" Gitmek gerekir bazen, fazla yormadan, daha çok bıktırmadan. Eğer vaktiyse; Ardına bile dönüp bakmadan.
~Can Yücel~
Kimi zaman çok severiz, bittiğinde ise onsuz yapamayacağımızı düşünürüz. Ama öyle değildir. Biz ne kadar üzülürsek üzülelim "ne kar yağmaktan vazgeçer ne de yağmur diner... Birileri bir yerlerde inadına mutlu olmaya devam eder." Çünkü hayat devam ediyordur. Öyle Ya da böyle, doğrusu Ya da yanlışlarıyla hayat devam ediyordur...
Serkan Eda'nın odasından çıktığında dağılmış haldeydi. Ayfer halanın seslenişlerine, kızların sorularına cevap vermeden arabaya binip gitti. Acaba o da bırakmalı mıydı savaşmayı bu kadar severken...
Eda Serkan gittikten sonra yatakta doğrulup hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Gözyaşlarını durduramıyordu. Acaba haksızlık mı etmişti Serkan'a? Dinlemeli miydi? Neyi dinleyecekti ki...
Kızlar Eda'nın ağlamasına dayanamayarak odaya girdiler. Hepsi Eda'ya sarıldı. Gerçeği anlatmaya çalışıyorlardı ama Eda dinlemiyordu. En sonunda Ayfer hala dayanamayarak bağırmaya başladı.
Ayfer hala: Eda artık dinler misin? Şu an boşu boşuna ağlıyorsun, boşu boşuna ayrısınız. Serkan seni aldatmadı! Bir dön bak artık etrafına. Senin sahip olduğun aşka sahip olmak isteyen bir çok insan var. Gör artık! Aaaa yeter ama ya!
Ayfer hala Eda'ya asla bağırmazdı ama bu sefer birisinin Eda'nın aklını başına getirmesi gerekiyordu.
Eda: Ne...na...nasıl aldatmadı hala?! O kız kimdi o zaman?
Melo: Ah Dadam ya dinlenmiyorsun ki. Basbaya aldatmadı İşte eniştem. Şimdi git çal kapısını❤️
Fifi: Ve o kızın kim olduğunu ondan öğren.
Ayfer hala: Kurtar aşkını Edam!
Ceren: Her ne olursa olsun❤️
Eda: Gidiyim değil mi?
Ceren-Melo-Fifi: Gittt!
Eda: Peki ya ona güvenmediğim için Serkan beni affetmezse?
Ceren: O zaman aşkınız için savaşma sırası sende olur Edacım...
Eda kısa bir süre durdu. Serkan'ın ona kızmasından, barışmamalarından korkuyordu. Ama yine de Serkan'la konuşması gerekiyordu. Hızlıca hazırlanıp evlerine gitmek üzere arabaya bindi. Eve vardığında ister istemez gözleri dolmuştu. Ama güçlü durmak zorundaydı. Anahtarla girmek istemedi. Kapıyı çaldı. Serkan kapıyı açtığında uykusuzluktan kızarmış gözlerini ve yorgun halini görünce dayanamayıp ağlayarak sımsıkı sarıldı Serkan'a. İkisi de o kadar yıpranmışlardı ki...
Serkan: Eda, gerçekten yapmadım. O kıza,Serra'ya zamanında burs vermiştik. Şimdi üniversiteyi bitirmiş, çok başarılı bir mimar olmuş. Teşekkür etmek istedi. Onun için yenmiş bir yemekti.
Eda: Serkan özür dilerim sana inanmadığım için. İnanmalıydım, Serkan asla böyle bir şey yapmaz demeliydim. Çok çok özür dilerim.
Serkan: Dileme sevgilim. Senin bir suçun yok ben sana anlatmalıydım.
Eda: Serkan yaparız değil mi?
Serkan: Neyi sevgilim yoksa şeyi mi? Onu hemen yapalım. Niye duruyoruz ki:)
Eda: Ya Serkan:) Onu demiyorum tabii ki. Yani eskisi gibi sımsıkı birbirimize sarılıp yeniden ayağa kalkabiliriz değil mi?
Serkan: Sen yanımda olduğun sürece ben her türlü zorluğa hazırım güzelim. Daha önce yaptık yine yapacağız. Birbirimize sımsıkı sarılacağız. Belki bu defa ayağa kalkışımızda iki kişi olmayız:)
Eda: Kim bilir belki de:)
Serkan: Eda zamanı gelmedi mi sence de?
Eda: Zamanı geldiğinde o gelip bizi bulacaktır sevgilim. Zamanı gelince...
Eda ve Serkan küllerinden yeniden doğuyordu. Her yıkılışı bir kaybediş olarak görürüz. Ama aslında öyle değildir. Her yıkılışımızda, her yanlışımızda biraz daha güçleniriz. Yeni hayallere, yeni hedeflere daha güçlü başlarız. İşte bu yüzden yanlış yapmaktan, yıkılmaktan korkmamalıyız:) Her yıkılış bir diriliştir aslında...
Aradan 1 hafta geçmişti...
Yine Art Life'da yoğun ve stresli bir gündü. Eda ve Serkan'ın barışma haberi herkesi hem mutlu etmiş hem de rahatlatmıştı. "Oh be!" demişlerdi.
Eda odasından çıkarken Pırıl'ın ağzını tutarak ve koşarak lavaboya gittiğini görünce o da endişelenip peşinden gitti. Pırıl lavaboya girmiş, kusuyordu.
Eda: Pırıl, iyi misin?
Pırıl: Ögkkk!
Eda: Pırıl bak korkutma beni!!!
Pırıl: Ed- Ögkkk!
Pırıl biraz rahatladığını düşünüp lavabodan çıkmasıyla tekrar kusması bir oldu:)
Eda: Kusma dur! Bana da geliyor Ya! Nerden çıktı bu şimdi. Ögkk!
İkisi birden lavabonun ortasına kusmaya başlamışlardı. Eda kustukça Pırıl, Pırıl kustukça Eda kusuyordu. Leyla bir an da içeri girince şok geçirdi:)
Leyla: Allah sizi kahretmesin! Ne yapıyorsunuz siz yaaa?
Pırıl: Ne yaptığımız çok belli değil mi Leyl-Ögkkk!
Eda: Pırıl dur artık ögkk!
Leyla: Arkadaşlar ambulans!:)
Eda: Hahahahha çok komi-Ögkkk
Leyla: Allahım bu görüntüleri sil hafızamdan!:)
Ortada hem çok iğrenç hem de çok komik bir görüntü vardı. Düşünsenize lavabonun içinde iki kadın biri kusuyor diğeri onu görünce başlıyor o da kusmaya. Ve onları izleyen bir Leyla...
Eda: Ne oldu bize Ya?
Pırıl: Dedim ben sana öğlen yemeğini çok yeme diye!
Eda: Sen sanki farksızsın.
Pırıl: Eda şu halimize bak yaaa, mahvolduk.
Eda: Offff offff!
Leyla: Bana bakın siz ne yediniz öğlen?
Eda: Siz ne yediyseniz onu yedik işte. Farklı bir şey yedik mi Pırıl?
Pırıl: Yok Edacım. Aynı şeyleri yedik işte.
Pırıl ve Eda kendilerini biraz topladıktan sonra lavabodan çıktılar. Serkan ve Engin toplantı odasında bir şeyler konuşuyorlardı.
Serkan: Siz iyi misiniz?
Engin: Kızlar yüzünüz çok solgun görünüyor,iyi misiniz siz?
Pırıl: İyiy-Ögkkk!
Eda: Pırıl yapma ya-Ögkkk!
Serkan ve Engin şok olmuş bir ifadeyle birbirlerine bakıp kusan Eda ve Pırıl'a bakıyorlardı...:)
Herkese merhabaaa! Umarım iyisinizdir. Bu bölüm geç geldi ve kısa oldu biliyorum ama diğer bölümde farklı olaylarla gireceğim için birleştirmek istemedim. Ha bu arada SÇK'nin senaristi değişmiş. Umarım bu bizim için bir felaket olmaz🙏🏻 Gelen gideni aratmaz umarım. Siz ne düşünüyorsunuzzz??? Bu arada oy vermeyi unutmayınnnn. Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle❤️🍉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Çal Kapımı💜 (Kurgu)
RomanceÇok sevdiğim dizi sen çal kapımıyı kendim hayali olarak kurgulamaya çalıştım.