Erik'in okula dönmesinin daha ertesi günüydü ki herkesi garip bir hava bürümüştü. Charles bunun farkındaydı. Erik'i ara ara görüyor, her seferinde de etrafında genç mutantlardan en az biri oluyordu. Tavırları ve karşısındakinin pür dikkat dinlemesi onları bir şeylere ikna etmeye çalıştığını anlamasına yetmişti. Charles'ın içini kötü bir his kaplıyordu ve buna izin vermemeye kararlıydı.
"Onunla konuşman gerek." Raven onu anlamamış gibi baktığında bahçede onlardan biraz uzakta bir öğrenciyle konuşan Erik'e baktı.
"Sen neden konuşmuyorsun?"
"Bana asıl niyetini anlatacağını sanmıyorum. Benden... Pek hoşlanmıyor."
"Benden hoşlandığını da sanmıyorum, ki ben de ondan hoşlanmıyorum. Bıraksak da kendi pisliğinde boğulsa olmaz mı? Seni yeteri kadar üzdü, daha fazlasına izin vermeyeceğim."
"Onu kendi haline bırakamayız, diğerlerini de kendisiyle birlikte sürükleyecek."
"Charles..." Raven devam etmeyince sonunda Erik'i gözlemlemeyi bırakıp ona dönmüştü.
"Seni uzun süredir tanıyorum ve asıl endişelendiğin şeyin ne olduğunu biliyorum. Sadece sebebini pek anlayamıyorum. Neden onu bu kadar önemsiyorsun?" Charles'ın cevap vermek için ağzını açmasıyla kapaması bir olmuştu, verecek bir cevabı yoktu.
"Raven?" Beklemedikleri kişiyle ikisi de oturdukları yerde kafasını kaldırıp davetsiz misafirlerine bakmıştı.
"Biraz konuşabilir miyiz?" Erik suratında pek de samimiyet barındırmayan bir ifadeyle ona bakarken Charles çaktırmadan kızı dürtmüştü.
"Ne söyleyeceksen ikimize de söyleyebilirsin." Erik, Charles'a göz ucuyla bakıp tekrar Raven'a döndü.
"Pek sanmıyorum."
"Neden?"
"Benim içeride birkaç işim vardı zaten, siz konuşun." Raven daha bir şey demeden oğlan hızla kalkıp okula girmiş girişte arkadaşını beklemeye başlamıştı. Çok da uzun sürmemişti ki kız asabi bir tavırla arkasından geldi.
"Ne ol-"
"Sonra konuşuruz." Ona hiç bakmadan yanından geçip giderken mırıldanmıştı bu kelimeleri. Raven ona ilk defa bu cümleyi kurmuştu ve bu daha da meraklanmasını sağlamıştı. Tekrar dışarıya bakındığında Erik'in hâlâ orada oturduğunu gördü. Yanına gitmekle gitmemek arasında kalmıştı ve sonunda bu işi kendi çözmesi gerektiğini düşünerek hızlı adımlarla onun yanına ilerledi.
"Ne yapmaya çalıştığını bilmiyorum ama kendinle birlikte arkadaşlarımın başını yakmaya kalkma sakın." Ani çıkışı kendini bile şaşırtsa da Erik tepkisizce ona dönmüştü.
"Buradaki kimseye kötü bir şey yapmam ben."
"Keşke sana inanabilseydim." dediğinde oğlan oturduğu yerden kalkıp ona iyice yaklaşırken sonunda yüzüne meydan okur gibi bir tavır takınmıştı.
"Madem bana bu kadar güvenmiyorsun neden babandan beni oradan çıkarmasını istedin Charles?"
"Öyle bir şey olmadı." Erik'in yüzüne eski zamanlarda yaptığı gibi samimiyetsiz bir gülüş yayılmıştı.
"Baban bana ne dedi biliyor musun? Sen istemesen bana asla yardım etmeyeceğini. Çünkü ona göre baş belasının tekiyim. Bu yüzden uğrunda savaştığım şeyi anlamayıp gelip bana çatıyorsun. Hayat buradaki gibi toz pembe değil. Dışarıda bizim gibilerin nasıl ötekileştirildiğinden habersizsin."
"Sen de mi böyle düşünüyorsun? Raven dışında bu okuldaki başka birini gördün mü yanımda? Ben burada her gün dışlanıyorum Erik. Senin veya diğerlerinin yaşadıklarını ben de yaşayabilirdim. Sırf bir şekilde şansım yaver gitti diye daha beni tanımadan hepsi benden nefret ediyor. Senin en azından nefret etmek için farklı bir nedenin vardır diye düşünüyordum. Sen de onlardan farksızmışsın."
"Charles ben-" Arkasını dönerken onu yakalamaya çalışmıştı ama başarısız olmuştu. Yine de Charles çatılmış kaşlarıyla ona dönmüştü.
"Keşke ben de senden nefret edebilseydim."
...
Charles tükenmişlik sendromu yaşıyor Erik dengesiz psikopat
sonumuz iyi değil
uyku tutmayınca trip dolu bir bölüm yazmak💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want You By My Side // Cherik
FanfictionNe zaman bana ihtiyaç duyarsan orada olacağım. 🌈 #Cherik# 16.07.2018