[13]

12.2K 462 21
                                    


"He he." deyip hızlıca tuvalete girdiğimde sabun aldım.
Efe ve Dilek beni kantinde bekleyeceklerdi. Ben de elimi yıkayıp onların yanına gidecektim.
Efe küçük çocuklar gibi slime getirdiği için ve zorla bana verdiği için elimin her tarafı slime olmuştu. Sıramda bir güzel slime oynadıktan sonra her şeyi de bana toplatmışlardı. Köle ben tabii(!)
5. yıkamamla beraber kapının kenarındaki peçeteye uzandım ve aynı zamanda sırtım ile kapıyı açmaya çalışıyorum.
Kapıyı açtığımda peçeteyle elimi sildim ve önüme döneneceğim zaman kafam sert bir şekilde bir yere çarptığı için inleyerek bir adım geri gittim.

"Önüne baksana geri zekalı!" sinirle başımı kaldırıp bana çarpan şeye baktığımda Karan hocanın elindeki kafam kadar olan kitapların alnıma çarptığını anladım.
Öfkemi ve hoca olmasını önemsemeyip kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Dikkat etsenize hocam..." dediğimde yanından geçtim. "Biz size çarpsak disipline gideriz!" dedim öfkeyle.
Hocaya hakaretten birazdan sen gideceksin oraya.

"İyi misin Berfu?" dedi Karan hoca yumuşak ve endişeli bir şekilde. Gözlerindeki endişe ve korku dolu ifadeyi görebiliyordum. 

"Götüm gibiyim sağ olun..." dediğimde gözlerimi yüzünden çektim. "Götüm bile daha iyi." dediğimde acıyan alnımı elimi yaslayıp arkama döndüm.

Bir adım ilerdiğimde önüme geçerek beni durdurdu.
Gözlerini alnımdayken endişeliyle konuştu. "Buz koyalım şişmesin. Gel benimle."

Bir adım yana kaydığında "Gerek yok ben yaparım." dedim ve merdivene ilerledim.
Yine önüme geçip beni durduğunda oflayarak ve bıkkınca yüzüne baktım.
"Ne yani çocuk taşıyamam, buz koyamam. Hep siz yaparsınız zaten." dedim alayla,  bir adım yana kaydım.

"İsteyerek yapmadım Berfu..." dedi sakince. "Ama benim yüzümden birisinin canı acıyor ve ona yardım etmek istiyorum tamam mı?" dediğinde bıkkınca başımı salladım.

"Hadi gel buz koyalım." dediğinde "Ben kendim koyarım." deyip yanından geçerek koşarak merdivenden indim.

Bir daha önümden geçme fırsatını göze alamazdım.
Yaklaşık 2 hafta falan aldım ceviz kadar şiş gezecektim. Ben koşmuyordum ama o koşuyordu sanırım. Çünkü acayip sert çarpmıştı ve acayip acıyordu. 

Kantine geldiğimde orta sıralarda oturan Efe ve Dilek'in yanına ilerledim.
Efe'nin yanına oturduğum da "Oha." dedi Dilek.
"Kızı sağlam bıraktık hasarlı geldi." diye devam etti.

Efe doğal bir şeymiş gibi "Yine kiminle kavga ettin Allah aşkına?" dedi ve sonra merakla bana bakmaya başladı.

"Kavga falan etmedim." dedim sandalyede yayıldığımda. "Karan hocanın elindeki kitaplara çarptım. Kitabın yanı da demirdendi... Çok mu kötü olmuş?"

"Yok ya en fazla kafan bir karpuz kadar şişmiş ve kızarık." diyen Efe ile korkarak ona döndüğümde Dilek'in
"Ona bakma sen hep abartır her şeyi biliyorsun.  Sadece mandalina boyutunda diyelim." dediğinde gözlerimi devirdim.
"Öyleyse iyi o zaman." dedim alayla.

Efe, "Buz koyalım kanka." dedikten sonra oturduğu yerden kalktı.
"Buz var mı bilmiyorum bu fakir okulda ama bir bakayım." Efe hızlıca kantinde çıktığında Dilek yanıma oturdu.

"Çok acıyor mu?" dediğinde başımı "Hayır." anlamında salladım.
"İlk çarptığımda çok acımıştı ama şimdi o kadar değil." dedikten hemen sonra telefonumdan ardı ardına bildirim sesini duydum.

Berfu gerçekten iyi misin?

Alnın acıyor mu?

Buz koydun mu?

Olmazsa krem sür tamam mı?

Kitabın kenarı demirdi. O alnını acıttı büyük ihtimalle. 

Demir ve çıkıntılıymış. Çok acımıştır alnın değil mi? 

Beni haberdar et. Merak ediyorum.

Bu arada çocuk taşıyamadığın için değil sadece sana yardım etmek istemiştim o gün. Belin ağrımasın diye şey etmiştim. 

Hem tabii sende buz koyabilirsin alnına. Ben o anlamda demedim.

Sadece sana yardım etmek istemiştim.

Beni yanlış anladın.




PARDON?! ✅ [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin