden gitmek daha mantıklı olabilir.
Ceren: Tamamdır size güveniyorum Çağla Hanım:)
Ceren ve Çağla Hanım bir kaç tane gelinlik seçtiler. Ceren onları deneyip kızlara gösteriyordu:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Çal Kapımı💜 (Kurgu)
Roman d'amourÇok sevdiğim dizi sen çal kapımıyı kendim hayali olarak kurgulamaya çalıştım.