Yıprana Yıprana...

1.5K 100 55
                                    

"Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını; yeni bir acı ile hafifler eski bir ağrı."
~William Shakespeare~
(Lütfen müzikle birlikte okuyun🙏🏻)
Eda Dilek Hanım'a kilitlenmiş ne söyleyeceğini beklerken Serkan bir an da odaya daldı. Gözleri şişmiş, yüzü bembeyaz haldeydi. Eda o sırada ona çok şey söylemek istemiş ama hiçbirine ne cesareti ne de gücü kalmıştı.
Eda: Ya bir şey söylesenize artık. İyi mi bebeğim?
Serkan: Ben çok çok özür dilerim. Dilek Hanım nasıllar? Lütfen bir şey söyleyin!
Dilek Hanım: Eda, Bebeğimiz yaşıyor.
Serkan-Eda: Oh!
Dilek Hanım: Ama...
Serkan: Ama ne?
Dilek Hanım: Ama kalp ritimleri çok güçsüz.
Çok yavaş ve zayıf. Rahimin etrafında strese bağlı kanama odakları oluşmuş. Bunların da bebeğe zarar verme ihtimali çok yüksek.
Eda: Hayır, hayır benim bebeğim yaşayacak!
Dilek Hanım: Şu anlık evet Edacım ama tutunması zor gözüküyor. Bunu söylemek benim için hiç kolay değil ama bebeği kaybediliriz...
O an dünya 1 dakikalığına durmuştu sanki. Eda Dilek Hanım'ın söylediklerini kafasına döndürüp duruyordu. Hayır, bebeği kaybedemezdi. O ona verilmiş bir mucizeydi ve her ne olursa olsun o bebeği kaybedemezdi!
Serkan ise sürekli kafasında kendisini suçluyordu. Yaptığı hata bebeğini hatta bu hayattaki en sevdiği iki kişiyi kaybetmesine yol açabilirdi. İşte o zaman hayat onun için tamamen biterdi!
Eda burnunu çekerek konuşmaya başladı.
Eda: Yapabilecek bir şeyimiz olmalı Dilek Hanım. Lütfen söyleyin hiç mi yapacak bir şeyimiz yok?
Dilek Hanım: Şu anlık bekleyip süreci izlemekten başka yapacak hiçbir şeyimiz yok çocuklar. Bu süreçte sakın ama sakın stres yapma Edacım. Senin kafana takıp içinde büyüteceğin küçücük bir üzüntü, stres bile bebeğini etkileyebiliyor. Serkan burada sana çok iş düşüyor.
Eda'nın gözleri yavaşça Serkan'a kaydı. Dağılmış haldelerdi ve bu sefer toparlanabilecekler miydi bilmiyordu...
Serkan: Siz hiç merak etmeyin Dilek Hanım.
Dilek Hanım: Edacım beslenmene çok dikkat ediyorsun. Stres, üzüntü kesinlikle yok anlaşıldı mı?
Eda: Evet. Çok sağolun.
Serkan: Şey Dilek Hanım. Bir önceki kontrolde bir sonraki kontrolde cinsiyetinin belli olabileceğini söylemiştiniz. Belli mi acaba?
Eda heyecanla doğruldu.
Dilek Hanım: Bir tekrar bakalım çocuklar.
Dilek Hanım ultrason cihazıyla bebeği kontrol ettikten sonra yüzünde bir gülümsemeyle Eda ve Serkan'a döndü.
Dilek Hanım: Eveeet. İnatçı ve güçlü miniğimiz sonunda bize kendisini gösterdi. Hazır mısınız?
Serkan: Aynı annesi gibi...
Eda Serkan'a baktı. Ama bakışları boştu. Sanki gözleriyle neden bana bunu yaptın, neden bizi bu hale getirdin diye haykırıyordu...
Eda-Serkan: Evettt!
Dilek Hanım: O zaman tebrik ederim. Çok güzel, pamuk gibi bir kızınız olacak:)
Eda bir an da Serkan'a sarıldı. O an sanki orada sadece ikisi ve bebekleri vardı. Kızları olacaktı. En az Eda kadar güzel ve en az Serkan kadar tatlı:) bir kızları olacaktı...
Eda bir an da Serkan'a sarıldığını fark edip kendisini geri çekti. Serkan buruk bir tebessümle Eda'ya bakıyordu. Eda ise kızgın bir şekilde kafasını Dilek Hanım'a çevirdi.
Dilek Hanım: O zaman 3 hafta sonra tekrar bekliyorum. Edacım karnına bu aralar kramplar girmesi çok normal. Bu aylarda bebek yavaş yavaş annesine kendisini hissettirmeye başlayacaktır. Eğer bu kramplar 1 dakikadan daha uzun sürerse hemen hastaneye gelin lütfen. Her zaman beni arayabilirsin.
Eda: Çok teşekkür ederim Dilek Hanım.
Eda önde Serkan arkasında odadan çıktılar. Dışarıda onları merakla bekleyen Ferit, Ceren, Pırıl, Engin, Selin ve Efe'nin yanına gittiler. Herkes buraya toplanmış, koridorda bir oraya bir buraya gidip duruyorlardı:)
Eda yürümekte biraz zorluk çekince Serkan yardımcı olmaya çalıştı ama Eda eliyle onu ittirdi.
Ceren: Canım benim nasılmış ufaklık? Sen nasılsın?
Eda:...
Ceren: Eda korkutma bizi!
Serkan: Onu... onu kaybedebiliriz...
Herkesin gülümsemesi bir an da solmuştu. Ne Eda'nın ne de Serkan'ın yüzüne bakabiliyorlardı...
Eda: Hayır! Hayır kaybetmeyeceğiz. Yaşaması için küçücük bir ihtimal bile olsa ben bu ihtimal için her şeyi yaparım. Sakın bir daha bu kelimeyi kullanma!
Serkan: Eda ben özür dilerim.
Eda: Sen hep özür dilersin Serkan. Hep bilerek yapmazsın. Hep beni düşünerek yaparsın. Değil mi? Ama günün sonunda yine hayal kırıklığına uğrayan ben olurum.
Serkan: Biraz haksızlık etmiyor musun?
Eda: Tartışmaya gücüm kalmadı Serkan.
Selin ortamı yumuşatmak için araya girdi.
Selin: Edacım güzelim benim. Tabii ki hiçbir şey olmayacak sarı teyzoşunun bir tanesi o. Daha onunla biz neler neler yapacağız... Öyle değil mi halası?
Pırıl: Tabii öyle. Halasının çilekli pastası o. Oy kuzum benim:)
Ferit: Cinsiyeti ne zaman belli olacakkk?
Ceren: Ferit!
Selin: Boş boğazlığın kaçıncı seviyesi Feritçim?
Ferit: Ya arkadaşlar tabii ki öncelikle sağlıklı olsun ama ben de ona göre planlarımı yapmam lazım.
Eda'nın yüzünde minik bir tebessüm oluşmuştu.
Eda: Ne planıymış o?
Serkan: Oğlum sen benim çocuğumla ne planı yapıyorsun?
Ferit: Şimdi şöyle ki gençler. Eğer kız olursa kendimi şimdiden her türlü bebeğe, ya da araba severse arabaya, her türlü evcilik oyununa hazırlamam gerekiyor. Eğer erkek olursa birlikte oynayabileceğimiz bilgisayar oyunlarını o doğana kadar öğrenmem gerekiyor. Çok önemli!
Efe: Görüyor musunuz arkadaşlar ne dertler var?:)
Ferit: Dalga geçmesene oğlum. Konu dağıldı. Belli mi belli miiii?
Eda: Evet!
Hepsi bir ağızdan: Neeeeeee?:)
Serkan: Kız babası oluyorummmm!:)
Ferit: Alllaaaaah beeee! Ferit amcasının güzeli geliyoooorrr!
Herkes o kadar sevinmişti ki başındaki bütün dertleri bir anlık da olsa unutmuşlardı. Hatta bir an Eda Serkan'a bile sarılmıştı:)
Derkeeen tam hastaneden çıkacakken kapıda birisi göründü... Tabii ki Serra!
Serra: Ben geçmiş olsun demek için gelmiştim. Serkan iyi misin?
Eda sinirle bir Serra'ya bir Serkan'a bakıyordu.
Eda: Hadi Ceren gidelim!
Serkan: Eda bir dakika bekler misin? Nereye gidiyorsun?
Eda: Gidiyorum Serkan. Hem bak o yanında zaten. Eksikliğimi hissetmezsin.
Serkan: Eda evimize gidelim sakin sakin konuşalım lütfen!
Eda: Hayır Serkan. Senin yüzünü bir dakika bile görmeye tahammülüm yok. Yoruldum ben anlayabiliyor musun? Mola! Ara verelim ya da her ne olacaksa olsun.
Serkan: Ne arası Eda?!
Eda: Benim kendimle baş başa kalmam gerekiyor Serkan. Sevdiğim adamın kim olduğunu, kendimin kim olduğunu hatırlamam gerekiyor. Yarın eve eşyalarımı almaya geldiğimde lütfen evde olma! Hoşçakal...
Eda arkasını döner dönmez gözünden bir damla yaş düşmüştü. Şu kelimeleri söylerken çektiği acıyı hiç kimse anlayamazdı... Ama mecburdu. Hem bebeğini hem kendisini korumak için buna mecburdu. Olmuyordu işte. Çabalayınca da olmuyordu. Serkan'la ilk sevgili oldukları zamanda sanmıştı ki masallardaki gibi çok güzel bir hayatı olacak, hep beyaz bulutların üstünde gezecekti.
Ama öyle olmamıştı. Serkan'la birbirlerine hep mutsuzluk getirmişlerdi.
Ceren Eda'yla birlikte Ayfer halanın evine gitti. Ayfer hala kapıda Eda'yı bitkin bir şekilde görünce çok korkmuştu. Ve tabii kızlar da. Eda'yı yatırdıktan sonra Ceren onlara bir bir her şeyi anlatmıştı. Ayfer hala Serkan'a çok kızmıştı. O Serkan'a güvenip en değerlisini emanet etmişti.

