1.9

877 133 125
                                    

"Kokuyu değiştirmişsin." dedim arkamdaki kitaplığa yaslanırken. Sabah soluğu merakla burada almış olsam da lafı yine eveleyip geveliyordum. Tütsüden gelen nane kokusu ciğerlerimi rahatlatıyor, daha iyi odaklanmamı sağlıyor ve odanın kasvetine kapılmamı engelliyordu.

"Odam karanlık. Işığı da pek sevmiyorum ve senin ferah bir ortamda bulunmak isteyeceğini düşündüm." dedi Attila. Nezaketi, düşünceli olması ve beni ürkütmekten kaçınması ona olan hislerimin gitgide gelişmesine neden oluyordu. Yine de bunu ona belli etmeksizin kısık sesle bir teşekkür mırıldandım.

"Şaşkınlığını anlıyorum," dedi empatik bir tavırla. "o adamın abim olması seni tedirgin ediyordur elbette. Yine de bilmeni isterim ki abimle uzun süreli küslüğümüz var ve onun gibi seni korkutmam."

"Bana her şeyi anlat." dedim dayanamayarak. "Senden öğrendiklerim ve gözlemlediklerim kendi içinde tutarsız. Bu beni asla iyi hissettirmiyor. İçimi kemiren bir kuşkuyla yaşamak istemiyorum."

Başını salladı ve masada duran iki çikolatadan birini bana uzattı. Teşekkür ederek aldım ve eş zamanlı olarak ambalajları açıp çikolatadan birer ısırık aldık. İkimiz de buna belli belirsiz güldüğümüzde gülüşünü seyrettim bir süre. İtiraf etmeliyim ki güzel bir yüzü vardı; yakışıklı ve çekiciydi.

Elindeki enerji veren çikolataya rağmen güçsüzce döner sandalyeye oturduğunda kaşlarımı çattım.

"Neyin var senin? Hasta mısın? Bacaklarında bir sorun mu var?" diye sıraladım sorularımı. Başını salladı.

"Bacaklarım güçsüz."

"Neden?"

"İki yıldır evden hiç dışarı çıkmadım. Yürümeyi unutmak üzereyim." dediğinde şokla suratına baktım. Kalbimin sızladığını, zihnimin aktif bir şekilde senaryo ürettiğini fark ettiğimde başımı iki yana salladım.

"Bunu neden yaptın kendine?"

Gözlerini kaçırdı. Elleriyle bacaklarını örter gibi yaptığında utandığını anladım ve hızla ellerini tuttum. Elleri ellerime değdiğinde titrek bir nefes aldı. Kalbinin sesini duyuyordum. Başımı yere eğip bunu görmezden gelmeyi denedim. Benden hoşlandığını seziyordum.

"Bunu utanman için söylemedim. Sadece seni anlamayı ve hatta yapabilirsem sana yardım etmeyi istemiştim." deyip başımı kaldırdığımda yüzünün bir gülümseme ile aydınlandığını gördüm. Nezaketle gülümseyip yeniden eski yerime geçtiğimde kanımda gezinen iç gıdıklayan hisse aldırış etmedim.

"Her şeyi baştan alalım mı?" diye sorduğunda kafamı salladım.

"Ama önce sormak istediğim bir şey var. Bana ilk kez mesaj attığında bu bir tesadüf müydü?"

Başını belli belirsiz salladı. "Sana mesaj atmak veya bir şekilde iletişime geçmek hep aklımdaydı, Hale. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Sen internetime bağlanmaya çalışınca bunu fark ettim ve heyecanla yazara söyledim. O da sana mesaj atmam için bunun bir şans olduğunu söyledi. Böylece ilk kez o gün konuştuk."

"Yazarın bunu bilmesine mi şaşayım, senin benimle konuşmak istemene mi yoksa yine yazarın tuhaf fikrine mi?"

Kahlaha attığında kirpiklerimi kırpıştırdım. Gülüşü tenimi ısıtacak kadar güzeldi ve gülerken yüzünün aldığı ifade benim de gülmemi sağlayacak kadar samimiydi.

"Daha şaşıracağın çok şey var." dedi büyükçe gülümseyerek. Ardından ekledi. "Bir varmış, bir yokmuş yeşil gözlü iki oğlan küçük bir evde oynuyormuş."

Sonra o anlattı, ben dinledim. O ağladı, gözlerini sildim. O güldü, ben güldüm. Daha kötüsü o anlattı ve sanki ben yaşadım.

Bu sıralar kendi hayatımda yaşadığım kararsızlıklardan dolayı yazmaya odaklanamıyorum. Tam yazıyorum diyorum ki şu ayrıntıyı atladım, bunu çözüme kavuşturmadım fjldşsmxlxööd kitabın sonunu baştan yazdığım için ve biraz Türkiye gündemini ele aldığım için araştırma yaparak yazıyorum, o yüzden aksamalar oluyor dostlarım❤

Bu arada bir konuda fikrinizi almak istiyorum. Kitabın ismi İzsiz olarak değişsin mi? Yoksa Hırsız olarak mı kalsın?

İzsiz ismi kitabın ilerleyen kısımlarından dolayı daha uygun ama Hırsız adıyla başladığımız için karar sizin.

İzsiz diyenler

Hırsız diyenler

Görüşmek üzere💫

İzsiz | texting✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin