Tolstoy şöyle diyor:
" Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar; ya bir insan bir yolculuğa çıkar ya da şehre bir yabancı gelir..."
(Müzikle birlikte okursanız sevinirim🙏🏻)Serkan mektubu okurken Eda'yla yaşadığı her an bir film şeridi gibi gözünün önünden geçmişti...Onu ilk gördüğü an, ilk sevgili oldukları gün, evlilik teklifi ettiği gün, düğün günü, kızlarının geliş haberini aldığı gün...Hepsi bir bir gözünün önüne geliyordu...Sanki bir rüyaymış, geçip gitmiş gibi...
Zaten onların şarkısında da demiyor muydu; "BİR YILDIZ GÖKYÜZÜNDE KAYAR YİTER, HER ŞEY OLUR HER ŞEY BİTER..."
Eda, Serkan'ın hayatından tıpkı bir yıldız gibi kayıp yitecek miydi? Serkan buna izin verecek miydi? Kızlar mektubu Serkan'ın elinden alıp okuduklarında evin içi Melo'nun bağırışları, Ceren'in hıçkırıkları, Fifi'nin haykırışları ile dolmuştu. Ama Serkan hiçbir şey duymuyordu. Gözlerini kapattı, elini kalbine koyup Eda'yı hissetmeye çalıştı...Hayır, yapamazdı, her ne olursa olsun Eda'yı da kızını da bırakamazdı, ikisini de kurtarmanın bir yolu olmalıydı, sevdiği kadının hayatı boyunca takıntılı bir ruh hastasının yanında yaşamak zorunda kalmasına, kızının başka bir adama "baba" demesine izin veremezdi...
Ne yapmalı, nereye gitmeli bilmiyordu ama hissediyordu Eda bir şekilde bir iz bırakmış olmalıydı. Böyle bitemezdi, bitmemeliydi...
Eda taksiye binip telefonuna atılan konuma doğru giderken elini kalbine koydu, Serkan'ı yanında hissetmeye çalıştı...Evet fiziki olarak buradan gidiyordu ama kalbini de ruhunu da tam olarak burada bırakıp gidiyordu...Onun evi Serkan'ın kalbi değil miydi zaten? Evet bundan sonra da kalbi atacak, yaşayacaktı ama sadece kızı için... Mecbur olduğu için... Hala bir şansları var mıydı, Serkan'a şu an mesaj atsa kızı da kendisi de kurtulabilir miydi diye düşünmekten kendisini alıkoyamıyordu.
Bir yandan bunu çok yapmak isterken bir yandan da kızını tehlikeye atmak istemiyordu...Ne yapmalı, nasıl yapmalı bilmiyordu ama kızını da kendisini de kurtarmanın bir yolunu bulacaktı!
Serkan evin içinde ordan oraya gidiyor, Eda'dan bir iz bulmaya çalışıyordu. Ceren çoktan polisleri aramış, herkes bütün havaalanlarını kontrole geçmişti. Bulacaklardı, her ne olursa olsun Eda'yı da Deniz'i de bulacaklardı...
Melo: Dadam ya dadaaam! Nerdesin!🥺
Fifi: Tamam sağlıklı düşünelim. Melo ağlamayı bırak! Kaan belli ki Eda'ya bir şekilde ulaşmış. Serkan sitenin kamera kayıtlarını kontrol edebilir miyiz?
Serkan: Aradım 10 dakikaya son 24 saatin kamera kayıtlarını getirecekler. Sevgilim, lütfen sana geç kalmış olmayalım, lütfen gitmemiş ol, lütfen!
Engin: Bakın eğer Eda şu an gidiyorsa büyük ihtimalle Kaan onu yurt dışına kaçıracak. Türkiye de kalmayı riske alamaz.
Ferit: Ve havaalanlarının özellikle de uçağın kimlik tespiti için riskli olduğunu düşünüp-
Ceren: İllegal yollardan gemiyle ülkeden çıkmaya çalışacak!
Pırıl: O zaman ne duruyoruz! Polislere haber verelim.
Serkan: Olmaz polisler olmaz. Ben tek başıma gideceğim. Polislere haber verip Eda'yı da Deniz'i de riske atamam.
Engin: Serkan şu an sağlıklı düşünemiyorsun abicim. Tek başına Eda'yı ve Deniz'i bulman imkansız. O zamana kadar çoktan gitmiş olurlar zaten. Ben Ali Bey'i arıyorum.
