Nisan Çobanoğlu'ndan
"Uykusuz görünüyorsun."
Kısılı gözlerimin arasından asansörde yanımda duran Ozan'a bakmaya çalıştım ama beceremeyince boşverdim. Esneyip "Bir arkadaşımla konuştum gece boyu." diye mırıldandım. Ardından gerinip sadece birkaç tarak darbesi vurmakla yetindiğim saçlarımı düzeltmeye çalıştım.
"Şu an zombi gibi gözüküyor olmalıyım."
Güldü.
"Şu anda da çirkin değilsin ama evet, daha güzel olduğun zamanlar da olmuştu."
"Bayağı kibarsın." diye homurdandım.
"'Çok güzelsin, harikasın.' filan desem itiraz etmeyecektin sanki."
"Evet, haklı olabilirsin."
Asansör kapısının açılmasıyla sızlayan gözlerimi açtım, sırtımı dikleştirdim. "Bugün ne yapıyoruz, patron?" dediğinde sırıttım. "Tavuklarımla tanışmıştın, değil mi?"
Derin bir nefes aldı. "Evet." dedi derin bir kederle. "Tatsız bir tanışma yaşamıştık kendileriyle."
"İşte şimdi, bu tatsız olayı düzeltme vakti. Kümeslerini güzelce temizleyeceğiz, öğleden sonra ikiye kadar seansımız yok. Temizleyebildiğimiz kadar temizledikten sonra yumurtaları alıp çıkacağız."
"Anladım." dedikten sonra bahçeye çıkmadan hemen önce kolumu tuttu. Döndüm. Soru dolu bakışlarıma karşılık utangaç bir şekilde ensesinin üzerindeki saçları karıştırdı.
"Ben sana şey soracaktım..."
"Ne soracaktın?"
"Bir arkadaşımın düğünü var, şehrin çıkışına yakın bir yerde. Ona gideceğim bir dahaki hafta sonu, eğer izin verirsen tabii."
Dışarı doğru, neredeyde otomatik bir şekilfe yürüdük. Kapıyı açtığımda yüzümüze çarpan soğuk rüzgar sözlerimi birkaç saniye geciktirdi.
"Tabii ki gidebilirsin, Ozan. Hem senin için de bir değişiklik olur."
"Bir de..."
Kümesin kapısının önünde durduk. Kahverengi gözlerini yüzümde dolaştırdı. Ona yardım edecek birini arıyormuşçasına çevreye, sonra tekrar bana baktı. Bir şey soracaktı ama çekiniyordu. Anlayışlı olduğunu düşündüğüm bir ifade takınıp gülümsedim.
Gülümseyişime çok kısa bir süre baktıktan sonra gözlerinu gözlerime çıkardı.
"Sen de benimle gelir misin?"
Bu tarz bir şey sormasını bekliyordum ama yine de şaşırmış gibiydim, duraksadım. Birkaç saniye içinde aklımdan birbiriyle alakaları sadece bu düğün olan bir sürü değişik düşünce geçti.
Burayı iki gün bırakabilir miydim? Gitsem yabancılık çekip yalnız kalır mıydım? Giyecek bir şeyim var mıydı? Aliye Teyzelerin omzuna çok iş biner miydi? Hafta sonu olan seansları bir güncük bile olsa erteleyebilir miydim?
Ozan'a baktım. Cevap bekliyordu ve sadece duruşundan bile "Evet." dememi çoğu şeyi istediğinden daha büyük bir istekle beklediğini anlayabiliyordum. Benimle vakit geçirmek istiyordu. Sadece bir günlüğüne bile olsa buradan uzaklaşmak, insanların gözlerinden uzaklaşmak istiyordu.
"Gelirim." dediğimde gözleri parıldadı resmen. Gülümsedi, omuzlarından yük kalkmak deyimini cisimsel olarak göstermek istemiş olmalıydı, sırtından ağır bir çuval indirilmişçesine dikleşti.
"Eee?" dedi. "Tavuklar bizi bekliyor."
Kümese döndü. Yemek getirdiğimiz umuduyla kapıya yaklaşmış tavuklara -sanki hiçbir şey vermiyorduk onlara, gören hayvancağızları aç bıraktığımızı sanırdı- neşeyle bakıp ellerini ovuşturdu.
"Biz geldik, canlarım benim!"
Ozan sevinince çok başka birine dönüşüyordu, kesinlikle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klinik Köy | Texting
Nouvelles(Tamamlandı.) KLİNİK KÖY'E ELEMAN ARANIYOR! Yüksek maaş verilecek. Yatılı kalmanın yanı sıra tüm yemek bedelleri de karşılanacak. Aranan özellikler: 1. Herhangi bir üniversitenin psikoloji bölümünden iyi bir ortalamayla mezun olmak 2. Bir şeyleri ta...