Aslında her şeyin bir bedeli vardır. Aşkın da bedeli buydu işte. Güçlüysen zorluklarla mücadele edebiliyor altından kalkabiliyorsun. Ama yeteri kadar güçlü değilsen o zorlukların altında aynı enkazda kalmış gibi kalıyorsun.
Serkan ve Eda da şimdi bir enkazın altındaydılar.
Bu enkazın altından sağ çıkabilecekler miydi bilmiyorlardı. İkisi de birbirini hala çok seviyordu ve her şeyden öte artık onları isteseler de istemeseler de birbirlerine bağlayan çok daha kuvvetli bir bağ vardı. Ama birbirlerini sürekli mutsuz eden bir çift bebeklerini bu hengameden nasıl koruyacaklardı? Ya da bebeklerini enkazın altında kalmaktan kurtarabilecekler miydi?
Ertesi gün...
Eda canı hiç istemese de kızı için kalkmış, bir şeyler yemiş, sanki hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyordu...
Biraz sonra hazırlanıp kapıda görününce Ayfer hala da kızlar da şaşkınlıkla Eda'ya baktılar.
Ayfer hala: Eda, kuzum nereye böyle?
Eda: Eve gideceğim hala. Eşyalarımı toplayıp geleceğim.
Ayfer hala: Kuzum Serkan'la karşılaşacaksın şimdi yine üzüleceksin. Sen gitme. Kızlar alır gelir. Değil mi kızlar?
Fifi: Biz alırız Edacım.
Eda: Serkan evde olmayacak. Eşyalarımı alıp geleceğim.
Eda Ayfer halanın seslenişlerine aldırmadan evden çıktı. Arabasına binip eve doğru gitti. Eve vardığında canı ne kadar istemese de içeri girmişti.
Her yerde anıları vardı. Hangi köşeye baksa içi sızlıyordu. Ne ara bu noktaya gelmişlerdi? Bilmiyordu. Düşündükçe başa dönüyor, çıkmaza giriyordu. Burnunu çekip yatak odasına doğru ilerledi. Serkan'ın giyinme odasındaki gömleklerinden birisini alıp kokladı. Kokusunu unutmaktan korkuyordu...
Dolaptan bir valiz çıkarıp kıyafetlerini koymaya başladı. Arkadan adım sesleri gelmeye başlamıştı.
Korkuyla arkasını döndü. Arkasında ona içli içli bakan Serkan'ı gördü. O an ona o kadar sarılmak istemişti ki ama yapamıyordu. Ne zaman Serkan'a karşı yumuşasa aklına Serra, o fotoğraf geliyordu...
Arkasını dönerek konuşmaya başladı.
Eda: Gelmemeni söylemiştim.
Serkan: Biliyorum.
Eda: Ne işin var burada o zaman?
Serkan: Konuşmak istiyorum Eda. Bu sefer dinlemeden çekip gitmene izin vermeyeceğim.
Eda: Sana yalan söylemedim. O kız eski sevgilim değil diyebilecek misin?
Serkan:....
Eda: Konuş dinliyorum. Diyebilecek misin?
Serkan: Eda o an sana söylemeliydim biliyorum ama söyleyemedim işte. Çocuklukta yaşanmış bir şeydi işte. Bitti gitti. Ya bilmiyor musun benim için sadece sen varsın Eda. Başka birisi olamaz. Anlamadın mı hala?
Eda: Her neyse Serkan. Biraz uzaklaşmak istiyorum. Kendimi dinlemeye ihtiyacım var. Çekilir misin önümden?
Serkan: Eda...
Eda: Serkan dibi gördük işte anlamıyor musun?Biz bebeğimizi kaybediyorduk az daha. Bebeğimizi daha doğmadan kendi felaketlerimizden koruyamıyoruz. Doğduktan sonra nasıl koruyacağız? Serkan biz bebeğimizin cinsiyetini öğrenirken birbirimizden kopuktuk. Belki de hayatımızın en mutlu anında doya doya sevincimizi bile yaşayamadık. Ben bebeğimizi korumak için gidiyorum Serkan. Böylesi üçümüz için de daha iyi olacak. Şimdi önemden çekilir misin?
Eda çıkmadan önce son bir kez Serkan'a baktı. Dolan gözleri ve titreyen sesiyle " Hoşçakal Serkan!" Dedi...
Serkan: Her ne olursa olsun ben hep seni sevdim. Ve hep seveceğim...💔

Herkese merhabaaaaa! Pazar gelir demiştim ama yetiştirdiiiim. Bu bölüm de duygusal bir bölüm olduuu. Ben yazarken çok duygulandım umarım size de duyguyu geçirebilmişimdir.
Bir sonraki bölümde umarım güzel şeyler oluuuur:) Ve eklediğim şarkı tam Eda ve Serkan'ı anlatmıyor muuu?
Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle🧡

Sen Çal Kapımı💜 (Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin