Sizden çok şey istediğimi düşünmüyorum sadece hikayemi okumanız ve yorum yapmanızı istedim ama bunu çok görenler oldu olsun yine de canınız sağolsun. Bir iki kişi okuyor olması bile benim için yeterli. İyi okumalar...🥃🥃🥃🥃🌹🌹🌹🌹🥃🥃🥃🥃
BÖLÜM SÖZÜ: " İntikamın soğuk ürpertisi, yanıtsız kalan tüm soruların cevabıydı."
Hayat acımasız malesef ki ben bunu çok küçükken öğrenmek zorunda bırakıldım. Bir kolum, insanların tabiriyle uçmamı sağlayan bir kanadım kırıldı.
Asla vazgeçmemem gerektiğini, kimseye acılarımı göstermemem gerektiğini en önemlisi de asla güvenmemem gerektiğini çok kötü tecrübe ettim.Ne kadar zaman geçerse geçsin o adamın dudaklarından çıkan sözcükler bir bir aklıma gelmekten bir yılan gibi beni zehirlemekten çekinmez hale geliyor. Bir gün ise onunla karşı karşıya gelme umudumu hiç bir zaman yitirmeyen kalbim , bir gün intikamımı alacağımın habercisi olan aklımın yanında yetersiz kalıyordu.
"Eva, hopp Eva kime diyorum." Sevim' in sesiyle kendime geldim.
"Ne demiştin?" diye sordum."Sen iyi misin, 3 aydır bu hâlde dalgınsın. Hala Cesur'u mu düşünüyorsun? Eva bugün son günümüz olaysız geçsin lütfen!"
"Yok ya sadece dalgınım. Ya görende ben bulaşıyorum sanacak onlar beni buluyor. Hem sen bir şey mi soylecektin?" diye sordum.
"Ya evet kuzum hani burası kafe ya burayada müşteriler gelip gidiyor, hani etrafına baksan mı diyorum. Yetiştiremiyorum." dedikleriyle etrafa baktığım da gerçekten haklı olduğunu gördüm. Kafe nerdeyse dolmuştu. Resmen mahçup olmuştum. Aylardır aklımdan çıkmayan bir anı sürekli gözümün önüne geliyordu. Yutkundum, hayatıma devam etmem gerekiyordu.
"5. Masanın siparişlerini alır mısın?"
"Tamam."
Yanından uzaklaşıp masalara göz gezdirdim. 5. Masaya doğru gittim. Önlüğümün ön cebinde ki defteri çıkarıp karşımda ki insanlara doğru baktım. Masa da toplam beş kişilerdi. İki kız, üç erkek. Biri en başta otururken diğerleri kız erkek şeklinde yanında oturmuşlardı.
"Hoşgeldiniz , ne sipariş etmek isterseniz?" Her gün her masaya yaptığım gibi aynı diyalogla başladım. Artık her gün aynı şeyleri söylemekten gına gelmişti. Garsonluk kolay bir meslek diyen kişiler halt etmişti.
Sarışın olan bayan "Ah tatlım, sen bana çilekli pasta yanına da soğuk bir kola getir."
Esmer bayanda aynı şeyleri istemiş sıra erkeklere gelmişti. Kumral olan bana sevimli şekilde bakarak "Sen, ben ve Ahmet'e çikolatalı kek yanına da aynı şekilde kola getir." dedi. Sıra en başta oturan yüzünü telefona gömüp kimse umurumda değil havalara atan kişiye bakmıştım."Bayım siz ne alırdınız?" Başını kaldırıp yüzüme baktı. Umursamazca sadece "Sade kahve." dedi. Madem sadece bunu isteyecektin ne diye katil gibi bakıyorsun sabır çekerek "Siparişleriniz birazdan hazır olur." diyerek yanlarından uzaklaştım.
Mutfağa gidip gerekli siparişleri vermiştim. Sevim'in isteği üzerine bu sefer birinci masanın siparişlerini almak için geldim. İkisi erkek oturuyordu.
"Ne alırdınız ?"İçlerinden sarı saçlı olan pişkin kelle gibi gülerek,
"Seni alsak nasıl olur." dedi.
Yanında ki de bu söylediği komikmiş gibi oda sırıtmaya başladı. Bugünde gerçekten herkes beni sınıyordu. Derin bir nefes aldım, bugün son günüm ve sorun çıkmaması için elimden geleni yapacaktım.
"Bayım ahlak kuralları içinde konuşmanızı tavsiye ederim. Aksi halde iyi şeyler olmaz." dedim kendimden emin bir sesle. Kimsenin uluorta bir yerde birini taciz etmeye hakkı yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE "KARANLIK ZİHİNLER" (+18)
AcciónBir savaş vardı, ve herkes o savaşın kaybedeniydi. Eva Kumru Soykan, en dipsiz kuyuda bile cehennemi iliklerine kadar yaşıyordu. 4 Yaşında babasını kaybetti. 13 yaşında kaçırılıp türlü işkenceler yaşadı. 2 yıl esir kaldı. 15 yaşında deli hastane...