3.6

547 81 185
                                    

Selamm!

Nasılsınız?

Finale bir iki bölüm kaldığı için bölümler gecikecek. Çünkü kafamı toplayıp aklımdakileri daha iyi yazmam gerekiyor. Ama sizin için elimden gelen en kısa zamanda bölümleri yükleyeceğim.

İyi okumalarrr

"Avukat Arslan Yıldırım yaralanmış, Çimen yaralamış."

Yazarın sıkıntılı sesi omuzlarımdaki yükü arttırıyordu. Daha yeni durmuş yaşlarım yeniden gözlerimden akıverdi. İçimde büyüyen sıkıntıya rağmen yüzümdeki ifadeyi korumaya çalışıyor, Attila'nın bana güven vermesini umuyordum. Ne yazık ki Attila ve Eser siyah minibüste kalmış ve Papatya ile bilgisayardan olay yerindeki kamera ve alarmları aktif hâle getiriyorlardı. Yazar da benim korkulu hâlime üzülmüş ve beni on üç numarada çalışma odasında ağırlamıştı.

"Hale," dedi yazar sakinleştirici bir tonda. "Attila'ya verdiğin sözü unutma, olur mu?"

Başımı salladım aceleyle. Attila ne olursa olsun ona güvenmemi söylemişti. Öyle de yapacaktım. Ama parmak izim bulunduğu takdirde Attila ne yapabilirdi, bunu merak ediyordum.

"Çimen neden dosyayı istiyordu?" diye sordum gözyaşlarımı silerken. Yazar eline aldığı bir kitabı tekrar rafına koyduğu sırada konuştu.

"O adamlar Attila'ya nasıl zarar verdiyse Çimen'e de benzerini yaptılar. İntikam almak istediğini varsayıyorum. Çimen görüp görebileceğin en sinsi adamlardan biri. Ama o bile çocuk istismarı konusunda hassas."

"Çocuk istismarı mı?" dedim titreyen sesimle. Yazar üzgün bir ifadeyle baktı bana.

"Sanırım Attila sana bu kısmı anlatmamış, Hale."

"Neyi anlatmadı?" diye sordum duyduklarımı anlamlandırmak istemeyerek. Yazar derin bir nefes aldı ve masanın üzerine hafif yaslanarak oturdu.

"Yirmi yıl önce o adam Çimen'in gözü önünde Attila'yı taciz etti."

Gözlerim şokla açılırken aynı hızda doldu. "Altı yaşındaydı." dedim kırılan sesimle. "Çok k-küçüktü."

Yazar sıkıntılı bir nefes aldı. Attila onun çocuğu gibiydi. Onu altı yaşından beri tanımış, en ürkek ve en cesur hallerine tanıklık etmişti. Bir baba yüreğini taşıyordu sanki. Ama öyle olmasa da vicdani hisleri yerini koruyan her can bu acıdan yanardı.

"Çimen kendisine vurulmasına sesini bile çıkarmadı. Söz konusu Attila olunca da öfkeden kızarıyor, çevresine zarar veriyordu. Çimen sandığının aksine Attila'yı çok seviyordu. Attila da hep bu umuda tutundu. Ama her şey hatıralarımızda olduğu gibi değildir, Hale."

Nefeslerimi düzene sokmaya çalıştım beceriksizce. İçimden gelen yatağımda uzanıp tavanı izleyerek saatlerce ağlamak ve canımı yakan alevleri söndürdükten sonra Attila'ya sıkı sıkı sarılmaktı. Onun yanında olamadığım her an için özür dileyerek, çilli yanaklarını öpüp gözlerinde oluşan parıltılara şahit olarak ve teselli sözcükleriyle sakinleşmesini sağlayarak geçirmek istiyordum vaktimi. Sonra onun yine karşımda heyecandan su içip mutluluktan yerinde duramamasını ve kabuğunu kırışını seyretmek istiyordum.

Ancak tek yapabildiğim omuzlarım sarsıla sarsıla ağlamaktı.

Ne kadar geçti bilmiyorum, zamanı artık anlamlandıramıyordum, yazarın elini omzumda hissettim. Onun ufak, tereddütlü dokunuşuna karşılık hızla sarıldım. Babamın şefkatine benzer bir sarılışla bana karşılık verirken sarıldığım yorgun bedenin de en az benim kadar kederli olduğunu fark ederek çaresizce ağlamaya devam ettim.

İzsiz | texting✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin