Kaybettin Jeon Jungkook

734 36 29
                                    

Ard arda çakan flaşların ardından tekrar bir ses yükseldi herkes

"Ne zamandan beri sevgilisiniz?"

"İlk kim sevdiğini açıkladı?"

"Şirkete gelicek zarardan korkmuyor musunuz?"

Vesaire gibi sorular soruyordu. Bundan rahatsız olduğumu belli eden bir şekilde hâlâ havada olan ellerimizin zorluğuyla Jungkook'un arkasına saklanmaya çalıştım. Bunu farketmiş olacak ki ellerimizi indirmiş herkesin önünde eğilerek hâlâ sorular soran gazetecilere arkamızı dönmüştük. Rahatlamış ama bir yandan tedirgin bir şekilde içeri ilerliyor alt dudağıma işkence ediyordum.

Jungkook
"Namjoon bugün kalan herhangi bir işim varsa yarına ertelemeni istiyorum"

Namjoon
"Tabi bay Jeon siz nasıl isterseniz"

Jungkook'un yüzüne bakmamak için uğraşırken sonunda gözleri gözlerimi buldu. İster istemez elini bırakıp ordan kaçmak istedim ama buna izin vermedi. Aksine beni kendine çekip burun buruna gelmemizi sağladı.

Jungkook
"Bir şey mi var güzelim"

Söyleyebileceğim birşey yoktu. Aslında çok şey olmasına rağmen bu kadar yakınken bunu yapamazdım...

Mümkünmüşçesine kafamı öne eğdim. En azından bakışlarım aşağı bakıyordu. Eğilip suratıma bakmaya çalışıyordu. Gözümden bir damla yaş düştü ve ceketime yayılıp koyu bir renk ortaya çıkardı. O an herşey durdu benim için. Ellerim istemsizce Jungkook'un göğsüne çıkmış ve benden ayrılması için çabalıyordu. Onun yapılı vücuduna karşın güçsüz kalan kollarım hiçbir işe yaramıyordu. Jungkook 1 tık bile bedenimden geri çekilmiyordu. Çaresiz kalmış şekilde öylece kaldım.

Kafam boyun hizasına yerleşirken sadece sarılma gereği duydum. Yaptığım şeylere anlam veremiyordu bundan emindim. Fakat anlıyor gibi hareket edip beni kucağına almıştı. Çok geçmeden yürümeye başladı. Gözlerimi açtığımda beni arabanın ön koltuğuna oturtuyordu. Kafamı ona kaldırdım ve gözlerimiz birbirini buldu. Hafifçe gülümsedi ve alnımdan öpüp geri çekildi, kapıyı kapattı. Yan tarafımda şoför koltuğunda yerini aldığında hâlâ tepki vermiyordum.

Yoongi
"Burdan gitmek istiyorum"

Jungkook
"Gidelim güzelim nereye istersen"

Yoongi
"Hayır, sensiz başka bir yere"

Jungkook
"Saçmalamaya başladın!"

Sustum ve bir süre kaşları çatık bana bakan gözleri izledim. Bir süre sonra gözlerini yola çevirmişti. Bende hala onu izliyordum. Eve gidip sıcak bir duş almak tüm bu düşüncelerden kurtulmak istiyordum. Sanki su onları alıp götürecekmiş gibi...

___

Burnumda hissettiğim ıslak öpücükle gözlerimi açtım.

Jungkook
"Su soğumuş bile, meleğim çık artık"

Hiç düşünmeden hâlâ takım elbisesiyle olan sevgilimi suyun içine çekmiş o ise buna hayır demeksizin kendini bana bırakmıştı.

Yoongi
"Şirkete bişey olucak mı?"

Jungkook
"Bunları artık düşünmeyi bırak eski halimize dönelim ne olucaksa olur önemli değil"

Yoongi
"Eski halimiz mi? Hımm..."

Yerimden kalkıp kucağında yerimi buldum.

Yoongi
"Pes mi devam mı?"

Jungkook
"Ben pes etmem"

Yoongi
"Görücez"

Yavaştan sürtünüyor, parmak uçlarımla teninde bazı noktalara uyarı veriyordum. Buna rağmen tepki göstermiyordu. Boynundan göğsüne inen bir yol çizmiş gözlerimi gözleriyle buluşturmuş en ufak bir tepki arıyordum. Fakat kendinden ödün vermiyordu. Aradan geçen yarım saat uğraşımın ardından sıkılmış bornozumu giyip öylece salona inmiştim. Bir kaç dakikanın ardından Jungkook. Meydan okurcasına ıslak saçları ve sadece beline bağladığı havluyla yanıma gelip oturdu. O kadar seksi duruyordu ki üstüne çıkıp öylece zıplamak istiyordum.

Televizyondan ayırdığı keskin bakışları beni bulduğunda ağzımı toplayıp yutkundum. Çok bekletmeden kucağında yerimi aldım. Ellerimi omuzlarına koydum. Kulağına verdiğim titrek sesimle çene kasına sulu bir öpücük kondurdum. Öpücükler kondurduğum boynu sıcak nefesimle buluşunca yutkundu. Hafiften gülümsedim ve bunu göz ardı ettim. Kafamı kaldırıp duygusuzca bakan gözlerine bakarak alt dudağına yöneldim. Küçük bir karşılık bile vermeyen dolgun dudaklarına, adeta yapışıp, sürtünüyor olduğum penisinden dolayı ağzının içine inlemelerimi bırakıyordum.

Elleri belime çıkmıştı. Onu tetiklediğimi umarak dudaklarından ayrıldım ve kafasını boynuma gömmesi için ensesinden baskı uyguladım. Bu yaptığımı duygusuz sıfatıyla geri çevirmemiş daha çok yaklaşmıştı. Gözlerim yüzüne inerken kokumu içine çekiyordu göz bebeklerinin geriye doğru kaybolduğunu ve boynunda hissettiğim titrek nefesten sonra kaybettiğini o da onaylayıp beni koltukla arasına aldı.

Nefes nefeseydi oysaki daha hiçbir harekette bulunmamıştı. Zorlamıştı kendini tutmak için.

"Bunu nasıl yaparsın! Ah!"

Boynuma gömdüğü dudakları, emiyor, ısırıyor ve morartıyordu. Zafer ve zevkin verdiği duyguyla dayanamayıp inledim.

Leave yourself to your daddy •|Yoonkook|•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin