"Charles, biliyorum, durumdan memnun değilsin ama bu bütün gün suratını asmanı gerektirmiyor." Charles, kollarının arasında içkilerle, televizyonda gördüğü yaşlı bir adamın kılığına girmiş Raven'a baktı. İşlerini kolayca halledebilmek adına bu kılığa girmişti ve işe de yaramıştı. Yine de arkadaşının da kendisi gibi bunu biraz olsun eğlenceli bulmasını isterdi.
"Raven." Charles bir anda durmuş sıkıntılı bir nefes vermişti. Raven bunu fark ettiğinde aynı şekilde duraksadı ve oğlana döndü.
"İyi misin sen? Yüzün çok solgun görünüyor. Hasta falan mısın?" Sesi gerçekten telaşlıydı ve Charles'a yaklaşıp elini alnına yerleştirmişti. Bu dokunuş ona çok tuhaf gelmişti, arkadaşının elleri normalde yumuşak olurdu ama bu yaşlı bir erkeğin elleri olduğu için sert ve tuhaftı. Bu şekilde sanki bir yabancıyla konuşuyor gibiydi. O yüzden bir süre daha sessiz kaldı.
"İyiyim. Sadece eve gidelim." Aslında eve gitmek de istemiyordu. Şu anda karşılaşmak istediği son kişi oradaydı. Gördükleriyle yüzleşmek istemiyordu ama sonsuza kadar da kaçamazdı.
Raven başıyla onaylayınca birlikte sessizce okula gelmişlerdi. Babası olmadığı için içerideki çocuklar çok daha rahat gözüküyordu. Hatta ortamdan tek rahatsız kişinin o olduğunu çok uzaktan gören bile anlardı. Raven, ellerindeki paketleri görünce üstüne üşüşmeye başlayan gençleri görmezden gelip arkadaşını çekiştirerek içeriye sokup odasına çıkarmış ve onu yatağa oturtarak karşısında dikilmeye başlamıştı.
"Anlat bakalım." Cevap yerine şaşırmış gibi bir yüz ifadesiyle karşılık alınca devam etti.
"Bir sorun olduğu belli Charles. Ben senin arkadaşınım ama öyle olmayan biri bile anlar. Bunun benimle ilgisi olduğunu da düşünmüyorum. Erik'in yanına gittiğinde iyiydin, ne olduysa o zaman olmuş. Ya anlatırsın ya da gidip ona sorarım." Bazen arkadaşının onu bu kadar iyi tanıması canını sıkıyordu. Kafasında dönüp duran şeyleri kendine saklamayı yeğlerdi.
"Bunu daha sonra konuşsak olmaz mı? Çocuklar seni bekliyordur şimdi." Raven omuz silkip yanına oturdu ve ellerini ellerinin arasına aldı.
"Onlar bekleyebilir. Sen bana ne olduğunu anlatana kadar gitmiyorum." Charles eninde Sonunda onu ikna edeceğini biliyordu, bu yüzden direnmekten vazgeçti.
"Erik'in birini öldürdüğünü gördüm." Ağzından çıkan sözcükler dilinde kötü bir tat bırakmış gibiydi. Bu kelimeleri bir arada söylemekten nefret etmişti. "Yani gözümle görmedim ama zihnini okurken..." O susarken Raven de bir süre ne diyeceğini bilememiş şekilde sessiz kalmıştı. Sonunda boğazını temizleyerek konuşabilmişti ama yine de sesi biraz çatallaşmış çıkmıştı.
"Neden onun zihnini okuyordun ki?" Şu an bu soruyu sormasına kendi bile inanamıyor gibiydi ama sadece bunu sormaya cesaret bulabilmişti.
"Ben..." Charles ne diyeceğini bilememişti. Ona gerçeği söylemek içinden gelmiyordu. Aynı anda iki itirafta birden bulunamazdı. "O benden istedi." diyebildi sonunda.
"Neden?"
"Bunu konuşmasak artık. Ortada daha önemli bir konu var. Şimdi ne yapacağımı bilmiyorum."
"Adamın... O kişinin... Öldüğünü gerçekten gördüğüne emin misin?" Sorduğu soru kendisine de mantıklı gelmemişti ama elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu. Charles gördüklerini anlattığındaysa aslında doğru soruyu sorduğunu düşünmüştü.
"Yani olayın nasıl o noktaya geldiğini ve daha sonra ne olduğunu bilmiyorsun." Charles zar zor seçilir bir şekilde başıyla onayladı. Daha sonra aklına bir şey gelmiş gibi kaşları çatılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want You By My Side // Cherik
FanfictionNe zaman bana ihtiyaç duyarsan orada olacağım. 🌈 #Cherik# 16.07.2018