Ursine Vulpine, Annaca - Without You ♪
~
"Hiçbir mutluluk sonsuza kadar sürmediği gibi, mutsuzluk da geçicidir." Okuduğum kitapta, kahvemi yudumlarken hazırlıksız yakalandığım bir öğreti olmuştu bu cümle.
Soyut bir kavram olan "umut"un varlığını hatırlatmış, bana beklememi tembihlemişti.
Biliyordum. Bir şeyler kötüye gidip, günler kararıyorsa elbet yolumuz bizi aydınlığa götürürdü. Ama insanoğlu sınanmaktan hoşlanmazdı. Bir şeylerin mücadelesi her zaman sırtta yüktü.
Fakat, bu yük sevdiklerimizden geliyorsa her zaman kahrının yeri hazırdı. Taşınırdı, çekilirdi.
"Onu uyandırmalı mıyız?" Tanımadığım birine ait olan bu sesi ayırt edebiliyordum ama zihnimin bir oyunu olup olmadığından emin olamıyordum.
"Hayır, vücudunun dinlenmeye ihtiyacı var. Tam olarak uyanamıyor çünkü çok yorgun. Şimdi yaptığım gibi ben de daha rahat uyuması için ilaç veriyorum. Epey hırpalamışlar kızı." Bu da daha önce duymadığım bir sesti. Beni almaya gelen çocuk gibi, bu insanlarda Yoongi'nin arkadaşları olabilir miydi?
"Hadi ama Lisa! Ağlamaktan için çıktı resmen. Rosie iyi şu an, üzülme."
"Ben onun için ağlamıyorum ki, ikisinin durumla-" Yavaş yavaş kapanan bilincimle etrafımdaki seslerde birer birer susmuşlardı.
Derin bir karanlığın içindeydim. Patlama gününü, Kore'ye gelişimizi, burada yaşadıklarımızı anımsıyordum. Birinin kollarına savrulana kadar, tüm bunlardan ne kadar yorulduğumu hiç anlamamıştım.
~
Karanlık yerini aydınlığa bırakmaya başladığında, gözlerimi açtım. Etrafımda bir kalabalık silsilesi vardı. Herkes yanıma gelip, bir şeyler söylüyor ya da bir şeyler söylememi bekleyen gözlerle bakıyorlardı.
"Roseanne? Bizi çok korkuttun." Adını bilmediğim ama şu an karşımda konuşan çocuğun sesini daha önce de duyduğumu hatırlıyordum.
"Rosie!"
"Lisa?" Sesim oldukça kısık çıkınca su içme gereksinimi duydum. Bunu yatağımın solunda duran çocukta fark etmiş olmalıydı ki bir bardağa su doldurup içmem için yardımcı oldu.
"Teşekkür ederim." Bu insanların kim olduklarını ve neden burada olduklarını bilmesem de, Yoongi'nin arkadaşları olduklarını tahmin etmek güç değildi.
Fakat, eksik olan bir şey vardı.
Birinin varlığı.
Birinin kokusu.
Birinin sıcaklığı ve güveni.
O yoktu.Gözlerim odadaki insanların arasında dolaşıyordu ama onu bulamıyordum.
"Yoongi nerede?" Sesimi olabildiğince sakin tutarak yönelttim sorumu. Kimsenin endişelendiğimi anlamasını istemiyordum. Ne kadar başarılı olduğum tartışılırdı.
Herkesin birbirine bakıp, sözü başkasına devretmesiyle ters giden bir şeyler olduğuna emin olmuştum ama net bir şey duymak istiyordum.
"Roseanne." Birinin bana seslenmesiyle bakışlarımı kendisine yönelttim. Bu, beni kurtaran kişi olmalıydı.
"Beni kurtaran kişi olduğunuzu anımsıyorum. Muhtemelen teşekkür etmeme gerek olmadığını söyleyeceksiniz." Sudan bir yudum daha alarak konuşmama devam ettim.
"Zaten ben de Yoongi'yi tanımadığınız birini kurtaracak kadar kolladığınız ve yalnız bırakmadığınız için teşekkür etmek istiyordum." Gözlerindeki yumuşamayı görebiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stay with me ⋆ yoonrosé
Fanfiction"Sen varsan cennete ihtiyacım yok." Yüzümü avuçlarının arasına alarak konuşmaya devam etti. Ellerinin sıcaklığı yanaklarımdan tüm vücuduma yayılıyordu sanki. O kadar yakındık ki, seslerimiz ve nefeslerimiz birbirine kenetlenmişti. Tüm dünya karşımız...