Serkan: Engin! Arama!
Engin: Arıyorum abicim. Ayrıca ben arkadaşımı sokakta bulmadım. Seni o psikopatın yanına tek başına göndermem.
Serkan: Engin!
Ferit: Serkan en doğrusu bu abicim.
Engin Ali Bey'i ararken kapı çalmış, yönetici Simay Hanım kamera kayıtlarını getirmişti. Hep birlikte Ali Bey'in gelmesini beklerken CD'yi bilgisayara takıp görüntüleri izlemeye başladılar.
Serkan: Biraz daha ileri sarsana Ferit.
Ferit: İşte! Bahçe kapısında bir kargo çalışanı var sanırım ve Eda'ya bir paket veriyor.
Serkan: Sar biraz daha ileri.
Selin: Burada Eda evden çıkıyor. Yaklaştırabilir misin biraz daha?
Ferit: Yapıyorum.
Selin: Ağlıyor galiba. Ya benim arkadaşım nerde ya nerde? Benim küçücük yeğenim nerede?!!
Selin daha fazla gözyaşlarına hakim olamayınca ağlamaya başlamış, Efe ona sarılıp sakinleşmesi için bahçeye çıkarmıştı. Herkes Eda'nın bahçe kapısının önüne çöküp ağladığını görünce darma duman olmuştu🥺 Ceren'in ağlamaktan gözleri şişmiş, Melo ve Fifi'nin dayanacak güçleri kalmamıştı. Serkan Eda'nın gözyaşlarını görünce sinirle duvara yumruk attı. En çok onları koruyamadığı için kendisine kızıyor, kendisini suçluyordu. Eda'nın da Deniz'in de tek bir gözyaşı için dünyayı yakardı!
Serkan: Allah kahretsin! Hiçbir şey yapamıyorum! Eşim ve kızım bir manyağın elindeyken ben hiçbir şey yapamıyorum!
Engin ve Ferit Serkan'ı sakinleştirmeye çalışırken Ali Bey ve ekibi gelmiş, hızla bütün sahil güvenlik ekiplerine haber verip limanları ve kontrol noktalarındaki ekipler denizlerdeki gemileri kontrol etmeye başlamışlardı. Eda gönderilen adrese vardığında limanda birkaç tane silahlı, mafya tipli adamlar, ortalarında da Kaan'ı ve onun kucağında ağlayan kızını görünce gözyaşları içinde koşarak kızına sarıldı...
Eda: DENİİİZ! Bebeğimmm! Annecimm! Geçti bir tanem! Anne artık burda bebeğim. ağlama aşkım anne bir daha seni asla bırakmayacak.
Kaan Eda'ya hayranlıkla bakıyor, bir yandan da planladığı şeyi başardığı için en iğrenç gülümsemesini saçıyordu. Artık Eda Serkan'ın yanında değil onun yanındaydı...Bu onun için büyük bir zaferdi! Ya da o öyle sanıyordu(!)
Kaan Eda'nın omzuna dokunmaya çalışınca Eda hızla kendini geri çekti.
Eda: Bırak! Sakın dokunma bana!
Kaan: Sevgilim! Sence biraz fazla uzak değil miyiz birbirimize? Ne de olsa artık bir ömür boyu birlikte yaşayacağız! Güzel kızımız, sen, ben ve doğacak kardeşleri...
Eda: Kes sesini! Sadece kızım için burdayım anladın mı? Onu o boş beynine sok! Sadece kızım için burdayım! Ben Serkan'ı çok seviyorum ve hayatım boyunca sadece onu seveceğim! Anladın mı?
Kaan Eda'nın ağzından çıkan sözlere çok sinirlenmiş, öfkesine hakim olamayıp Eda'ya tokat atmıştı.(Bittin sen Kaan efendi)
Kaan: Bana bak! Artık benim sevgilimsin, yakında benim karım olacaksın!
Eda: ASLA! Ben hep Serkan'ı sevdim ve hep onu seveceğim!:)
Kaan: Bindirin şunu tekneye! Kaptan!
Eda: Bırak dokunma Çek elini!
Kaan: Ahmet, kaptanı çağır bana! Çabuk!
Ahmet: Tabii Kaan Bey.
Kaan'ın çağrısı üzerine kaptan gelmiş, hazırlıklar tamamlanmış ve gemiye binip yola çıkmışlardı...
Eda'nın bütün umutları tükenmişti...Son ana kadar hep Serkan'ı beklemişti. O da biliyordu Serkan'ın onları bulamayacağını ama bir umut İşte...sadece bir umut...Eda için artık her şey bitmişti...(!)
Kaan Eda'nın karşısına oturmuş pis pis sırıtırken Eda da Deniz'i kucağına almış sımsıkı sarılıyordu. Artık bu hayattaki tek dayanağı kızıydı...
Kaan: Ne oldu? Çok sevdiğin kocan seni aramaya bile gelmedi mi?
Eda: Emin ol şu an ortalığı yıkmış beni,
bizi arıyordur!
Kaan: Hadi ama Eda! Serkan eğer şu an seni arıyor olsaydı zaten bulurdu. Bir şekilde ne yapar ne eder seni bulurdu. Bunu sen de biliyorsun. Ama yok bak etrafına Serkan var mı yok! Sen de artık bunu kabullenip yeni hayatına alışmaya başlasan iyi edersin!
Kaan'ın sözleri üzerine Eda'nın gözleri dolmuştu! Doğru söylüyor olabilir miydi? Acaba Serkan onu aramaktan, onlardan vazgeçmiş olabilir miydi?
Hayır, son ana kadar buna inanmayacaktı!
Eda: Neden yapıyorsun?
Kaan: Neyi?
Eda: Başka birisini seven bir kadından nasıl bir gelecek bekleyebiliyorsun? Çünkü bu baya acınası bir durum da!
Kaan: Zamanla sen de anlayacaksın beni ne kadar çok sevdiğini...
Eda çaresizce dışarı bakarken bir sahil güvenlik teknesinin gemiye yanaştığını gördü. Bir an da içi büyük bir umutla dolmuştu! Doğru değerlendirirse Belki de bu tekne onların kurtuluşu olabilirdi!
Kaan sahil güvenlik teknesinin onların teknesine yanaştığını görünce panik yapmış Eda'nın başına bir sürü adam diktikten sonra sahil güvenlik polisleri ile görüşmek için dışarı çıkmıştı.
Polisler tekneyi aramak için kendi teknelerinden Kaan'ın teknesine çıkmışlardı.
Kaan: İyi günler memur bey bir sorun mu vardı acaba?
Polis: Beyefendi kimliğinizi görebilir miyim?
Kaan: Tabii.
Polisler Kaan'ın eşkalinden şüphelenmiş ama kimlikte yazan isim uyuşmadığı ve fotoğraftaki Kaan Karadağ ile bu adamın pek benzemediğini düşünmüşlerdi. ( Kaan iki yıldır farklı bir kılıkla sahte kimlik kullanıyormuş.)
Polis: İçeriye de bakmak istiyoruz.
Kaan: Tabii buyrun.
Polisler teknenin içerisine girdiklerinde genç bir kadın ve kucağında bir bebek görünce durumdan biraz şüphelenmişlerdi çünkü onların aldığı bilgiye göre bulmaları gereken kişi genç bir kadın ve küçük bir bebekti.
Polisler: Merhaba hanımefendi. İsminiz neydi acaba?
Eda: Ed-
Kaan: Derya Tanır!
Polis: Kimliğinizi görebilir miyiz?
Kaan Eda için Derya Tanır adında sahte bir kimlik çıkarmış, polislere uzatmıştı. Polisler durumdan oldukça şüphelenseler de bir şey yapamamışlardı...
Polis: Derya Hanım siz bu beyefendinin nesi oluyorsunuz?
Kaan: Eşiyim.
Polis: Doğru mu Derya Hanım?
Eda " HAYIR" diye haykırmak istese de vereceği cevabın sonlarını getireceğini bildiği için evet demek zorunda kalmıştı...
Eda: E-Evet memur bey.
Polisler tekneden ayrılıp kendi teknelerine bindiklerinde polislerden birisi ceketinin cebinden üzerinde DENİZ NİL BOLAT yazılı bir emzik çıkartmıştı! Eda ve Serkan eğer bir gün Deniz kaybolursa emziğinden kim olduğunu anlamaları ve ailesine ulaştırmaları için üstünde ismi yazan bir emzik yaptırmışlardı:)
Polis: Bu emzik ne? Nereden çıktı bu?
Polis2: Ver bakalım. Bunun üzerinde Deniz Nil Bolat yazıyor. Hasan bizim aradığımız küçük kızın ismi neydi?
Polis(Hasan): İşte burda yazıyor. Deniz Nil Bolat! Annesi de Eda Bolat!
Polis: Bu kadın Eda Bolat, o küçük bebek de Deniz Nil Bolat olabilir!
Hasan: Zaten hareketleri de çok şüpheli değil miydi? Kadıncağız sanki yardım isteyecek ama susturuluyor gibi bir hali vardı.
Polis: Hemen hemen emniyet genel müdürlüğüne haber verelim. Tüm sahil güvenlik ekiplerine anons geç! Tekneyi takipte olacağız.
Hasan: Emredersiniz komiserim.
O sırada Serkan ve Ali Bey Eda'ya benzer birisinin görüldüğünü iddia edilen başka bir limana doğru giderken Ali Bey'in telefonu çaldı.
Ali Bey: Alo!
Polis: Komiserim ...limanında sahil güvenlik ekipleri bir teknede şüpheli bir durumla karşılaşmışlar.
Ali Bey: Nedir? Oğlum söylesene!
Polis: Sahil güvenlik ekiplerimizden birisi tekneden ayrıldığında ceketinin cebinde Deniz Nil Bolat yazılı bir emzik bulmuş ve kadın ve kızının bizim aradığımız şahıslar olabileceğini düşünüyor!
Ali Bey: Deniz Nil Bolat!
Serkan: Ne! Ne olmuş?!!
Ali Bey: Tamamdır. Ekipler takipte olsun. Adresi bana ulaştırın hemen. Geliyoruz!
Polis: Emredersiniz Komiserim.
Serkan: Ali Bey ne olmuş? Bulundu mu? Kızım ve eşim bulundu mu?
Ali Bey: Yüksek ihtimalle bulduk Serkan Bey. Ama gemi denizde açılır vaziyette olduğu için durum sandığımızdan daha tehlikeli olabilir. Oraya gittiğimizde sakın ani bir hareket yapmayın. Unutmayın en ufak hareketiniz kızınızı ve eşinizi tehlikeye atabilir.
Serkan: Tamam- tamam! Yeter ki bulalım.
Ali Bey ve ekibi geldiğinde denizde açılır vaziyette olan balıkçı teknelerinden önemli bir görev Rica ettiler. Bütün yardımsever balıkçı tekneleri yavaş yavaş Kaan'ın teknesinin etrafını sararken Kaan'da bir hareketlilik olduğunu çoktan sezmiş afedersiniz ama g*tü tutuşmuştu!
Kaan: Allah kahretsin! Bunlar nerden çıktı!
Eda: Serkan ne olursa olsun bizi bulacak demiştim sana. Bak geldi!
Kaan: Kes sesini kes!
Eda Deniz Nil'i kucağına almış, onu korumak istercesine sımsıkı sarılmıştı. Biliyordu, Serkan bir şekilde onları kurtaracaktı biliyordu.
Çevredeki balıkçı tekneleri etrafını sararken bir yandan da kendi aralarında konuşuyorlardı...
Balıkçı Haydar: Ne olmuş Mustafa?
Balıkçı Mustafa: Bu şerefsiz adam kadını ve çocuğunu kaçırmış. Zorla yurt dışına kaçırmaya çalışıyormuş Haydar abi.
Haydar: Demee! Şerefsize bak sen! Anca güçleri kadına ve çocuklara yetiyor zaten! Köpek! Elimizden gelen ne varsa yapalım Mustafa!
Mustafa: Polisler az önce diğer balıkçı tekneleriyle etrafını sarmamızı rica etti Haydar abi!
Haydar: Ne diyorlarsa hemen yapalım! O kadıncağızı ve çocuğunu kurtaralım!
Kaan etrafının sahil güvenlik ekipleri ve balıkçı tekneleriyle sarıldığını farkedince iyice paniklemiş ve elinde kalan son kozunu da oynamaya karar vermişti! O sırada limanda Serkan arabadan inmiş, kızlar, Engin, Efe, Ferit, Erdem, Ayfer ve Aydan Hanım hepsi gelmiş limandan Eda! Eda! Diye bağırıyor, Serkan'ı çok zor tutuyorlardı!
Ali Bey: (Anons ediyor) Kaan etrafın sarıldı! Kaçacak hiçbir yerin yok sen de biliyorsun! Eda'yı ve kızını bırak! Teslim ol!
Kaan: Yok ya! Onları benim elimden kolay kolay alamazsınız! Tek bir şartla!
Sahil güvenlik polisi: Şart falan diyor hala şerefsiz! Ne şartı lan ne şartı?
Kaan: Serkan buraya gelecek!
Eda: Hayır,hayır olmaz Serkan gelmesin Kaan lütfen!
Kaan: Ne oldu prenses! Kocanı öldüreceğimden mi korktun!!
Eda: Yalvarırım Kaan benimle ne istiyorsan yap ama Serkan'a ve kızıma dokunma! Lütfen!
Kaan: SERKAN BURAYA GELECEK! Yoksa kadını öldürürüm!
Kaan Deniz Nil'i tekneye bırakmış, Eda'yı tutup, kafasına silah dayayıp güverteye çıkarmıştı. Serkan Eda'yı o şekilde görünce etrafındaki kimseyi dinlemeyip, sinir krizi geçirmeye başladı!
Serkan: Bırakın! Bırakın gidicem! Ali Bey bırakın gideyim!
Ali Bey: Serkan Bey bu çok riskli!
Serkan: Bakın eğer gitmezsem Eda'yı öldürecek! Kaybedecek hiçbir şeyi yok! Yapabilir!
Ali Bey: Çok dikkatli olun! Bir sıkıntı olursa zaten sahil güvenlik ekiplerimiz orda!
Serkan Aydan Hanım'ın bağırışlarını dinlemeden sahil güvenlik botuna atlayıp gemiye doğru yola çıktı. Eda gelme diye çığlık çığlığa bağırırken Deniz Nil'de içerde ağlıyordu!
Eda: GELME! SERKAN GİTTT!
Serkan geminin güvertesine çıktığında Kaan ona pis pis sırıtıp, Eda'ya zarar vererek Serkan'ın canını yakmaya çalışıyordu.
Serkan: Eda! Eda geldim sevgilim dayan! Dayan güzelim!
Eda: Serkan git! Yalvarırım git! Seni öldürecek!
Serkan: Hiçbir şey yapamaz!
Kaan: Eeeh! Yeter kendi aranızda konuşmayın. Eveeet Serkan Bolat! Hoşgeldin, görüşemiyoruz bayadır!
Serkan'ın öfkeden delirdiğini görünce Eda'nın boynunu biraz daha sıkarak Serkan'ın canını yakmaya çalışıyordu.
Eda: Bırak! Bırak dedim sana!
Serkan: Şerefsiz köpek! Senin cezanı kendi ellerimle vereceğim! İt!
Kaan: Aaaaa bakıyorum da çabuk sinirlenir olmuşuz Serkan! Daha bunlar ne ki! Güzelim, Eda ama sana hiç yakışıyor mu bu hareketler sevgilim! Daha az önce gelecek hayallerimizden bahsediyorduk! Yeni evimizden, çocuklarımızdan...
Eda: Serkan yalan söylüyor!
Serkan: Biliyorum güzelim biliyorum!
Eda: Serkan Deniz Nil'i kurtar! Beni bırak ama onu kurtar!
Serkan: İkinizi de kurtaracağım güzelim! İkinizi de!
Kaan: Şimdi sizi öldürmek çok kolay biliyor musunuz? Ama ben acı çekin istiyorum. Bir insanın kollarınızda öldüğününü görün, her gözünüzü kapattığınızda gözlerinizin önüne son bakışlarım gelsin istiyorum. Beni asla ınutamayacaksınız! Görüşürüz eski arkadaşım, görüşürüz ilk aşkım, prenses!
Bir silah sesi...Kaan'ın Eda'nın kucağına yığılışı...Eda'nın hıçkırıklarla ağlamaya başlaması...Serkan'ın koşarak Eda'ya sarılması...
İşte Hayat dediğin sadece bir saniye!!
Herkese merhabaaaa!
Umarım çoook iyisinizdir! Bölümü yazarken baya heyecanlanarak yazdım! Umarım siz de okurken aynı heyecanı yaşamışsınızdır! Fazla detaylardan sıkılıyorsanız bana yorumlarda gerçekten belirtirseniz sevinirimmm! Bakalım bir sonraki bölümde neler olacak?
Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Çal Kapımı💜 (Kurgu)
Roman d'amourÇok sevdiğim dizi sen çal kapımıyı kendim hayali olarak kurgulamaya çalıştım.