"Size beni Yoongi'ye götürün dedim!" Gözyaşlarımın arasından sesimi olabildiğince yüksek tutarak konuşuyordum.
"Rosie-"
"Bırak! Dokunma bana! Bunu benden nasıl saklarsınız? Nasıl hiçbir şey söylemeyip, beni oyalarsınız?" Bir anlık göz kararmasıyla yanımdaki duvardan destek alma gereksinimi duydum.
"Roseanne! İyi değilsin, dinlenmelisin."
"Hwasa'yı ara hemen."
"Rosie özür dilerim böyle olmasını istememiştim." Sesler birbirine karışıyordu. Kimin konuştuğunu ayırt edemiyordum.
"Beni Yoongi'ye götürün. Son kez söylüyorum."
"Pekala." Jimin'in beni kucağına almasıyla başım omzuna düştü. Gözyaşlarım akmaya devam ediyordu.
"Onu gördükten sonra seni geri getireceğim."
"Hayır. Yanında kalmak istiyorum." Başımı omzundan kaldırmadan sakince konuşuyordum.
"Ah tanrım çift olarak beni çıldırtacaksınız." Birkaç dakika sonra geldiğimiz katta bizi Hwasa karşıladı.
"Normalde seni içeri alamam ama onu görmek istediğini biliyorum. Bu yüzden arkadaşlar seni hazırlayacaklar ama çok uzun kalamayacaksın."
"Teşekkür ederim Hwasa." Hemşirelerin yardımcı olmasıyla koruyucu kıyafetleri giyerek hazırlandım. Bir an önce onu görmek istiyordum.
"Roseanne Hanım, buyurun buradan devam edeceksiniz. Lütfen hastaya sarılmayalım ve mümkünse dokunmayalım." Açıklamasını yapan hemşireye başımı sallayarak karşılık verdim.
İçeri gireceğim kapının önüne geldiğimde gözyaşlarımı kontrol edemiyordum. Derin bir nefes alarak, elimi kapıyı açan sensöre uzattım.
"Sevgilim..." Sesimin titremesine engel olmak istemiştim ama başarılı olduğum söylenemezdi.
Dudaklarımın arasından bir nefes verdiğimde, karşıdaki camdan çocukların buraya baktıklarını gördüm. Hepsinin gözlerinde hüzün vardı.
Yoongi'nin rengi solmuştu. Yüzüne yorgunluk çökmüştü. Gözyaşlarım kontrolsüz bir şekilde kendilerini dışarı atarken elini tuttum.
Soğuktu.
"Çok mu üşüdün ben yokken?" Sesimi kendim bile zor duyuyordum. "Geldim işte. Yanındayım. Üşüme artık." Elini ellerimin arasına alarak ısıtmaya çalıştım.
"Sen uyanana kadar eve gitmeyeceğim. Hadi uyan, beraber gidelim." Başımı ellerimin arasında tuttuğum elinin üstüne yasladım. Gözyaşlarım elini ıslatıyordu.
"Birbirimizi görmeyeli 8 gün oldu. Sence de çok değil mi? Sensiz çok yarım kalıyorum. Beni tamamlamana ihtiyacım var. Sana ihtiyacım var." Eğilip, yanağına minik bir öpücük bıraktım. Yanında olduğumu hissederdi, biliyordum.
Sıkıca tuttuğum eli hafifçe kıpırdadığında aynı anda makinelerden de sesler gelmeye başladı. Bu, beni duyduğunun bir işareti miydi? Yoksa ters giden bir şeyler mi vardı?
"Ne oluyor?" Camdan buraya bakan çocuklara döndüğümde Hwasa'nın çoktan yanıma geldiğini fark ettim.
"Roseanne bize müsaade eder misin tatlım?"
"Hwasa neler oluyor? Kötü bir şey mi var?" Telaşlı bir şekilde Hwasa'nın arkasından Yoongi'ye bakıyordum.
"Tanrım lütfen ona bir şey olmasın. Lütfen." Gözlerimi kapatarak dua ediyordum sadece. Bir an önce iyileşmesini istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
stay with me ⋆ yoonrosé
Fanfic"Sen varsan cennete ihtiyacım yok." Yüzümü avuçlarının arasına alarak konuşmaya devam etti. Ellerinin sıcaklığı yanaklarımdan tüm vücuduma yayılıyordu sanki. O kadar yakındık ki, seslerimiz ve nefeslerimiz birbirine kenetlenmişti. Tüm dünya karşımız...