"Dökül bakalım." Charles arkadaşına anlam veremez bakışlarını yollarken yine sıkıntılı bir ifadeyle karşılık almıştı. Raven onu heyecanlı bir şekilde yatağına oturtmuş ve yanına geçip yüzüne cevap bekler gibi bakıyordu.
"Ne?"
"Neredeyse bir saattir yanındasın. En yakın arkadaşına anlatman gereken bir şeyler olmuş olmalı."
"Benim tek arkadaşım sensin Raven." Charles, kızın suratındaki ciddileşmeyi fark ettiğinde kaçamayacağını anlamıştı.
"Dalga geçmeyi bırak da anlat. Delirtme beni."
"Hiçbir şey olmadı. Biraz konuştuk sadece. Ve yine haklı çıktın, bana karşı hisleri var ama hiçbir zaman karşılık vermeyeceğini açıkça belirtti. Çünkü her türlü buradan gidecek." Charles sırtına inen hafif tokatla şaşkın şaşkın Raven'a baktı.
"Sana hiçbir şey öğretemedim mi ben? Gitmesini istemiyorsan ona göre davran ki o da gitmek istemesin."
"Nasıl yani?" Raven bir sır verecekmiş gibi arkadaşına yaklaştı, Charles gerçekten sessizce konuşacağını sanmıştı ama bir anda Erik'in yüzü gözleri önünde belirivermişti.
"Şimdi Erik tam burada olsa ve sana karşı gelmeyecek olsa ne yapardın?" Bunu Erik'in ses tonuyla duymak biraz garipti. Karşısındaki bedenin gerçek sahibinin o olmadığını bilse de ciddi ciddi onun hakkında düşünmeye başlamıştı. Ne yapacağını bilmiyordu ve bu kafasını iyiden iyiye karıştırmıştı.
"Oyun oynamanın sırası değil Raven. Yeterince kafam karışık zaten." Kız arkadaşının rahatsız tavırlarını görünce eski haline dönmüştü. Yine de suratındaki muzip tavır geçmemişti.
"Onu yanında istiyorsan çok uğraşman gerekecek. Erik'e tutulacak kadar aptal olmasaydın işin daha kolay olurdu. Ona gitmemesi için sağlam sebepler sunsan iyi olur." deyip göz kırpmıştı.
"N-ne yapmamı istediğini anlamadım." Raven onun utanıp başını eğmesine gülmemek için zor duruyordu.
"Bence gayet iyi anladın." Kız elini omzuna atıp hafifçe ittiğinde bu tavırlarına daha fazla dayanamayacağını anlayıp odadan çıkmıştı.
Her ne kadar arkadaşını anlamazlıktan gelmek istese de ertesi gün utana sıkıla Erik'in odasına gitmişti. Tıpkı onun yaptığı gibi uyanması için yanına çektiği bir sandalyeye oturmuş bekliyordu. Şu an aklından geçen uyanınca bu yaptığına kızıp kızmayacağıydı. Bir diğer düşüncesiyse uyurken ne kadar uysal gözüktüğüydü. Halbuki dengesiz ve neredeyse psikopatça denebilecek düşüncelere sahip biriydi.
"Charles..." Uykusunda sayıkladığını sanıp gülümseyecekken gözlerini de açtığını görmüştü.
"Burada ne işin var?" Konuşurken bir yandan da yatakta doğrulmuş ve bakışlarını ona sabitlemişti.
"Yine birlikte kahvaltı ederiz diye düşünmüştüm." Zar zor gülümsemeye çalışsa da Raven'la konuşmaları aklına geliyordu sürekli. Gerçekten ona daha yakın davransa gidip gitmeyeceğini merak ediyordu. Dün yeterince yakın davrandığını düşünüyordu gerçi ama belki de devamını getirmeliydi.
"Neden suratın bu kadar kırmızı. Hasta mısın?" Charles sorduğu soruyu başta algılayamamıştı. Erik'in eli yüzüne yerleştiğindeyse aklı iyice başından gitmişti. Bütün bu hisler ona çok yabancı geliyordu. Daha önce bir dokunuşuyla bu kadar etkilendiği biri olmamıştı. Belki de Raven onun aklıyla oynadığı içindi ama içten içe durumun farklı olduğunu biliyordu.
Yüzündeki el uzaklaşırken aniden bileğinden yakalamıştı. Erik bu hareketiyle şaşırmıştı ki kendisinin de ne yaptığı hakkında en ufak fikri yoktu. İkisi de uzunca denebilecek bir süre boyunca donup kalmış gibi birbirlerine bakıyorlardı.
"Ne oldu?" Erik gerçekten meraklanmış gibi duruyordu. Charles ona yaklaşırken de onun hareketlerini izlemekten başka bir şey yapmamıştı. Sanki bir şey yapmasını, en azından söylemesini bekler gibiydi. Charles yatakta onun yanına oturmuş ve daha fazla düşünmemeye karar verip dudaklarını buluşturmuştu. İşte bundan sonra ne yapması gerektiğini bilmiyordu ki Erik de bir şey yapmıyordu, bu da onun iyice güvenini kırmıştı.
Elini göğsüne yerleştirdiğinde onu yine kendinden uzaklaştıracağını düşünmüştü. Ama bu sefer eli sıkılaşmış ve sanki uzaklaşmasını istemiyormuş gibi tişörtünü kavramıştı. Dudaklarının aralandığını hissettiğinde neredeyse rahat bir nefes verecekti. Aslında gerçekten de ne yapacağını bilmiyordu ama ondan beklemediği şekilde nazik hareketleri ona uyum sağlamasını kolaylaştırıyordu. Bir süre sonra ise hareketleri alıştığı düzenim dışına çıkarak hızlanmaya başlamıştı. Erik'in elleri artık beline yerleşmiş ve dudaklarının aksine daha yumuşak hareketlerle orada geziniyordu.
Kendini ona bıraktığında bir an etrafındaki her şeyi unuttuğunu hissetmişti. Sanki dünyada sadece ikisi varmış gibi. Fakat bu his uzun sürmemişti. Erik ani bir hareketle ondan ayrılmış sinirli tavırlarla yataktan kalkmış ve zar zor duyulur şekilde küfürler ederek kapıyı sertçe kapatıp odadan çıkmıştı. Charles ise hem şaşkın hem de değildi. Bir şekilde sonunun böyle olacağını içten içe biliyordu ama bir ümit olmayacağını düşünmek istemişti.
...
Biliydim böyle olacanı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Want You By My Side // Cherik
Fiksi PenggemarNe zaman bana ihtiyaç duyarsan orada olacağım. 🌈 #Cherik# 16.07.2018