Çizim defterimi narince kavrayıp yüzüme yaklaştırdım. Defterin açık sayfasından görünen ince yeşil irislere baktım. Yeşil mambayı andıran gözler, kısa kirpiklerle süslenmiş ve ince kaşlarla taçlandırılmıştı. Kirpikleri belki de uzundu ya da kaşları sandığımdan daha kalındı. Ama o karanlıkta ve mesafede en iyi hatırladığım görüntüler bunlardı. Siyah giyimli, fötr şapkası geriye kaymış ince, uzun, bir eli paltosunun cebinde bir adam. Yüzünü biraz daha görebilme fırsatım olsaydı ki maske takıyordu çok daha iyi bir çizim ortaya çıkarabilirdim.
Silik anılar bir sis bulutu gibi toplandı tepemde. Anlamlandıramadığım olaylara gitgide kapıldığımı hissediyor, ne yazık ki bundan kaçmak için heves duymuyordum. İçimi kemiren merak düşüncelerimin demir parmaklıklı kapıya dönmesine neden oluyordu. Son zamanlarda yaşadığım tuhaf olaylar göğsümü daraltıyordu.
Hayal dünyasına o kadar alışmıştım ki gerçek dünyamın tuhaflaştığını henüz fark ediyordum.
Kulaklarıma çalınan melodik ses irkilerek defteri düşürmeme neden oldu. Defterin sayfası katlanarak masada dururken telefonumu elime alıp gelen aramayı yanıtladım. Bir taraftan da buruşan sayfayı düzeltmeye çalışıyordum.
"Efendim?"
"Hale." dedi Seren fısıldayarak. Endişeyle omuzlarımı dikleştirdim. "Bir sorun mu var, Seren?"
"Eser bize yalan söylüyor. Eser bizden bir şey saklıyor, Hale."
Ayağa kalkıp aynamın karşısına geçtim. Yüzümün aldığı ifadeyi aynamdan seyrettim bir süre. Kahverengi gözlerimde merak ifadesi dolanıyor, kaşlarım çatılmış, dudaklarımı birbirine bastırmışım ve tenim hafiften soğumuş.
"Ne saklıyor?" diye sordum bakışlarımı aynadan kaçırırken.
"Az önce evden çıktı. Akşam vakti şoförlük yapılmaz ki... Mesai saatlerinde bu yoktu. Ama gitti ve kapının önünde bir spor araba vardı. Üstelik yine şoför koltuğuna değil, yolcu koltuğuna bindi. Şoför koltuğunda başka bir adam vardı. Bu nasıl oluyor, Hale? Dahasını da söyleyeyim. Yüzünde tedirgin bir ifade vardı."
Yutkunup ona korkup korkmadığını sordum. Bir süre ses etmese de pes ederek, biraz da çekinerek "Sanırım korkuyorum." dedi. Tebessüm ettim.
"Yanına gelmemi ister misin? Beraber uyuruz yine. Sohbet ederiz, rahatlarsın belki."
Hemen onayladı beni. Ona yarım saate evinde olacağımı söyledikten sonra telefonu kapattım. Eser, Seren ve ben genellikle ikilinin evinde toplanır sohbetin dibine vurur ve sabaha kadar uyumazdık. Sonra da yorgun argın işe gider, esneye esneye çalışırdık. Ancak bugünlük Eser aramızda olmayacaktı ve hatta sohbetimizin konusu da o olacaktı.
Üzerime rahat kıyafetler giyip yarın işe giderken ve bu gece uyurken giyeceğim elbiselerimi sırt çantama yerleştirdim. Annem ve babamın izin vereceğinden şüphem yoktu. Bu yüzden gereken tüm eşyalarımı alıp hazırlandım. Derken telefonuma gelen mesaj sesiyle duraksadım.
Margos: Gitmemelisin, Hale.
Hale: Ne diyorsun, Margos? Bir yere gideceğimi nereden anladın?
Margos: Bilgisayarım, Hale. O anladı, ben değil.
Hale: Nasılı sormayacağım artık, sıkıldım bundan. Sadece arkadaşıma gidiyorum.
Margos: Bu tehlikeli olur. Gideceğin yol şu anda güvenli değil. Arkadaşına gelemeyeceğini söylemelisin.
Hale: Üzgünüm, Margos ama arkadaşım beni bekliyor. Gitmem gerek.
Margos'un mesajlarını daha fazla görmek istemeyerek telefonumu sessize alıp çantama attım. Kapıyı açıp odadan çıktığımda evde bir hareketlilik sezmiştim. Annem telaş içinde babamın eşyalarını babamın eline tıkıştırıyor, ona dikkatli olmasını söylüyor, dua etmeyi ihmal etmiyordu. Neler olduğunu soracağım sırada babam evden çıkmış, geride endişeli olan annemi bırakmıştı.
"Anne bir sorun mu var?" diye sordum kaygıyla.
İçeri geçip oturma odasındaki koltuklardan birine yerleşti. Peşinden gidip yanına oturduğumda konuşmaya başladı.
"Hırsıza ait bir iz bulduğunu söyledi babanın ekibi. Baban da onların yanına gidiyor şimdi. Ama babanın dediğine göre iz bir kişiye ait değilmiş. İki kişiye aitmiş. Bir de spor arabaları yakalanmış kameralara."
Gözlerim irice açıldı. "Başka bir şey demişler mi, anne?" diye sordum korkarak. Başını iki yana salladı. "Baban sağ salim gelsin de öğreniriz her şeyi." dedikten sonra gözleri üzerimde dolandı.
"Arkadaşına mı gidecektin? Çantanı da hazırlamışsın."
Başımı salladım.
"Gitmesen daha iyi, kızım. Baban yol tehlikeli olabilir, dedi. Galiba çatışma olmuş. Emin değilim, o curcunada duymadık arayan polisin sesini."
İtiraz etmedim, sadece annemi biraz teselli edip babamın hemen döneceğini söyledim. Sonra odama çekilip çantamı bir kenara bırakınca ürkerek yatağıma uzandım. Margos nereden öğrenmişti yolun tehlikeli olduğunu? Eser neden tedirgindi? Hırsız nasıl iz bırakmıştı ve neden bunca zaman tek başına imajı verirken bu kez iki kişi olduklarını belli etmişlerdi?
Üzerimdeki rahatsız edici kıyafetlere ve zihnimdeki bunaltıcı sorulara rağmen endişelerime yenilmek istemeyip gözlerimi güvensiz ve asla dinlendirmeyen bir uyku için kapattım.
Çıkardığınız yangın cehenneminiz olsun...
Sessizce yaşamını yitiren her hayvan çığlınız olsun...
Temmuz, 2021 Türkiye Yanıyor ve bu unutulmayacak.
Allah yardımcımız olsun, kendinize iyi bakın dostlarım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İzsiz | texting✔
ChickLitHale'nin tek isteği komşusunun internetine bağlanmak ve müzik dinlemekti. Fakat komşusunun gerçekte kim olduğunu idrak ettiğinde her şey için çok geç olacaktı. Margos: Boşuna uğraşma, şifreyi kırmaya çalıştığını biliyorum. Tamamlandı, iyi okumalar♡...