18

852 65 1
                                    

Nisan Çobanoğlu'ndan

"Hadi canım! Gerçekten yapmış olamazsın."

"Yaptım."

"Yalan söylemiyorsun, değil mi?"

"Hayır, söylemiyorum."

"Peki çok merak ediyorum, ne geçiyordu aklından pencereden dışarı atlarken?"

"Küçüktüm, kendimi Örümcek Adam zannediyordum. Sonra işte bir sürü kırıkla gözlerimi hastanede açtım."

"Bence kırıklarla atlatmana şükretmelisin, ölebilirdin de!"

"Muhtemelen."

Yüzümden silinmeyen şaşkın ifadeye güldüğünde ben de başımı öne eğip hafifçe güldüm. Konu buraya nasıl gelmişti hiçbir fikrim yoktu ama bana beş yaşındayken üçüncü kattaki evlerinin penceresinden dışarı atladığını söylemişti.

"Ee, senin var mı böyle maceraların?"

Başımı iki yana salladım.

"Başından çok aksiyonlu olaylar geçen bir çocuk değildim ben. Ben çocukken annemle babam bir köy okulunda öğretmenlerdi, ben de köydeki çocuklarla oynardım. Biri yaramazlık yapacak olsa bir diğeri durdururdu, böyle böyle kimse yaramazlık yapamazdı."

"Evet..." dedi bir şey hatırlamış gibi. "Senin anne babanın öğretmen olduğunu hatırlıyorum. Şimdi ne yapıyorlar, iyiler mi?"

"Iyiler, iyiler. Muğla'ya taşındılar emekli olduktan sonra. Küçük, bahçeli bir evimiz var orada. Meyvelerle, hayvanlarla filan uğraşıyorlar."

"Senin bu çiftlikçilik merakının kimden geldiğini de anlamış olduk böylece."

Omuz silkip tablolar astığım duvarlara, pek insanın oturmadığı koltuklara baktım. Sonra Ozan'a döndüm. Öğretmeni dinleyen çalışkan bir öğrenci edasıyla ağzımdan çıkacak kelimeleri bekliyordu.

Gözleri çok, çok güzeldi bu arada.

"Ama baksana, bu koltuklara bile doğru düzgün kimse oturmamış çünkü gerek duymadılar. Dışarıda dolaşıyorlar, temiz hava alıyorlar, doğaya karışıyorlar. Zaten insanların ihtiyacı olan da bu. Bir yerde okumuştum, 'İnsanlar para kazanmak için yitirdikleri sağlıkları kazandıkları paralarla geri almaya çalışıyor.' tarzında bir şeydi. Bunun canlı şahidi de benim sanırım."

Biraz düşündü. "Haklısın." deyip o da koltuklara baktı. 'Burası gerçekten huzur verici ama sanırım insanlar gelip gitmeseydi ve kalabalık olmasaydı burada kalamazdım. Issızlık bana göre değil."

"Belki inanmayacaksın ama ben de pek sevmem ıssız yerleri. Sadece bir his... Açıklayamadığım bir şey sanki ilk andan beri buranın böyle kalabalık olacağını söylüyordu bana."

"İyi ki de öyle olmuş, ben de senin gibi hakkaniyetli bir patrona rastgelebildim."

"Teşekkür ederim." dedim gülerek. Daha bir şey demedik. Birbirimize baktık ki bu insanların pek yaşadığı bir an değildi sanırım, yani bu kadar uzun süre, hiç konuşmadan göz göze kalmak...

Yüzünü incelemek istesem de gözlerimi kaçıran kişi de olmak istemiyordum.

"Çocuklar, ne yapıyorsunuz burada?"

Aliye Teyze'nin sesiyle irkildik, gözlerimiz arasındaki bu değişik, saç diplerime kadar ürpermeme neden olan an son buldu.

"Hiç." dedi Ozan. Konuşabilmek için boğazını temizleme gereği duyduğunu da eklemeliydim bu arada.

O Aliye Teyze'ye bakarken ben de ona baktım tekrar. Biraz önce konuştuğumuzu bilmeseydim onu derin bir uykudan uyanmış sanabilirdim, anlaşılan o da dalmıştı.

"Biraz konuşalım dedik sadece. Sıkıldık da."

Aliye Teyze anlayışla gülümseyip odasına girdi. Romantik komedilerdeki o eleştirdiğim uzun bakışmalardan birini yaşamama neden olan Ozan da aramızda gerçekleşen bu manalı klişenin farkına varmış olmalı ki hiçbir şey olmamış, yaklaşık bir saat boyunca konuşmamış ve sadece koridorda karşılaşmışçasına; tebessümler eşliğindeki birkaç kuru kelimeyle odalarımıza döndük çarçabuk.

"Ne yaşadım ben az önce?" dedim kendi kendime.

Karmakarışıklık kelimesinin bir fotoğrafı olsaydı kesinlikle benim şu anki halim olurdu.

Lisedeki aşkıma tekrar aşık oluyordum ve sanırım bu durum karşılıklıydı. Sanırım fazlaydı. Kesinlikle o da benden hoşlanmıştı, bunu fark edemeyecek değildim. Yüzlerce insanı gözlemlemiştim şu ana kadar.

Şimdi... Sevinmem mi gerekiyordu, üzülmem mi?

Yatağıma oturdum. Heyecanla dudağımı ısırdıktan sonra telefonumu aldım. Stresli bir gülüş yayılmıştı dudaklarıma.

Nisan'ım: Kanka

Nisan'ım: Hemen

Nisan'ım: Konuşmamız

Nisan'ım: Lazım.



Klinik Köy | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin