Eski bir inanışa göre: "Her iç çekişte kalp bir damla kan kaybedermiş."
~William Shakespeare, Hamlet~
(Lütfen müzikle birlikte okuyun. Gerçekten çok daha hissediliyor🙏🏻)
Eda sevdiği adamı, hayallerini o evde bırakıp kapıyı çekip çıkmıştı. Serkan vazgeçmek istemiyordu. Bebeğini de Eda'yı da bırakmak istemiyordu. Böyle bitsin istemiyordu...
Eda kapıdan çıktığında yolun karşısına park ettiği arabasına doğru koşar adım gidiyordu. Serkan da evden çıkıp hızlı bir şekilde Eda'nın peşinden gidiyordu. Hiçbir şey umrunda değildi. Eda karşıdan karşıya geçmiş arabasına binecekken Serkan'ın onun peşinden geldiğini gördü. İçinden "Gelme Serkan lütfen gelme. Daha da zorlaştırma." diyordu.
Serkan: Eda lütfen bekle!
Eda: Serkan gelme lütfen gelme!
Serkan karşıdan karşıya geçmeye çalıştığı sırada Eda'dan gözünü ayırmıyordu. Tam o sırada bir korna sesi... Eda'nın çığlığı... Serkan'ın yere yığılışı...
Serkan karşıdan karşıya geçmeye çalışırken bir araba hızla ona çarpmış ve beklemeden kaçmıştı. Eda gözyaşları içinde "yardım edin!" diye bağırıyordu.
Eda: Sevgilim dayan lütfen dayan! Yardım edin! Kimse yok mu! Ser-Serkan lütfen bizi bırakma! Özür dilerim sevgilim seni dinlemediğim için özür dilerim.
Serkan kanlar içinde yerde yatıyordu. Bilinci kapanmadan son kelimelerini söyledi...
Serkan: Ed-Eda ( öksürme sesi)
Eda: Yorma kendini sevgilim.
Serkan: Eda seni hep çok sevdim. Ben sadece seni sevdi-(öksürme sesi) Son nefesime kadar...
Eda: Hayır öyle şeyler deme Serkan deme!
Eda hıçkıra hıçkıra Serkan'ın elinden tutarak ağlıyordu.
Serkan: Kızımıza çok iyi bakacağını biliyorum. Ona-ona babasının onu ne kadar çok sevdiğini hep anlat olur mu?
Eda: Serkan sus! İyileşeceksin ve bunları birlikte anlatacağız.
Serkan: Çok mu- mutlu ol güzelim. Kızımız ve benim için ço-çok mutlu ol. Eğer bir gün yeniden birisini seversen beni düşünme güzelim. Mutluluğunu doya doya yaşa...
Serkan son kelimelerini söyledikten sonra eli Eda'nın elinden düşmüş, bilinci kapanmıştı.
Eda: Serkaaaaaan! Hayır gitme Serkan! Hayır bırakma beni! (ağlama sesi)
Yoldan geçen bir kaç kişi durumu görmüş ambulansı aramıştı. Yan komşuları Duygu Hanım Eda'yı ve Serkan'ı o halde görünce korkudan ne yapacağını şaşırmıştı. Eda'yı kaldırmaya çalışıyordu. Ama Eda hiçbir tepki vermiyordu. Kafasını Serkan'ın göğsüne koymuş tepkisizce yanında yatıyordu...
Kızlar Eda gelmeyince merak etmiş evlerine gelmeye karar vermişlerdi. Evin önüne vardıklarında kalabalıktan hiçbir şey görememişler biraz ilerleyince yerde kanlar içinde yatan Serkan'ı ve onun yanında gözünü bile kırpmadan yatan Eda'yı görmüşlerdi. Üçü de şoka uğramış gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Melo olduğu yerde donup kalmıştı.Ceren hızla yere eğilip Eda'yı kaldırmaya çalıştı. Serkan'ın kanı Eda'nın kazağına bulaşmıştı. Eda kazağındaki kandan gözlerini ayırmadan Serkan'ın yanında yatıyordu.
Ceren: Eda, Eda lütfen kalk. Eda beni duyuyor musun? Edaaa?
Eda hiçbir tepki vermiyordu.
Melo: Dadam, Dadam çok iyi olacak eniştem bak ambulans da geliyor. Hadi kalk lütfen nolursun.
Eda tepki vermeden konuşmaya başladı.
Eda: Az önce beni ne kadar sevdiğini söylüyordu. Sadece bir kaç dakika önce. Şimdi, şimdi kanlar içinde yatıyor...
Eda tekrar hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Orada olan herkesin gözlerinden yaşlar akıyordu.
O sırada ambulans da gelmişti. Eda'yı Serkan'ın üstünden kaldırmaya çalışıyorlar ama Eda bırakmıyordu. Fifi Erdem'i aramış, Ceren de Ferit'i aramış hastaneye gittiklerini hemen gelmelerini söylemişti.
Eda: Hayır bırakmam! Hayır!
Ceren: Edacım hadi bırak ki bir an önce hastaneye gidelim hadi güzelim!
Eda yavaş yavaş bırakmış Ceren'den tutunarak ayağa kalkmıştı. Karnını ovalayıp kendince bebeğinin korkmamasını sağlamaya çalışıyordu...
Kısa bir süre sonra hastaneye vardılar. Serkan'ı sedyeye almış ameliyathaneye doğru götürüyorlardı.
Eda: Burdayız sevgilim. Seni bekliyoruz...
O sırada Ferit, Engin, Erdem, Efe, Selin, Pırıl da hastaneye girmişlerdi. Hepsi o kadar çok korkmuştu ki... Engin bağırarak duvarları yumrukluyordu.
Engin: Biri bir şey söylesin! Nasıl benim kardeşim nasıl!
Pırıl ve Selin'in de gözleri dolu doluydu. Ağlayıp Eda'yı üzmemek için dişlerini sıkıyorlardı.
Eda ameliyathane koridorunda karnını tutarak bir oraya bir buraya gidip geliyordu. Kızlar onu sakinleştirmeye çalışıyor ama dinlemiyordu.
Selin: Eda hadi artık otur canım. Beklemekten başka çaremiz yok zaten. Böyle yaparak kendini de bebeği de yoruyorsun.
Eda: Benim yüzümden! Allah kahretsin benim yüzümden! Bana koşarken oldu. Benim yüzümden ben şimdi ne yapacağım Selin ne yapacağım! ( Ağlama sesi)
Pırıl: Eda saçmalama sen böyle olsun ister miydin? Serkan çok güçlüdür o toparlanacak çıkacak oradan!
Eda sandalyeye oturmuş tek bir yere bakarak sürekli aynı şeyi söylüyordu.
Eda: Benim yüzümden, benim yüzümden!
Fifi Ayfer halayı aramış kaza haberini söylemişti. Ayfer hala da hemen Aydan Hanım'a gitmişti.
Melo da Seyfi'yi aramış, haberi vermiş, Aydan Hanım'a yavaş yavaş anlatmasını söylemişti.
Kısa bir süre sonra Aydan Hanım, Ayfer hala ve Seyfi de hastaneye gelmişlerdi. Aydan Hanım o kadar korkmuştu ki...
Hıçkıra hıçkıra ağlıyor, sürekli birilerine bir şey soruyordu. Aydan Hanım Eda'yı görünce koşarak ona sarıldı. Hastanenin ortasında birbirlerine sarılarak ağlıyorlardı.
Ayfer hala da Eda'ya sarılıp onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
Eda: O...o giderse ben ne yapıcam hala ne yapıcam! Kiminle uyuyucam, kiminle hayaller kurucam? Ne yapıcam ne yapıcam?
(Ağlama sesi)
Ayfer hala nasıl teselli edeceğini bilmiyordu. Kelimeler boğazında düğümleniyor, bir şey söyleyip de Eda'yı sakinleştiremiyordu...
Ayfer hala: Kuzum bak sen de biliyorsun Serkan çok güçlü. O ameliyattan sağ Salim çıkacak. Ama senin bebeğin için dirayetli olman gerekiyor. Hem Serkan seni böyle görse kim bilir ne kadar üzülürdü.
Pırıl: Edacım biraz uyumaya çalışsan(?)
Eda: Uyuyamam. Burda onu görene kadar bekleyeceğim. Kimse bana sakin ol, uyu, yemek ye demesin!
Saatler geçmişti. Serkan yaklaşık 5 saattir ameliyattaydı. Derken ameliyathane kapısı açıldı ve doktor onlara doğru geldi.
Hepsi heyecanla ve umutla doktorun ne diyeceğini bekliyorlardı. Eda doktorun ağzından çıkacak kelimelerden o kadar korkuyordu ki hissetmişti. Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Doktor bonesini çıkarıp eline aldı. Söylemekte zorlanıyordu. Gözleri yavaşça Eda'nın karnına kaydı. Çaresizce sakin sakin anlatmaya başladı.
Doktor: Öncelikle sakin olmanızı istiyorum. Eda Hanım siz özellikle. Çok ağır bir darbe almıştı. Elimizden gelen her şeyi yaptık.
Eda yanında duran Ceren'e tutundu.
Doktor: Şu an da beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok maalesef. Hayati tehlikesi hala devam ediyor. Yoğun bakıma alıp uyanmasını bekleyeceğiz.
Eda: Ne kadar sürer uyanması?
Doktor: Onu bilemeyiz Eda Hanım. Bu belki 1 gün belki daha uzun bir süre. Çok geçmiş olsun.
Eda: Görebilir miyim?
Doktor: Yoğun bakıma aldıktan sonra kısa bir süreliğine görebilirsiniz. Lütfen 5 dakikayı geçmesin.
Serkan'ı ameliyathaneden çıkarıyorlardı. Orada öylece yatıyordu. Eda pes etmeyecekti. Uyanana kadar bekleyecekti. İnanmıyordu. Serkan'ın onu ve kızını bırakıp gidebileceğine inanmıyordu. Serkan hep savaşmış hiç pes etmemişti. Şimdi de savaşma sırası Eda'daydı. Her ne olursa olsun onu o morgda görene kadar bekleyecekti...
Eda: Burdayız sevgilim.
Aydan Hanım: Oğlum sakın, sakın gitme olur mu?
Engin: Burdayız kardeşim.
Serkan'ı yoğun bakıma aldıktan sonra doktor sadece bir kişinin görmesine izin vermişti. Herkes Eda'nın görmesini uygun görmüştü. Eda içeri girdi. Herkes odanın camından gözleri dolu dolu onları izliyordu...
Eda yavaşça karnını tutarak yatağın kenarına oturdu. Serkan'ın elini elleri arasına aldı. Gözyaşları içinde konuşmaya başladı.
Eda: Biz geldik sevgilim. Burdayız. Seni bekliyoruz. Biliyorum şu an beni duymuyorsun belki ama senden çok özür dilerim. Ben hiçbir zaman seni dinlemedim. Hep bu savaşta seni yalnız ve çaresiz bıraktım. Ama ben seni çok sevdim Serkan. Şimdi eğer gidersen... eğer gidersen ayakta dimdik duramam.Ben seninle güçlüyüm. Hani hep derdin ya bir çocuğumuz olsa onu mutlu etmek için her şeyi yapardık. Şimdi o geldi. Burada.
Eda Serkan'ın elini karnına götürdü.
Gözyaşları içinde konuşmaya devam etti. Camın arkasında duran arkadaşlarının da gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.
Eda: Ve babası olmadan yapamaz. Ben de yapamam. Ben sensiz yapamam Serkan. Lütfen gitme. Geri gel. Söz veriyorum artık pijamalarımı yatağa fırlatmayacağım:)
Hemşire: Eda Hanım artık sizi dışarı alalım. Buyurun.
Eda güçlükle Serkan'ın elini bıraktı. Ayağa kalktı ve "Seni her ne olursa olsun bekleyeceğim sevgilim..." dedi. Arkasını döndü tam çıkacakken dıt dıt dıt dıt diye sesler duymuştu. Monitörde yanan tek çizgi...
Odaya giren doktorlar...
Serkan'ın kalbi durmuştu... Yolun sonu muydu? Ama daha yaşayacak çok şeyleri vardı. Belki de yoktu... Yolun sonu dedikleri buydu belki de...
Her aşk bir gün hayal olur...Herkese merhabaaa. Yine bana kızacağınız bir bölüm🥺
Duygulandım zaten pek bir şey söyleyemiyorum.
Musmutlu ve sağlıklı bir hafta olsun💜
Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle💜
Umarım Serkan'a bir şey olmaz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Çal Kapımı💜 (Kurgu)
RomanceÇok sevdiğim dizi sen çal kapımıyı kendim hayali olarak kurgulamaya çalıştım.