ÖNEMLİ OKU!!!!
Öncelikle sınır koymak zorundayım, çünkü ciddi anlamda okuyan var ama oylama ya da yorum yapmıyor. Hayalet okuyucu olmayın lütfen. Siz yorum yapıp düşüncelerinizi yazdıkça benim daha çok yazasım geliyor. Oy sınırı koymuyorum ama yorum sınırı var ve sınır +500 yorum.
7000 yakın kelime var ve 10 paragrafta bir yorum yapsan bile yine bu yorum rahatça geçilir. Neyse sıkmım sizi iyi okumalar.
SINIR +500 YORUM.
Keyifli okumalar.
🥃🥃🥃🥃🥃🌹🌹🌹🌹🥃🥃🥃🥃🥃
BÖLÜM SÖZÜ: "Ruhsuz bir ölüydü ruhum. Paramparça, kırık ve dökük."
GEÇMİŞ KESİT
7 YIL ÖNCE
31.12.2014
Gecenin, doğuşu ve batışı gibiydi hayatım, bir o kadar hızlı ve karanlık.
Benim için ise bunlardan önce pişmanlıklarım geliyordu, çok kolaydı dimi pişmanım affet demek... O kadar kolay söylenirdi ki, ne duyan kulağın ne de gerçekten işiten bir kalbin neler hissedebileceğini asla sorgulmazdı kişi, dilinden dökülen kelimeleri.Oysa çok kolay değil miydi, ne kadar zor olabilirdi ki bir insanın yüreğinde ki sızıyı dindirmek.
9 harf, 3 hece ve tek kelime, yapılan yanlışları örtmek için, onlara birer kılıf görevi edinmeye yemin etmiş gibiydi. Aynı kırılan bir ağaç dalı gibiydi insan yüreği benim için...Ah! İnsanları anlamıyorum bir türlü nasıl sürekli insan yüreğini bir cam bardağa benzetebilirlerdi ki... Oysa bardak cansızdı, ağaç dalı ise canlı, aynı kalp diye adlandırılan yüreğim gibi... Paramparça edilmeye mahkum edilip, ardından pişmanım kılıfının arkasına saklanan insanları asla anlama ihtimali taşımıyordum. Çok kolaydı onlar için, "Beni affet, pişmanım demek."
Sadece bir kaç kelime gerçekten onların yaptığı hatalarına bir perde indirip arkasının görünmemesini sağlayacaklarına inadıracak kadar zavallı olduklarını biliyordum içten içe.
Aynı Karan Kandemir gibi pişmanlığın arkasına saklanıp, her gece yarısı küçük yaralı bir çocuğu andırır gibi, ayaklarımın dibinde, pişmanım kelimelerini sıralaması gibi acımasızdı hayat. Kim bilir o ne yaşamıştı ki aynı yaralı küçük bir çocuk gibi gecelere sığınıyordu.
O benim cehennemimdi, aynı Cesur gibiydi. İçten içe birbirlerine bu kadar benzemelerini asla aklım almıyordu. Biri yakan taraf olurken, biri zemheri soğuğunda üşümeni sağlıyordu.Evet tamda öyleydi galiba,
Karan ateş,
Cesur buzdu, asla suyun feraklığını üstünde taşıyamayacak olan, uvuzlarına kadar
zemheriyi (Kara kış) andırıyordu.Saç diplerimden tırnak uçlarıma kadar sızı kendini belli ediyordu. Beyaz çarşafı ayaklarımın üstümden itip, ayak tabanlarımın yere değmesini sağladım. Ayak tabanlarımda hissettiğim sızıyla, "Ah!"diye inlemiştim. Uvuzlarıma kadar acı çekmemi kim kendine hak görüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE "KARANLIK ZİHİNLER" (+18)
ActionBir savaş vardı, ve herkes o savaşın kaybedeniydi. Eva Kumru Soykan, en dipsiz kuyuda bile cehennemi iliklerine kadar yaşıyordu. 4 Yaşında babasını kaybetti. 13 yaşında kaçırılıp türlü işkenceler yaşadı. 2 yıl esir kaldı. 15 yaşında deli hastane...